Bilinen ilk antlaşma olan Kadeş’ten bugüne barış antlaşmaları, çatışan iki ya da daha fazla grup arasında çatışmayı sona erdirmek, tarafların rıza gösterdiği bir uzlaşı zemininde barışı tesis etmek amacıyla yapılagelmiştir. İdeal bir anlaşmadan beklenen, tereddütlü ya da uyuşmazlık içeren duruma son vermek, çekişmeyi, anlaşmazlıkları karşılıklı rıza ile ortadan kaldırmaktır. Ancak bu ifadedeki tanımın insanlık tarihindeki uygulamalarına yakından bakınca, bizzat şiddet, yıkım ve ölümle yüzleşmiş halkların, savaşın sona ermesiyle rahat bir nefes almasını bir kenara koyarsak, barış antlaşmalarının, egemen olanın diğerini çıkarı nispetinde alabildiğine sömürdüğü ya da cezalandırdığı, bir tarafın diğerine tavizler verdiği, sorunların çözüm yerine geleceğe taşındığını, adaletten yoksun neticeleri olduğunu da söylemek yanlış olmaz.
En başından, 1948’de İsrail’in, Filistin topraklarında işgalci bir devlet olarak kuruluşundan itibaren haksız biçimde başlamış bir mesele Filistin meselesi. İsrail’in sabır ve kararlılıkla ulusal bir proje olarak yürüttüğü, yıllara yayarak uyguladığı baskı rejimi, yerinden etme, köy baskınları, etnik kültürel temizlik, Müslüman, Hristiyan, Musevi Filistin topraklarının tüm kadim sahiplerini yurtsuzlaştırma politikalarının bugün geldiği son nokta Gazze.
İsrail ayrım gözetmeksiniz yok ediyor
17 yıldır İsrail ablukası altında, son iki yıldır dünyanın gözü önünde zembereğinden boşanmış bir şiddet, yıkım ve soykırım yaşayan, buna rağmen direnen Gazze.
Bu iki yılda 67.000’den fazla kişi hayatını kaybetti Gazze’de. İsrail hiçbir ayrım, etik, uluslararası hukuk gözetmeden sivil, çocuk, sağlık personeli, gazeteci, okul, hastane demeden katletti, yok etti. Gazze’ye insani yardım girişini engelleyerek insanları açlığa mahkûm etti. Tüm bu ağır bedel, Gazzelilerin dirayeti, toprak ve kimliklerine bağlılıkları, direniş mücadelesine olan inançları sayesinde küresel ölçekte bir karşılık buldu. İnsanlar Gazze’den gelen haber ve görüntülere, apaçık bir soykırıma kayıtsız kalmadı. Dünyanın pek çok köşesinden ‘Özgür Filistin’ sloganları üniversiteleri, meydanları, sokakları inletti, spor müsabakalarında konserlerde Gazze haykırıldı, grevler yapıldı, deniz yoluyla Gazze ablukasını kırıp Gazze’ye filolarla insani yardım ulaştırılmaya çalışıldı. Halklar, kendi hükümetlerine İsrail’e karşı tavır alma, askeri, ticari ilişkiyi kesme, İsrail’in her alanda yalnızlaştırılması konusunda etkili bir baskı unsuru oluşturdu, dünya kamuoyunun tavrı, Gazze’ye Filistin’e desteği, ateşkese ve ‘barış’ a giden yolda göz ardı edilemeyecek etkenlerden biri oldu.
Trump’ın planı
Tam da toplumsal baskıların zirvesinde, 29 Eylül 2025’te Trump, 3 aşamalı 21 maddelik Gazze barış planını açıkladı. ‘Trump: End of Gaza War’ başlıklı planın birinci aşaması, acil ateşkes ve insani yardım faaliyetlerini içerecek.
İkinci aşama bölgeyi askerden arındırma ve güvenlik önlemleri başlığı altında şekillenecek ki, bu aşamanın kapsamı içerisinde uluslararası bir istikrar gücü de var. Buna göre uzun vadeli istikrar ve barışı sağlamak amacıyla ABD, Arap ve Avrupalı personelden oluşan geçici bir kadro, güvenliği denetlemek ve Filistin polis gücünü eğitmek için görevlendirilecek.
Üçüncü aşama ise Gazze’nin yönetimi ve yeniden yapılandırılması sürecinde Filistinli teknokratlar tarafından yönetilen ve uluslararası bir geçiş kurulu olan ‘Barış Kurulu’ tarafından denetlenen bir geçiş yönetimi kurulacak.
Planın maddeleri
1- Terör ve Radikal Unsurlardan Arındırılmış Gazze
2- Gazze’nin Yeniden Kalkındırılması
3- Savaşın Derhâl Sona Erdirilmesi
4- 72 Saat İçinde İsrailli Rehinelerin İadesi
5- Filistinli Mahkumların Serbest Bırakılması
6- Silahsızlanmayı Kabul Eden Hamas Üyelerine Af
7- Acil İnsani Yardımın Girişi
8- Tarafsız Yardım Dağıtımı
9- Geçici Teknokrat Yönetimi
10- Trump Ekonomik Kalkınma Planı
11- Özel Ekonomik Bölge Kurulması
12- Gönüllü Göç ve Dönüş Hakkı
13- Hamas’ın Yönetime Katılımının Yasaklanması
14- Bölgesel Güvence Mekanizması
15- Uluslararası İstikrar Gücü
16- İsrail’in Geri Çekilmesi
17- Hamas’ın Teklifi İhlal Etmesi Durumu
18- İsrail’in Katar’a Gelecekte Saldırmaması
19- Nüfusun radikal unsurlardan arındırılması
20- Filistin Devleti’nin tanınmasının geleceği
21- Birlikte Yaşama Vizyonu
Trump planı hemen delindi
Trump planının, tarafların onayıyla 10 Ekim 2025’de yürürlüğe girmesi ve ateşkesin ardından, İsrail gerek Gazze’de gerek Batı Şeria’da defalarca ihlal gerçekleştirdi. Can kayıpları, ev işgalleri, ateşkese rağmen Gazze’ye yeterli yardımın ulaşmaması, İsrail’in iç politikasında Filistinlilere yönelik nefret dilinin terk edilmemesi, tecavüzcü İsrail askerlerinin politikacılar ve aşırı sağcılar tarafından yüceltilmesi, Filistinli tutuklulara yönelik idam yasası çıkarılma girişimleri… daha henüz ikinci aşamasına geçilememiş planın, İsrail tarafından ne kadar sürdürülebilir olacağını düşündürmektedir.
İsrail sözüne güvenilmez bir işgal devleti olduğunu defalarca kanıtlamıştır. Planda hiç değinilmemiş olmasına rağmen, İsrail, sayısız savaş suçu işlemiş, uluslararası hukuku çiğnemiş, soykırım gerçekleştirmiştir, yargılanmalı, uluslararası düzeyde yalnızlaştırılmalı, yaptırıma tabi tutulmalıdır. Bu, dünya halklarının da talebidir. Dünya halkları, hükümetlerinin İsrail’e karşı gösteremedikleri iradeyi, meydanlarda haykırmaya devam edecektir. Filistin özgür olana dek: ‘Özgür Filistin’.
Nimet Yallıaltın