DIGEL TEKSTİL işçileri: “Kadınlara ‘Hamile kalmayın’ denme cüreti gösterildi”

Düşük ücretlere, kötü çalışma koşullarına ve işten çıkarmalara karşı 17 Ocak’tan bu yana direnişe geçen DIGEL TEKSTİL’in kadın işçileri yönetimin uyguladığı mobbing, taciz ve cinsiyetçiliği duyurdu.

 İzmir Gaziemir’de kurulu olan fabrikada sendikalaşma kararı alan işçiler Türk-İş’e bağlı TEKSİF sendikası örgütlenmişti. Yönetim önce dört öncü işçiyi işten çıkardı. Tepkinin doğması üzerine 3 işçiyi daha tazminatsız olarak işten attı. Haziran ayında ise 8 işçi daha işinden edildi. Böylece sendikalaşma sürecinde 15 işçi işten atılmış oldu. 

İşçiler İzmir Ege Serbest Bölge önünde aylardır hakları için direniyor. 

Fabrikada çalışan işçilerin yüzde 85’ini kadınlar oluşturuyor. 

TEKSİF sendikası İzmir şubesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan kadın işçiler kötü çalışma koşulları, haksızlıklar ve düşük ücret dayatmasına cinsiyetçiliğin de eklendiğini duyurdu. 

  • Servis saatlerinin erkene çekilmesinden mesai ücretlerinin ödenmemesine kadar bir dizi sorunu tüm işçiler yaşarken kadın çalışanlar ayrıca şu zorluklarla karşı karşıya: 
  • Kadın çalışanların özel günlerinde birden fazla kez tuvalete gitmelerine izin verilmemektedir. 
  • 7 kabinli tuvaletlerin sadece 3’ü kullanılabilir durumdadır. 
  • Paydos ve molaların 30 dakika öncesi ve sonrasında tuvalete gitmek yasaktır. 
  • Hamile kadınlar daha erken paydos etse de Serbest Bölge önüne bırakılarak kendi imkanlarıyla eve gitmek zorunda bırakılmaktadır. 
  • Hamile kadınlardan da diğer çalışanlarla aynı performans beklenmektedir.
  • Havanın karanlık olduğu saatlerde kadın işçilerin servislere binmek için uzun yürüyüşler yapmaları güvenlik sorunları doğurmaktadır. Bu konuda önlem alınması, servis güzergahlarının değiştirilmesi yada servis saatlerinin daha ileri saatlere çekilmesi yönündeki başvuruları dikkate alınmamış ve sorunlar varlığını sürdürmeye devam etmiştir. 

Bunların üzerinde yönetimin uyguladığı baskı, mobbing ve tacizlerde eklendi.

Kadın işçiler maruz kaldıklarını tek tek anlattı

TEKSİF sendikasına iletilen kadın işçilerin beyanlarını olduğu gibi aktarıyoruz:

