AKP-MHP ittifakının katliam yasası birinci yılı geride bırakırken hayvanlara yönelik vahşet devam ediyor.
Geride kalan bir yılda çok sayıda hayvan katledildi. Kimileri barınakta zehirli iğneyle ya da bakımsız bırakılarak, kimileriyse yasadan cesaret alan katiller tarafından öldürüldü. Yasa, belediyelere sokakta yaşayan hayvanları toplanmasını, barınaklara hapsedilmesini ve öldürülmesini dayattı. Kısırlaştırıp, aşılayıp, yerinde yaşatma temel ilkesine zaten uymamış olan belediyeler, hızla toplamaya girişti. Birçok şehirde sokakta yaşayan köpekler artık yok. Hemen her partiye bağlı belediye başkanları yasayı uygulayabiliyor. Uygulamayan belediyeler ekonomik yaptırımla tehdit ediliyor. Sonuç birer hayvan hapishanesi olan barınakların tıka basa doldurulması, yenilerinin inşa edilmesi oldu. Son olarak İstanbul Valiliği, sokakta yaşayan hayvanların derhal toplatılması emrini verdi.
Kritik dönemeçte mücadele
Hayvanları toplama girişimine birçok yerde gönüllüler karşı koydu. Aynı zamanda çok sayıda barınaktaki berbat koşullar ve öldürmeler yine gönüllüler tarafından tespit edilip duyuruldu. Geçen sürede irili ufaklı protestolar tüm şehirlere yayıldı. Şimdi ise kritik bir noktaya gelindi. İktidar, Tarım ve Orman Bakanlığı ile belediyeler aracılığıyla sokakta hayvan bırakmamak için atağa geçti. Bunu püskürtmenin tek yolu birleşik mücadeledir. Hayvan hakları savunucuları, sendikalar, demokratik kurumlar bu saldırıya birlikte karşı koymalı. Aktivistlerin gündeminde sonbaharda kitlesel mitingler düzenlemek var. İstanbul’da büyük eylemlere imza atan Yaşatacağız Platformu, valiliğin son kararına karşı mücadele çağrısı yaptı. Yaşatacağız Platformu, aynı zamanda iktidarın katliam yasasına zemin hazırlamak için desteklediği GÜSODER adlı hayvan düşmanı oluşumun derhal kapatılmasını talep ediyor. Ankara’da katliam yasasına karşı aralıksız mücadele eden Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi ise işçilere yasayı uygulamama çağrısı yaptı. İşçilere yazılmış açık mektupta şunlar söylendi:
“Katliama ortak olmayın. Grevlerimizi kırmaya çalışan belediye başkanlarının, onların taşeron şirketlerinin günahlarını biz üstlenmek zorunda değiliz. Hayvanlar toplanmaya çalışırken iş yerinizde, sendikanızda, sokağınızda bununla mücadele edin. Hayvanlara kötü muamele eden, zehirli veya uyutucu iğneyle onların ölümüne yol açan meslektaşlarınızı uyarın. Katliam yasasını uygulayan işverenleri ifşa edin, paylaşın, hayvanların sesini duyurun. Emek hakkımız için omuz omuza mücadele ediyoruz. Gelin yaşam hakkı için çıkarılan seslerle emek mücadelemizi birleştirelim, topyekûn bir mücadeleyle emeği, doğayı, hayvanları hep beraber savunalım. Kurtuluş yok tek başına, ya tüm türler ya hiçbirimiz!”
Hayvanların hayatı, bu mücadelelerin büyümesine ve birleşmesine bağlı.