Türkiye’nin birçok şehrindeki çevre mücadelelerine katılan ve kamerasıyla görüntüleyen Hakan Tosun tanınmış bir aktivist ve bir belgeselciydi.
10 Ekim akşamı Esenyurt’ta yaşayan annesinin yanına giderken saldırıya uğradı.
Saldırganlar özellikle başını hedef alıp vahşice tekmeledi. Ensesine aldığı darbeler sebebiyle beyin kanaması geçiren Hakan Tosun, kimliği ve eşyaları çalınmış halde darp edildiği yerde, polise yapılan ihbar sonucu bulunup Çam Sakura Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı.
Ailesinin kayıp ihbarına rağmen, ancak 27 saat sonra hastanede parmak izi ve yüz tespiti sonucu kimliği belirlenebildi. Acılı aile kendilerine geç ve eksik bilgi verildiği için isyan etti.
Aldığı darbeler sonucu bilinci kapalı şekilde hastaneye kaldırılan Tosun, başına gelenleri anlatma fırsatı bulamadan yaşam savaşını 13 Ekim akşamı kaybetti. Geriye “Hakan Tosun’a ne oldu” sorusu kaldı.
Saldırının ertesinde iki kişi tutuklandı. Fakat medyaya ters montajla servis edilen kısa görüntüye göre motosikletle gelen ve tutuklanan iki saldırganın yanı sıra, bir araçta gözüken üçüncü bir kişi daha bulunuyor. Polis tutanağına da geçen bu üçüncü kişinin kim olduğu henüz bilinmiyor ve serbest durumda.
Tutuklanan iki saldırgan, çelişkili ifadeler vererek suçu katlettikleri Hakan Tosun’a atmaya çalışıyor.
Davayı takip eden Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Avukat Hakan Bozyurt olayı görenlere ve kamera görüntüsü bulunanlara çağrı yaparak bilgileri paylaşmalarını istedi.
Öte yandan olayın üzerine giden gazeteciler bu olayın sıradan bir gasp ya da kavga değil, kasıtlı ve planlı bir cinayet olduğu yönünde bilgileri aktarıyor.
Fakat böylesine merkezi bir yerde alenen işlenen vahşi cinayet, birçok başka benzeri olaydaki gibi, aydınlatabilmiş değil.
“Hakan Tosun’a ne oldu” sorusunu soranlar cinayetin tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını, katillerin hak ettikleri cezalara çarptırılmasını istiyor.
Taziye
Gazeteci Hakan Tosun’un ailesi, Kağıthane Cemevi’nde taziyeleri kabul etti. Cemevinin her yerine Hakan Tosun’un fotoğrafları asıldı ve afişte “Direnişin Belgeselcisi, Doğanın Sesi” yazıyordu.
Tosun’un kız kardeşi Öznur Tosun şunları söyledi:
“Bize göre bu olay organize bir işin parçası olabilir. Abim orada görmemesi gereken bir şeyi görmüş olabilir. Bu yüzden önce darp edilip ardından tekrar saldırıya uğradı. Amaç onu susturmak, öldürmekti. Bu kadar planlı ve intikam dolu bir saldırının rastgele olabileceğini düşünmüyorum”
Protestolar
Gazeteci aktivist Tosun, yaşam savaşı verirken, 12 ve 13 Ekim günleri hastane önünde iki basın açıklaması yapıldı.
Açıklamaların sonuncusunda 200’e yakın yaşam savunucusu örgütlenmenin ortak imzasıyla yayınlanan bildirisi okundu.
Bildiride “Gerçekler tüm çıplaklığıyla aydınlatılıncaya kadar ve Hakan Tosun’un hayatına kasteden caniler gereken cezayı alıncaya kadar bu soruşturmanın takipçisi olacağız. Bir kişi daha eksilmemek adına herkesi Hakan Tosun’a karşı yapılan bu saldırıya karşı tutum almaya ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz” denildi.
Ankara’da ise İklim Adaleti Koalisyonu, Toprağımızı Vermiyoruz Platformu ve Ekoloji Birliği’nin çağrısıyla 13 Ekim günü Yüksel Caddesi’nde saldırı protesto edildi. DSİP üyeleri de eyleme katılarak destek verdi.
DSİP’ten taziye mesajı
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) yayınladığı taziye mesajında şunları söyledi.
“Yaşamın, canlıların, insanların yanında olan bir aktivist gazeteciyi kaybettik.
Hakan Tosun, İstanbul’un ortasında, işlek bir caddede, vahşice darp edildi.
Ailesi kayıp olduğuna dair başvuru yapmasına rağmen saatlerce kimlik tespiti yapılmadan hayat mücadelesi verdi.
Ve her zaman ezilenden, yok edilmek istenenlerden yana olan Hakan arkadaşımız katledildi.
Hakan Tosun’un ölümü bir cinayettir.
Bize dayatılan şiddet sarmalını hep birlikte yıkalım.
Hakan Tosun cinayeti tüm yönleriyle açığa çıkarılmalıdır.
Vahşice katledenler, azmettirenler, görmezlikten gelenler hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdır.
,Ailesinin, sevdiklerinin, yoldaşlarının başı sağolsun.
Hakan’ın anısı mücadelemizde yaşayacak!”