  • A kadın çalışanın beyanına göre, 2018 yılında Bölüm Müdürü ara ara fabrikada tüm çalışanları toplayıp kadın işçilerin hamile kalmamaları, iş akışını engellememeleri için uyarılarda bulunmuştur. Bu durum DIGEL TEKSTİL işveren yönetiminin kadınların en doğal hakkı olan kendi bedenleri ve yeniden üretim hayatlarının üzerindeki söz hakkını elinden almakta ve kadına karşı ayrımcılık ve çalışma hakkı ihlalleri yapmakta olduğunu göstermektedir.
  • B kadın işçisi riskli bir hamilelik süreci geçirmesine ve hastaneden buna dair heyet raporu almasına rağmen yönetim tarafından ısrarla iş yerine çağırılmıştır. Bir yönetici tarafından kendisine, heyet raporunun yeterli olmadığı, bebeğin keseye düşüp düşmediğini gösteren rahim ultrason görüntüsünü görmeden kadın işçiyi hamile çalışan saymayacağını, sisteme hamile diye işlemeyeceğini ve hamilelik haklarının kullandırılmayacağı belirtilmiştir. Zaten zorlu bir hamilelik süreci yaşayan kadın çalışan daha fazla strese girmemek ve bebeğinin zarar görmemesi için, istemeyerek de olsa rahim ultrason görüntüsünü İnsan Kaynakları Müdür Yardımcısına götürüp teslim etmek zorunda kalmıştır. Bu durumun vermiş olduğu utanç yetmezmiş gibi, bu görüntü başka bir erkek yönetici tarafından da istenmiştir. DIGEL TEKSTİL yönetimi açıkça yasaları çiğneyerek yetkilerinin dışına çıkmış, bir kadın işçiye hamile kaldığı için baskı uygulamış, kadın işçiyi yasal haklarını kullandırmamakla tehdit etmiş ve hem annenin hem bebeğin sağlığını tehlikeye atmıştır.
  • C kadın işçi, 2025 yılında hamile olduğunu öğrenmiş ve hamile olduğunu gösterir kan değerlerini iş yeri hekimine götürmüştür. İş yeri hekimi işçiyi İnsan Kaynakları Müdür Yardımcısına yönlendirmiştir. Kadın işçi, hamile olmasından kaynaklı mola saatlerinin değişmesini talep ettiğini söylemiş, fakat İnsan Kaynakları getirmiş olduğu kan değerlerinin yeterli olmadığını, ultrason görüntüsü getirmesi gerektiğini, getirmediği taktirde sisteme hamile olarak geçmeyeceğini bildirmiştir. Kadın işçi, ultrason gibi özel bir görüntüyü kesinlikle onlarla paylaşmayacağını söylemiştir. Yönetim tarafından maruz kaldığı bu baskıya ve zaten yaşamakta olduğu psikolojik baskılara dayanamayan kadın çalışan sonrasında kürtaj yaptırarak bebeğini aldırmış ve bu durumu iş yerine bildirmiştir. İş yeri hekimi kürtaj yaptırdığına dair belge istemiş ve hastaneye sevkini vermiştir. Bir yönetici, kadın çalışanın hamile olduğuna da kürtaj yaptırdığına da inanmadığını söylemiş, kadın çalışanın yaşamış olduğu travmayı göz ardı ederek üzerinde kurduğu psikolojik baskıya devam etmiştir.
  • D kadın işçi, 3 senedir çalışmakta olduğu DIGEL Tekstil’de paydos ve molaların ilk yarım saat ve son yarım saatinde tuvalete gitmenin yasak olduğunu, giderse herkesin içinde aşağılanacağını bildiği için, menstrüasyon gününde olmasına ve şiddetli karın ağrısı çekmesine rağmen azar işitmemek için dayatılan saatlerde tuvalete gitmeyi beklemiştir. Tuvalet sonrası makinasının başına geri döndüğünde arkadaşları kendisine: “Sen tuvaletteyken Üretim Müdürü geldi ve seni sordu. Tuvalette olduğunu söylediğimizde de ‘Daha yeni iş başı oldu, ne tuvaleti bu saatte!’ diyerek avazı çıktığı kadar bağırdı.” demişlerdir. Bunun üzerine takım liderinin yanına giderek sorunu konuşmak isteyen kadın işçiyi takım lideri önemsememiş, tuvalete gittiği için suçlamaya devam etmiştir.
