Devrimci Sosyalistler’in açıklamasını Ali Baydaş Türkçe’ye çevirdi. Tam metni paylaşıyoruz:
“Yaklaşan parlamento seçimlerine ilişkin tutumumuz
3 temmuz rejiminin bir sonraki parlamentoda özgür, hatta yarı özgür seçimlere izin vermeyeceğini biliyoruz. Güvenlik güçleri bunun yerine, sadık ve sahte muhalif figürlerden oluşan bir çoğunluk getirecek. Bu parlamento, Sisi’nin süresiz olarak iktidarda kalmasını sağlamak için hazırlanan anayasa değişikliklerini oylayacak.
Askeri darbeyle iktidara gelen rejimin, yalnızca güvenlik güçlerine güvendiği, siyaseti ve siyasetçileri hiçe saydığı bir sır değil. Bu güçlerin gözünde “ideal siyasetçi”, emirleri alır ve kesinlikle “izin verilen sınırlar” dahilinde hareket eder; tercihen tamamen hareketsiz kalır.
3 temmuz rejimi, güvenlik güçlerinin ötesinde, iktidardaki Ulusal Demokratik Parti’ye ve illerdeki temsilcilerine ve muhtemel bir halk seferberliğini soğurma kapasitesine sahip bir muhalefet örgütü olarak Müslüman Kardeşler’e de yaslanan Mübarek’in sisteminden farklıdır.
Bugün, kriz içindeki bu rejim, kendi yarattığı dış ve iç zorluklarla karşı karşıya. Ve bu da onu herhangi bir kitle hareketinden veya siyasi reformdan dehşete düşürüyor. Bölgesel olarak, ne Gazze’deki soykırıma iki yıl boyunca ortak olması, ne Gazze ile dayanışma içinde olan yüzlerce kişiyi hapse atması, ne de işgalci devletin sağ iktidarını -ki bu sağ, binlerce Filistinliyi Sina’ya sürgün etmekte ısrar ediyor; bu, rejimin istikrarına doğrudan bir tehdit ve 1978’den beri imzalanan teslimiyet anlaşmalarının bozulması anlamına geliyor- yatıştırmak için yaptığı felaket niteliğindeki gaz anlaşması da ona yardımcı olmadı.
İçeride ise rejim, artan borçları ödemek için Mısır’ı parça parça satmaya devam ediyor; fiyat artışlarıyla ve sağlık, eğitim, su ve diğer hizmetleri özelleştirerek emekçileri eziyor; özellikle yeni iş kanunu ve eski kira sözleşmelerindeki değişiklikler olmak üzere, halk sınıflarına düşman yasaları geçirmekte ısrar ediyor.
Rejim, tüm bu nedenlerden dolayı muhalefetin demokratik reform veya seçim sisteminin değiştirilmesi taleplerini reddetti. Seçimlerin despotizmin gölgesinde ve aynı yasalar altında yürütülmesinde ısrar ediyor: Koltukların yarısı kapalı, kazananın her şeyi aldığı listelerle, artı yüzde 5’i doğrudan cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Bireysel koltuklar için rekabetse, büyük ölçüde zengin ve bağlantıları güçlü olanlarla sınırlı.
Siyasi arenanın kapalı olmasına, halkın cesaretinin kırılmış ve geniş çaplı bir mücadeleye girmekten çekinmesine rağmen, kamu sektörlerini dahil etmek ve halk kesimlerine adanmış bir sosyo-politik program sunmak için küçük ve sınırlı bir fırsat olarak bireysel koltuk yarışlarına katılmaya karar verdik.
Rejimin meşruiyeti konusunda hiçbir yanılsamaya kapılmıyoruz; meşruiyeti güce dayanıyor. Yokluğumuz veya katılımımız onu uluslararası alanda izole etmeyecek. Özellikle de İhvan hariç neredeyse tüm siyasi güçlerin katılımı göz önüne alındığında, kitle hareketi en düşük seviyedeyken, bir seçim taktiği olarak boykotun ön koşulları mevcut değil.
Benzer şekilde, bu mücadelenin sınırları veya anlık kazanımları konusunda da hiçbir yanılsamaya kapılmıyoruz. Ancak devrimciler için doğru tercihin, hiçbir mücadele alanını kullanmadan geçmemek olduğuna inanıyoruz; vizyonlarını ortaya koymak ve alan açıldığında kitleleri örgütlemek için öne çıkmalılar. Muhtemel zorluklara ve risklere rağmen disiplinli katılım, durgun suya taş atmak gibidir; orta vadede siyasi alanın açılmasına yardımcı olabilir.”
