İstanbul ve İzmir’de Filistin’le dayanışma eylemleri yapıldı

Filistin’e Özgürlük Platformu 6 Temmuz’da İstanbul’da önce bir Açık Kürsü etkinliği düzenledi, ardından Saraçhane’den Beyazıt Meydanı’na yüründü. İzmir’deki eylem Konak Meydanı’nda gerçekleşti.

Açık Kürsü’de Filistin’e Özgürlük Platformu ve BDS’ten konuşmacıların yanı sıra etkinliğe katılan aktivistler de söz aldı.

21. ayında halen devam eden soykırımın gerçeklerine dikkat çeken konuşmacılar, BM Özel Raportörü Francesca Albanese tarafından hazırlanan ve geçtiğimiz günlerde paylaşılan rapora da değindiler.

Nimet Kaplan ve Fatma Örgel’in moderatörlüğünü yaptığı Açık Kürsü’de, Hak İnisiyatifi adına Fatma Bostan Ünsal, Filistin’e Özgürlük Platformu’ndan Tuna Emren, Şenol Karakaş, Sacide Uras, Fatma Akdokur ve Mehmet Ali Devecioğlu konuştu.

Tuna Emren raporda ortaya serilen sermaye-soykırım ilişkisini özetledi;

“BM İşgal Altındaki Filistin Toprakları Özel Raportörü Francesca Albanese tarafından sunulan son rapor, uluslararası hukuku ihlal ederek Filistin işgali ve soykırımından milyarlarca dolar kazanç sağlayan 48 şirket ve kurumu ortaya serdi.”

“Lockheed Martin, Amazon, IBM, Caterpillar, Microsoft, Massachusetts Institute of Technology (MIT) gibi teknoloji ve savunma devlerinin yanı sıra, BlackRock gibi bankalar, sigorta şirketleri, emlak firmaları ve hatta bazı yardım kuruluşları da bu listede mevcut.”

“Savaş suçlarına ortak olmaktan dolayı hesap vermesi gereken tüm bu şirketler ve kuruluşlar arasında Selçuk Bayraktar’ın ortak girişim kurduğu (İtalyan) Leonardo şirketi de bulunuyor.”

“Teknolojilerini, silahlarını, gözetim tekniklerini test etmek için Filistin’i kullanıyorlar. Filistinlilere yönelik soykırım, en yeni savaş teknolojilerinin denenmesi için bir test alanı işlevi gördü: hava savunma sistemleri, insansız hava araçları, yapay zekâ sistemleri ve (ABD öncülüğündeki) F-35 savaş uçakları bunlar arasında. Bu teknolojiler daha sonra ‘savaşta test edilmiş’ olarak pazarlanıyor.”

“Dünyanın dört bir yanında üretilen parçalar gemilerle İsrail’e, F-35 filosuna ulaştırılıyor. Türkiye’de Mersin Limanı’na uğrayarak İsrail’e devam eden VELA ve bugünlerde aynısını yapmaya devam eden ZİM LUANDA gemileri de bunlar arasında. Bu gemiler durdurulmalı. Türkiye, limanlarını Siyonistlere kapatmalı, şu anda Mersin limanına yanaşmakta olan LUANDA gemisini soruşturmalı ve yüküne el koymalıdır.”

“Soykırımı durdurmayı istemiyorlar çünkü onlar için bu bir “ticaret” ve bundan muazzam karlar elde ediyorlar. Onlarca yıldır işgal ekonomisinden para kazanıyor bu şirketler. İsrail, her zaman Filistin topraklarını, kaynaklarını ve Filistinlilerin yaşamını sömürdü. Francesca Albanese’in raporunda da belirtildiği üzere, kârları, işgal ekonomisinin soykırım ekonomisine dönüşmesiyle birlikte katlanarak arttı. Filistinlilere yönelik soykırım, en yeni savaş teknolojilerinin denenmesi için bir test alanı işlevi gördü. F-35 savaş uçakları da bunlar arasında. Bu teknolojiler daha sonra ‘savaşta test edilmiş’ olarak pazarlanıyor. Dünyanın dört bir yanında üretilen parçalar gemilerle İsrail’e, F-35 filosuna ulaştırılıyor.”

Konuşmacılar, Filistin’e Özgürlük Platformu’nun ana taleplerinden birinin, Türkiye’nin Lahey Grubu’na katılması olduğunu da vurguladı:

“Lahey Grubu, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını desteklemeye ve İsrail işgalini sonlandırmaya yönelik mümkün olan tüm adımları atmaya kararlı. Ve bu kapsamda İsrail’e yakıt ve silah taşıyan gemilerin kendi karasularında demirlemesini yasakladıklarını açıkladılar.”