  • E kadın işçi, işe ihtiyacı olan kadın bir arkadaşına DIGEL TEKSTİL’e iş başvurusu yapması için tavsiye vermiştir. İşe başvuran kadın, ekip lideri ve metot eğitmeni tarafından çok beğenilmiş ve işe kesinlikle alınacağı konusunda bilgilendirilmiştir. Ancak sonrasında Üretim Müdürü tarafından E kadın işçiye arkadaşının güzel çalıştığı ve yetenekli olduğu ancak yaşı genç olduğundan ve yeni evlendiğinden dolayı hamile kalabilir ve çocuk doğurabilir gerekçesiyle işe alınmadığı söylenmiştir. Bu durum DIGEL TEKSTİL’in açık bir biçimde kadına karşı ayrımcılık yaptığı, kadınların çalışma hakkını ihlal ettiğini göstermektedir.
  • F kadın işçi işe başladıktan birkaç ay sonra hamile olduğunu öğrenmiş ve bu durumu İnsan Kaynaklarına bildirmiştir. Yaklaşık bir saat sonra İnsan Kaynakları Müdürü tarafından ofise çağırılmış, önceden hazırlanan istifa kağıdını imzalamaya zorlanmış, işe başladıktan kısa bir süre sonra hamile kaldığı için kendisiyle çalışmaya devam edemeyecekleri bildirilmiştir. Kadın işçi, o dönemde içinde bulunduğu psikolojik zorlu süreçten ötürü istifa kağıdını iyi okumayarak imzalamış ve iş yerinden ayrılmıştır. Aynı işçi, sonrasında hamileliği ve evliliği sonlandığı için tekrar çalışmak için DIGEL TEKSTİL’e başvuru yapmış, bu koşullarda tekrar işe alınmıştır.
  • G kadın işçi DIGEL TEKSTİL’de çalışmaya başladıktan 6 ay sonra hamile olduğunu öğrenmiş ve İnsan Kaynaklarına hamile olduğunu bildirmiştir. İnsan Kaynaklarında erkek bir yönetici, kadının rahim ultrason görüntüsünü istemiş ve onu görmeden hamile olarak sisteme girmeyeceğini söylemiştir. İstemeyerek de olsa 1-2 hafta içerisinde ultrason görüntüsünü İnsan Kaynaklarına veren kadın, hamilelik haklarından ancak bunun üzerine yararlanmaya başlamıştır. Sonrasında kadın işçi, İnsan Kaynakları Müdürü tarafından ofise çağırılmış, Müdür tarafından “Sen işe başladığında bekardın! Sonrasında evlendin! Şimdi de hamileyim diyorsun!” denilerek aşağılamış ve azarlanmıştır. Ardından, kadının işi bırakması yönünde baskılar yapılmış, çeşitli tekliflerde bulunulmuştur. Bunlardan birkaçı: “İşten çık, çocuğunu büyüt, tekrar burada çalışmak istersen biz seni işe alırız.” ya da “İstersen anlaşmalı bir şekilde sana ücretsiz izin verelim, tekrardan işe geldiğinde kaldığımız yerden devam edelim” şeklinde olmuştur. Kadın çalışan yeni evlendiğinden ve hamile olduğundan dolayı paraya ihtiyacı olduğunu bildirmiş ve çalışmak istediğini söylemiştir. Bu konuşmanın ardından kadın işçi hamileliği çok zor geçmesine rağmen İnsan Kaynakları Müdürü tarafından uğradığı psikolojik baskı nedeniyle hamileliği dolayısıyla kullanması gereken ücretli izinlerini kullanmamış ve herkesle aynı performansı vermeye çalışmıştır. Çalışamadığı taktirde ekip lideri tarafından mobbinge uğramıştır. Doğum izni bittikten sonra haklarını almak için İnsan Kaynakları ile görüşmeye gitmiş, bebeğine bakacak kimse olmadığı için işten çıkmak istediğini belirtmiştir. İnsan Kaynakları Müdürü, kadın işçi yasal çıkış haklarını talep ettiği için psikolojik baskı yapmaya devam etmiş, haklarından feragat etmeye zorlanmıştır.
  • H kadın işçi, erkek Üretim Müdürü tarafından işyerinde tacize uğramıştır. Üretim Müdürü üretim alanında kadın işçinin yanına gidip kadını baştan aşağı süzmüş ve, “Sen böyle giyinirsen bu depocular tellere tırmanır ve ben seni koruyamam” demiştir. Diğer bir deyişle, işyerinde oluşabilecek herhangi bir kadına karşı şiddet ve tacizle mücadele etmesi gereken Üretim Müdürü’nün kendisi gerek sözleriyle gerek bakışlarıyla kadın işçiyi taciz etmiştir. Kadın işçi ile Üretim Müdürü arasındaki eşitsiz, hiyerarşik güç ilişkisi, tacizin boyutunu katlandırmaktadır.
