5 Ağustos günü Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı önünde sömürge madenciliğine karşı protesto vardı.
Kırşehir’i Koruma Platformu’nun “Altın madenine dur de” çağrısıyla bir araya gelen eylemciler dışarda altın madeni girişimini protesto ederken, bakanlıkta İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu toplandı.
Toplantıya bu girişime karşı çıkan DEM ve CHP’li vekillerle birlikte Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu da katıldı.
Toplantı sonrası protestocularla buluşan Ekicioğlu “Firmaya 3 ay süre tanındı. 3 aylık süreçte eksiklerini tamamlamazlarsa maden arama ruhsatı iptal oluyor. Ve bir daha başvuramıyor, bu son süreç. Biz de eksiklerini tespit ettiğimiz sorunları zaten mahkemeye taşımıştık” dedi.
Kırşehir Çevre Koruma Platformu Başkanı Mustafa Düger ise şunları söyledi:
“Daha fazla mücadele edeceğiz. İçeride konuştuğumuz konulardan bir tanesi de ilginçti, onu size söylemek istiyorum. Çıkartılan madenin, cevherin yurtdışına gönderileceğini söylediler. Hangi ülkeye gideceğini sorduk, söyleyemediler. Ve çıkartılan madende sadece altın olmadığını, başka nadir, değerli elementler olduğunu da söyledik bunlarla ilgili hiçbir rapor vermediler. Şunu anlıyoruz ki burada sadece altın madeni yok bunun haricinde farklı madenler de var. Bunlar kime peşkeş çekiliyor, kime gönderilmeye çalışılıyor? Bunlarla ilgili de çok ciddi sıkıntılar vardı. Bunları içeride sorduk ve cevaplarını alamadık.”
Eyleme DSİP de destek verdi.
Protestocular bu girişime neden karşı?
Toplantı başlarken yapılan açıklamayı Toprağımızı Vermiyoruz platformundan Deniz Gümüşel okudu.
Açıklamanın tam metnini paylaşıyoruz:
“Topraklarını vermemek için direnen Kırşehirlilerin yanındayız!
Ülkemizin her yanı madencilik ruhsatları ile kaplanmış durumda. Ne yazık ki, biyoçeşitliliği ile çok özel ve kıymetli bozkır ekosisteminin, Seyfe Gölü’nün temsilcisi Kırşehir de bu illerimizden biri.
Kırşehir için dağıtılan altın madeni ruhsatlarını ibretle takip ediyoruz. DEFAŞ (Koç Holding ve Fernas ortaklığı), Eti Gümüş, Koza Altın, Universal, Eti Bakır ve daha pek çoğu.
Kervansaray Dağı, Bozçalı Dağı daha şimdiden delik deşik edildi.
Seyfe Gölü gibi uluslararası sözleşmelerle (Ramsar) koruma altında olan bir tabiat parkını da kapsayan ruhsatların giderek kent merkezine doğru yaklaştığını görüyoruz
İliç’te yaşanan felaket ortada iken, Bergama’da, Efemçukuru’nda, Kazdağları’nda, Cerattepe’de, Fatsa’da, Eskişehir Kaymaz’da, Sivas Bakırtepe’de, Gümüşhane Mastra’da altın madenciliğinin yol açtığı ekolojik yıkımlar biliniyorken hala yeni altın madeni projelerinin Kırşehir’de de açılmasında ısrar edilmesinin arkasındaki gerçekleri çok iyi biliyoruz: Sermayeye sömürecek yeni kaynak, daha fazla kar.
Hem ülkemizde hem de Kırşehir’de büyük bir susuzluk ve kuraklık yaşanmaktadır. Seyfe Gölü kurumuştur. Kırşehirli çiftçiler tarlaları ve hayvanları için su bulamamaktadır.
Altın şirketleri Kırşehir’in kısıtlı su varlıklarına da göz koymuş durumdadır.
Altın madenciliği, Kırşehir’in dağlarını, meralarını, tarım alanlarını, bozkır ekosistemini, bitkisel ve hayvansal üretimini yok ederek Kırşehir’i açlık ve susuzluğa mahkûm ederken ülkemizin gıda açısından dışa bağımlılığını artıracaktır.
Kırşehirliler bugün sahip oldukları değerleri savunmak ve korumak için Ankara’dalar. DEFAŞ’ın Boztepe’de, Çimeli ve Körpınar köyleri yakınlarında açmak istedikleri Altın Madeni Projesi için itirazlarını 2. İnceleme Değerlendirme Komisyonu Toplantısı’nda da dile getirmek Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda olacaklar. Söz konusu proje Ankaralıları da çok yakından ilgilendiriyor. Proje kapsamında, Ankara’nın içme suyu kaynağı olan Kızılırmak’a bağlı dereler üzerinde 40 milyon ton kapasiteli tehlikeli maden atık barajı yapılacak.
Kırşehirli yaşam savunucularının verdiği mücadeleyi sonuna kadar destekliyor, her zaman yanlarında olduğumuzu belirtmekten onur duyuyor, mücadelelerinde başarılar diliyoruz. Türkiye kamuoyunu desteğe davet ediyoruz.
Yaşam altından değerlidir!”
