Donald Trump, Gazze için hazırladığı planın açıklanmasını “medeniyetin en büyük günlerinden biri” olarak nitelendirdi.
Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelerek Gazze için hazırladığı yeni 20 maddelik planı görüştü. Bu planın ABD’yi barışa “çok, çok yaklaştırdığını” ve Filistin devletinin kurulması için “inandırıcı bir yol” sağlayacağını iddia etti.
Gerçekte ise Trump’ın planı, Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını inkar etmek ve Gazze’nin kontrolünü ABD-İsrail’in elinde tutmak için yapılan bir başka girişimdir.
Bu ay, Batılı liderler İsrail’in soykırımı karşısında bir şeyler yaptıkları görülsün diye Filistin devletini “tanımak” için acele ettiler. Bunlar arasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer de vardı. Ancak Batı, Orta Doğu’daki ileri karakolu olan İsrail’e karşı ciddi bir adım atma niyetinde hiç olmadı.
Trump’ın planı, İsrail ve ABD’nin ortak taleplerini tekrarlıyor. Tüm rehineler anlaşmanın imzalanmasından sonraki 72 saat içinde iade edilecek ve Hamas “Gazze’nin yönetiminde hiçbir rol oynamayacak.”
Plan, “kimsenin Gazze’yi terk etmeye zorlanmayacağını” da ekliyor. Bu, Trump’ın Şubat ayında etnik temizliğe açıkça desteğinden farklı bir tutum.
Ancak plan, ABD’nin emperyalist çıkarlarını ve İsrail’in Filistin işgalini yine de pekiştirecek. Başlangıçta Gazze, Trump’ın başkanlığında ve ünlü savaş suçlusu Tony Blair’in de yer aldığı “geçici geçiş yönetimi” tarafından yönetilecektir.
Filistinliler bu “Barış Kurulu”nda söz sahibi olmayacak. Ayrıca, Filistin Yönetimi’nin Trump’ın belirlediği “reformları tamamlaması” şartıyla daha uzun vadeli bir rol üstlenmesini öneriyor.
1990’larda sahte “barış süreci” sırasında kurulan Filistin Yönetimi, uzun süredir Batı Şeria’da İsrail işgalinin bir kolu olarak işlev görmüştür. Ancak, Batı otoritesine daha da boyun eğene kadar onu ortadan kaldırmak, Gazze’deki Filistin yönetiminin izlerini silmenin bir başka yoludur.
Beklendiği gibi Netanyahu bu plana onay verdi ve Trump’ı “İsrail’in Beyaz Saray’da sahip olduğu en büyük dost” olarak nitelendirdi.
Trump, planını ilk olarak Suudi Arabistan, Katar, BAE, Ürdün, Türkiye, Endonezya, Pakistan ve Mısır’a önerdi. “Büyük adamlara” yardımları için teşekkür etti ve “bazı büyük kadınlara da, ama çoğunlukla erkekler” dedi.
Netanyahu ve Trump’ın anlaşması, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) ardından geldi. Genel Kurul’da soykırımcı başbakan, tüyler ürpertici bir soykırımcı konuşma yaptı.
Netanyahu, Filistin devletini tanıyanları sert bir şekilde eleştirdi. 77 ülke, Netanyahu’nun konuşmasını protesto etmek için BMGK’yı terk ederken, Netanyahu gezisinin sonunda “Durumu tersine çevirdik” diyerek sinir bozucu bir açıklama yaptı.
Katar ve Mısır, Trump’ın önerisini Hamas’a ilettiklerini açıkladı. Plan, Hamas’ın tamamen feshedilmesini talep ediyor.
Hamas, Batı’nın baskısına boyun eğmezse, Trump İsrail’in “yapması gerekeni yapmak için tam desteğimizi alacağını” söyledi. söyledi. Oysa Hamas ile yapılan önceki tüm barış anlaşmalarını ihlal eden İsrail’dir.