  • I kadın işçinin yaptığı işler tamir olarak geri dönünce, Üretim Müdürü kadının yanına gelerek, “Kimle bakışıp kimle konuşuyordun da bu işler tamir olarak geri döndü?!” diye azarlamıştır. Bu şekilde kadın işçinin onuru zedelenmiş, erkeklerle “ahlaksız” ilişkiler geliştirdiği ima edilmiştir. Bu tarz edimler, çalışan tüm kadınlara, hatalı iş yaptıkları taktirde isimlerinin çıkarılacağı tehdidini yayarak baskı oluşturmakta, tüm kadın çalışanların psikolojik sağlıklarını tehdit etmektedir.
  • J kadın işçi, yıllardır DIGEL TEKSTİL’de çalışmış, görev süresi boyunca elinden gelenin en iyisini yapmış ve her mesaiye eksiksiz gelmiştir. Pandemi döneminde bir gün mesai kalması istenen kadın işçi özel sebeple o gün fazla mesaiye kalamayacağını bildirmiştir. Bunun üzerine, ekip lideri tarafından çeşitli sözlü tacizlere, psikolojik baskıya, küçük düşürücü davranışlara maruz kalmıştır. Mesaiye kalmamasının nedenini söylemesi yönündeki ısrarlı baskılara dayanamayan kadın çalışan, lazer epilasyona gideceğini bildirmiştir. Bunun üzerine ekip lideri, “Yat masaya, bunu ben yapayım gitmene gerek yok!” diyerek kahkaha atmış, kadın çalışanı rencide etmiş ve sözlü tacizde bulunmuştur. Kadın çalışan, bu tacizi İnsan Kaynaklarına bildirmiş ancak bu hassas ve ciddi konu sadece bir şikayet dilekçesi ile geçiştirilmiş, herhangi bir soruşturma veya yaptırım uygulanmamıştır. Mevzubahis ekip liderinin belirli bir süre sonra başka sebeplerden ötürü, tüm yasal hakları ve tazminatı verilerek resmen ödüllendirilerek çıkışı verilmiştir. Ekip lideri çıkartıldıktan sonra İnsan Kaynakları tarafından tacize uğrayan kadın işçiye bir bilgilendirme yapılmamış, konunun üstü kapatılmıştır.
  • K kadın işçi, beraber çalıştığı bir erkek çalışan tarafından devamlı olarak sözlü tacize maruz kalmaktadır. Kadına, sistematik biçimde uygunsuz tekliflerde bulunan, etik dışı, tacizci bir dil kullanan bu erkek işçi, bir süre sonra kadının üzerinde kurduğu baskıyı arttırarak, kadının diğer erkek çalışanlarla ilişkilerini kısıtlamaya çalışmıştır. Bir süre sonra, bu erkek işçinin sadece K kadın işçiye değil, farklı birçok kadın işçiye benzer taciz ve baskılarda bulunduğu fark edilmiştir. Kadınlar bu durumdan çok rahatsız olmalarına rağmen, daha önceki örneklerde olduğu gibi, fabrika yönetimi tarafından ciddiye alınmayacaklarını, şikayetlerinin geçiştirilerek üstünün kapatılacağını bildiklerinden hareketsiz kalmışlardır. Bu da göstermektedir ki DIGEL TEKSTİL yönetimi, kadın çalışanların uğradığı tekil ve sistematik taciz ve baskıya göz yummakta, hatta bazı zamanlar bunun kaynağı olmaktadır.
  • L kadın işçi, kötü çalışma koşulları nedeniyle yaşadığı fiziksel bir rahatsızlık sebebiyle aldığı 2 günlük raporu ekip liderine göndererek bilgilendirme yapmıştır. Cevap olarak, ekip lideri kadın işçiye açıkça taciz içeren uygunsuz mesajlar yollamıştır.