Belize, Bolivya, Kolombiya, Küba, Honduras, Malezya, Namibya, Senegal ve Güney Afrika’nın oluşturduğu “Lahey Grubu” Uluslararası Adalet Divanı’nın (18 Temmuz 2024’te) İsrail’in işgalini derhal sonlandırması gerektiğine ilişkin kararını ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (21 Kasım 2024) Netanyahu ve kabinesi için çıkardığı tutuklama emri kararını destekleme taahhüdünde bulunmuştu.

Açık Kürsü’nün ardından, 19.30’da Saraçhane Parkı’ndan Beyazıt Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirildi. Davullarla, sloganlarla süren yürüyüş Beyazıt Meydanı’nda okunan basın açıklaması ile sonlandı.

Eylem boyunca şu sloganlar atıldı: “Nakba bitecek Filistin halkı geri dönecek”, “Yıkılsın Siyonist İsrail devleti”, Katil ABD katil İsrail”, “Netanyahu hesap ver bugün kaç çocuk öldürdün”, “İntifada kazanacak in-ti fa da ka za na cak!”“Katil İsrail Filistin’den defol”, “Katil İsrail Ortadoğu’dan defol”, “Nehirden denize özgür Filistin”, “Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak”, “Siyonizm yenilecek Filistin halkı kazanacak”, “Gel sen de haykır savaşlara hayır, işgallere hayır, orda bir savaş var ölüyor çocuklar, orda bir savaş var ölüyor insanlar, gel sen de haykır İsrail’e hayır, soykırıma hayır”, “Gazze-direniyor/Filistin-direniyor/Yemen-direniyor/Lübnan-direniyor/İran-direniyor/Paris-direniyor/Londra-direniyor/Los Angeles-direniyor/ Madleen gemisi-direniyor/İnsanlık konvoyu-direniyor”, “Siyonizm! yenilecek! Direnen halklar kazanacak!”, “Ablukayı dağıtmak için İsrail’e/Tam Ambargo”, “Gazze’nin özgürlüğü için İsrail’e/Tam ambargo”, “SOCAR’ın petrollerine/tam ambargo”, “İsrail’e yük taşıyan gemilere/Tam ambargo”, “Hamaseti bırak ilişkiyi kes!”

Direniş Çadırı adına Muammed Emin Yazıcı, TOKAD İlke-Sen adına Ahmet Örs’ün ve BDS adına Ümit Doğru’nun yaptığı kısa konuşmalardan sonra Filistin’e Özgürlük Platformu’ndan Sacide Uras ile Esra Akbalık’ın okuduğu basın açıklamasında şöyle deniyordu:

“İsrail’in 2023 yılının Ekim ayında ilan ettiği hedefleri biliyoruz: Hamas’ı ve ardından Hizbullah’ı yok etmek, Güney Lübnan’ı kontrol altına almak ve işgal altındaki topraklardaki Filistinlilerin hayatını çekilmez hale getirmek.

Bu, toprak gaspını da içeren ve vahşi bir savaş süreci olan Nakba’nın devamıdır.

Filistinlilerin topraklarına sahip olmak, el koymak İsrail yerleşimci sömürgeciliğinin gözden kaçırmamamız gereken bir parçasıdır. İsrail sömürgeciliği, soykırım, asimilasyon, ve insan aklına gelebilecek tüm dehşetli uygulamalarla beraber yerli halkı “ortadan kaldırma” hedefi güdüyor.

2023 yılından beri İsrail işgaline karşı çıktığımız her eylemde, biz bunu, İsrail’in Filistin’i Filistinlisizleştirme politikası olarak adlandırıyoruz.

Kadim bir halkı kadim topraklarından, geleneklerinden, sosyal ilişkilerinden, tarihi dokusundan, tüm canlı yaşamından kopartma süreciyle karşı karşıyayız.

Bu, sıradan, İsrail’in vahşetini olduğundan daha büyük göstermek yönünde bir iddia değil. Gerçekleri gizlemek Siyonistlerin işidir. Gerçekler ise çok vahim, çok öfkelendirici, çok acıklı, dayanılmaz, insan olanın bir şey yapmadan yerinde durmasını olanaksız kılacak kadar ağır ve sert.