Netanyahu hükümeti içindeki bazı kişiler, örneğin aşırı sağcı bakan Itamar Ben-Gvir, şimdiden plana itiraz ediyor ve bunun “Hamas’ın kesin yenilgisine” yol açmaması halinde Netanyahu’nun koalisyonundan ayrılmakla tehdit ediyor.
Trump’ın planı, Filistinlileri geleceklerinden, devletlerinden mahrum bırakmak ve ABD emperyalizmiyle ittifak kurduğu için İsrail’in soykırımını ödüllendirmek için açık bir girişimdir.
Türkiye’yi yönetenler Trump’ın planını destekliyor
Aşırı sağcı Trump’ın kabul edilemez planı, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bir dizi Orta Doğu devleti tarafından neredeyse alkışlarla karşılandı.
Bu planın temeli, Birleşmiş Milletler konferansı sırasında yapılan, Trump ve Erdoğan’ın yan yana oturduğu bölge devlet temsilcileriyle yapılan toplantıda atılmıştı.
Gazze’de iki yıldır sürmekte olan soykırımı kınayan fakat limanlarını siyonizme silah ve hammadde taşıyan gemilere açmakta bir beis görmeyen, yerli milli patronların yaptığı ihracatı sözde yasaklasa da fiili olarak engellemeyen, Azerbaycan petrollerinin toprakları üzerinden İsrail’e sevkiyatını kesmeyen, üstelik bundan para kazanan iktidarın tutumu şaşırtıcı değil.
TBMM açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘İsrail’le ticareti tamamen kestik’ dedi. Bunu baştan yapmadılar. Gazeteciler ve aktivistlerin mücadelesi sayesinde büyük oranda kesildi. Fakat türlü hilelerle kısmen sürdüğü söyleniyor.
Trump’ın arkadaşlığıyla övündüğü Erdoğan, meclis kürsüsünde “Bizim ilkemiz şudur; savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz” diye konuştu.
Türkiye’yi yönetenlerin desteklediği Trump’ın barış planı hiçbir yönüyle adil değil. Aksine Filistin direnişini tamamen tasfiye ederek işgal devleti İsrail’in önünü açmaya dönüktür.
Erdoğan ayrıca “nehirden denize özgür Filistin” vurgusu da yaptı ki ABD destekli İsrail varolduğu gerek siyasi gerek ekonomik uluslararası desteğe ya da ilişkilere sahip olduğu sürece işgali yaymaya devam edecektir.
Egemenler bu planı alkışlayabilir. Devrimci sosyalistler, tüm Filistin dostlarıyla birlikte sömürgeciliğin ve emperyalizmin yenilmesi için mücadeleyi sürdürecek.
Eylemler
5 Ekim Pazar günü İstanbul’da Filistin Eylem Komitesi’nin çağrısıyla büyük bir yürüyüş olacak. Yürüyüş saat 15:00’da Taksim’deki AKM’nin önünden başlayacak, Dolmabahçe’de sona erecek. Her görüşten Filistin dostu burada olacak.
7 Ekim Salı günü ise Ankara’daki protestonun adresi ABD Büyükelçiliği olacak. Filistin’e Özgürlük Platformu ve Direniş Çadırı’nın çağrısıyla yapılacak eylemde günlerdir Gazze için orada nöbet tutan aktivistlere destek verilip iki katil Netanyahu ve Trump protesto edilecek. Eylemin 18:30-20:00 saatleri arasında süreceği bildirildi.
Filistin’e Özgürlük Platformu İzmir’de 3 Ekim’de Buca’da basın açıklaması , 7 Ekim’de açık kürsü etkinliği 11 Ekim’de yürüyüş yapılacak.
Ayrıca Gazze karasularına yaklaşan Sumud Filosu’na yönelik İsrail saldırısı gerçekleştiği takdirde birçok şehirde sokağa çıkılacak.