  • M kadın işçi, Polikistik över hastalığı olan ve hastalık nedeniyle regl günleri çok zor geçen kadın çalışandır. Çalıştığı ütü makinasında çektiği ağır sancılar sonucu baygınlık geçirmiş ve revire gidip uzanmıştır. Revirde uzandığı sırada önce ekip lideri (erkek yönetici), ardından üretim müdürü (erkek yönetici) uzandığını ve kadınsal hastalık yaşadığını bildiği halde içeri girmiş ve alaycı bir şekilde “İyi mi böyle?” diyerek kadın arkadaşımızla dalga geçip kendince alay etmiş, eğlenmiştir. Kadın arkadaşımızı rencide etmiştir. Ertesi gün üretim müdürü kadın arkadaşımızın yanına gelerek, “Her ay bu böyle mi olacak? Seninle mi uğraşacağız?” diyerek kadın arkadaşımızın yaşamış olduğu özel gününü eğlence konusu haline getirmiş ve kadın arkadaşımızın duygularını ve psikolojik durumunu hiçe sayarak dile getirmiş ve utandırmıştır.
  • N kadın işçi, yeni işe başlamış olan kadın çalışan, üretim müdürü tarafından her yarım saatte bir yeni bir operasyona verildiğini ve daha işi öğrenmeden sayı (hızla ürün üretimi) istediklerini beyan etmiştir. İstedikleri sayıyı veremediği için sürekli mobbing ve baskıya maruz kaldığını belirten kadın çalışan, üretim müdürü tarafından çağırılarak, “Bıktım senden, nereye versem yapamıyorsun, bir bok beceremiyorsun, iyilik yapıp seni ikinci kere işe aldım, her yerde sorun çıkartıyorsun.” diyerek kadın arkadaşımızı aşağılanmaya maruz bırakılmış ve gururunu kırmıştır. Ardından kadın çalışan tuvalete gidip ağlamış, arkadaşları yanına gelerek kendisini sakinleştirmeye çalışmışlardır. Ertesi gün üretim müdürü yanına gelip başka bir üretim müdürünün olduğu bölüme kadın arkadaşımızı sürgün etmiş ve “Sen burayı beceremedin, sana acıdık işten çıkartmadık, pantolon bölümünün üretim müdürü şimdi seni alıyor, sana bir hafta müddet, orayı da beceremezsen bilemiyoruz artık…” diyerek kadın çalışanı açıkça tehdit etmiştir. Ceket üretim bölüm müdürü beğenmediği kadın işçiyi pantolon bölümüne gönderiyor. Pantolon bölümü üretim müdürü gönderilen kadın çalışanı yanına her saat başı gelerek “Olmuyor, yapamıyorsun.” diyor ve yıldırmaya ve mobbinge maruz bırakıyor ve istifa etmesi üzere açıkça mobbinge devam etmiştir. Zamanla sözlü tacizin dozu arttırarak, “sen zayıfsın, burayı yapamıyorsun.” diyerek kadın çalışanın fiziki özellikleriyle dalga geçmiştir. Maruz kaldığı olaylara çoğu arkadaşının da şahit olduğunu ifade etmiştir. İki erkek üretim müdürü tarafından sürekli toplantı odasına alınıp dakikalarca azarlanarak aşağılanmıştır. Kadın çalışan yaşadığı baskı, mobbing ve sözlü tacizleri insan kaynakları müdürüne bildirmiştir. İnsan kaynakları müdürü yeni olduğu için tazminat hakkı olmadığını, isterse iş yerinden istifa verip ayrılabileceğini söyleyerek odasından gönderiyor. Kadın çalışan yaşadığı bu durumlardan kaynaklı daha fazla katlanamayıp istifa etmiştir. Yapılan baskı, mobbing ve sayısız sözlü tacizin, kendisi dışındaki diğer çalışanlara da yapıldığını öğrendiğinde, çalışan kadınların TEKSİF Sendikası’na ulaşarak yaşadığı baskı, mobbing ve tacizi yazılı olarak bildirmiştir. İşten bir buçuk sene önce ayrılmış olmasına rağmen yaşadığı travmayı atlatamadığını belirterek, “Ettiği hakaretler hâlâ daha kulağımda çınlıyor.” ifadesini kullanmıştır.
  • O Kadın işçiler, Ceket bölümünde (özellikle kol bandı biriminde) çalışan kadın işçiler, erkek takım liderinin bir kadın çalışanla yöneticilik yetkisini kullanarak sürdürdüğü uygunsuz ilişkiden kaynaklı olarak çeşitli haksızlıklara, mobbing uygulamalarına ve baskılara maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca, bu duruma diğer yöneticilerin sessiz kalmasından da rahatsızlık duymaktadırlar.

Kadın çalışanlar tarafından dile getirilen başlıca haksızlıklar

  1. Daha basit operasyonlarda çalışan kadın işçilerin görev yerlerinin değiştirilip, yerine uygunsuz ilişki yaşadığı kadın çalışanın yerleştirilmesiyle pozitif ayrımcılık yapılması. Bu duruma itiraz eden işçilere karşı ihtar, tutanak, görev yeri değişikliği ve çeşitli baskı uygulamaları yapılmaktadır.
  2. Söz konusu kadın çalışanın verimlilik primi alabilmesi için takım lideri yöneticilik görevini bir kenara bırakıp saatlerce makine başında çalışarak, barkodları yönetmeliklere aykırı biçimde bu çalışana vermesi ve onun daha fazla kazanç elde etmesini sağlaması.
  3. Uygunsuz ilişki yaşadığı kadın çalışanın kıskançlıklarından kaynaklı olarak, takım lideri diğer kadın çalışanlara kötü muamelede bulunması ve yöneticilik sorumluluklarını yerine getirmemesi. Ayrıca, bu kadının yakın arkadaşlarına da pozitif ayrımcılık yaptığı, hatta sadece onun izin verdiği ölçüde diğer kadın çalışanlarla iş konusunda iletişim kurabildiği belirtilmektedir.
  4. Sonuç olarak, ceket bölümünde özellikle kol bandı biriminde yaşanan mobbing, ayrımcılık ve psikolojik baskılar kadın çalışanlar üzerinde ciddi olumsuz etkilere yol açmakta ve ruhsal sağlıklarını tehdit etmektedir. Bu sorunlar defalarca ilgili yöneticilere bildirilmiş olmasına rağmen, herhangi bir çözüm üretilmemiş, aksine söz konusu davranışların dolaylı olarak teşvik edildiği gözlemlenmiştir. Bu da diğer yöneticilerin benzer ilişkileri rahatlıkla ve açıkça yaşamalarına zemin hazırlamış ve mobbing, baskı ve taciz vakalarının artmasına neden olmuştur.

NOT: Aralık 2024 tarihinde, takım liderinin söz konusu kadın çalışanla ilişkisine dair iddialar, kadının eşine sosyal medya üzerinden gönderilen bir mesajla gündeme gelmiştir. Bu durumun ardından kadın işçiler, ilgili mesajı kendilerinin gönderip göndermediği yönünde sorgulanmış, ancak bu olay da şirket yönetimi tarafından görmezden gelinmiştir.

Sendikalaşma mücadelesinin gerekçeleri

Direnişteki işçiler sadece daha iyi bir ücret ve daha fazla hak için değil mobbing, taciz ve cinsiyetçiliğe karşı da sendikalaşma mücadelesi verdiklerini özellikle vurguluyor.

son yazıları

HepsiJet işçilerinin direnişine İzmir’den destek
Süveyda’nın trajedisi
İHD Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon: Kürtlere karşı ırkçı saldırılara son!

ilginizi çekebilir

2e475229-a8bb-4866-a83b-860fcf3f9226
HepsiJet işçilerinin direnişine İzmir’den destek
1752646711_kurdistan24 (1)
Süveyda’nın trajedisi
ihd-38-yasinda
İHD Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon: Kürtlere karşı ırkçı saldırılara son!