İşte, İsrailli bir profesör olan Yaakov Garb’ın kaleme aldığı rapora bakalım. İsrail’in Gazze’de katliama başladığı Ekim 2023’ten beri yarısı çocuk en az 377 bin Filistinliyi ‘kaybettiğini’ ortaya çıkardı. Garb, çalışmasında Gazze nüfusundaki sert düşüşü vurgulamak için veriye dayalı analiz ve mekansal haritalama yöntemleri kullandı.

İşte, soykırım budur.

Hemen yarın bir ateşkes yapılacağı, Hamas’ın ateşkes şartlarını kabul ettiği söyleniyor.

Biz en başından beri tek bir Filistinli çocuğun daha ölmesini engellemek için ateşkes çağrısını destekliyoruz. Ama bu çağrıyı yaparken, İsrail devletinin kanlı tarihinden çıkarttığımız şu gerçeği unutmuyoruz: İşgal devleti için her ateşkes, bir sonraki kanlı saldırısı için küçük bir mola demektir. Şimdi Gazze halkının artık bir molaya değil kesin ve kalıcı bir ateşkese ihtiyacı var. Gazzeli bir çocuk babasına, “baba ben yoruldum” dedi geçtiğimiz hafta. İşte soykırım budur. Küçücük Gazzeli çocukları ekmek su kuyruklarında yoran ve katleden bir Apertheid rejimiyle karşı karşıyayız.

Bu rejim bu soykırım suçunu bölge devletleri, büyük emperyalist güçler ve 1000’den fazla şirketin desteğiyle işliyor. Hepsinin elinde kan var, 21 ay önce aramızda olan üç yaşında beş yaşında yedi yaşında on binlerce çocuğu aramızdan çekip alan bir soykırım mekanizmasının parçaları her bir şirket, her bir devlet. O çocuklar aramızda değil artık. Bir kez daha vurgulamak isteriz ki yaklaşık 200 bin çocuk artık aramızda yok.

İşte soykırım budur.

Bir halkın geleceğini çalmaktır soykırım. O halkın çocuklarını öldürmek, kaybetmektir soykırım.

İsrail bunu suç ortaklarıyla kolkola yapıyor.

BM İşgal Altındaki Filistin Toprakları Özel Raportörü Francesca Albanese tarafından sunulan son rapor, uluslararası hukuku ihlal ederek Filistin işgali ve soykırımından milyarlarca dolar kazanç sağlayan 48 şirket ve kurumu sıralıyor. Rapor, İsrail ile iş birliği yapan 1.000’den fazla şirket ve kurumu içeren bir veri tabanı sunuyor ve bu firmalar ile kurumların İsrail ile olan tüm bağlarını kesmeleri ya da savaş suçlarına ortak olmaktan dolayı hesap vermeleri gerektiğini vurguluyor. Aralarında tanıdık şirketler var. Palantir Technologies Inc., Lockheed Martin, Alphabet Inc., Amazon, (IBM), Caterpillar Inc., Microsoft Corporation ve Massachusetts Institute of Technology (MIT) gibi teknoloji ve savunma şirketleri var. BlackRock gibi bankalar, sigorta şirketleri, emlak firmaları ve yardım kuruluşları da var.

Bu şirketler, bölge devletlerinin duyarsızlığıyla birleşince Filistin’de tüm hayat İsrail tarafından nefessiz bırakılıyor. Çünkü ticaret, üretim, su kaynakları, hepsi İsrail’in denetiminde.

İsrail kitlesel açlığa neden oluyor. Bunu bilerek, bir savaş ve işgal taktiği olarak hayata geçiriyor.

Bu nedenle, İsrail’in eyleminin adı soykırımdır.

Kan dökmeye doymayan işgalciler yaklaşık 1,9 milyon kişiyi yerinden etti. Gazze’de hastaneleri, yardım merkezlerini ve tahliye bölgelerini hedef alıyor. Son bir ayda yüzlerce Filistinli, yardım noktalarında pusuya düşürülerek öldürüldü. 24 Haziran’da 51’i yardım noktalarında bekleyen 71 Filistinli İsrail tarafından öldürüldü.

İsrail’in her adımı savaş suçu. Her adımı soykırım suçu. Pusucu bir cinayet devleti. Bu yüzden tüm dünya, gözümüzün önünde yaşanan gelişmeye soykırım diyor ve bu soykırıma sessiz kalmıyor.

Filistin için süren intifada, kelimenin tam anlamıyla bir küresel intifada halini alıyor. Her futbol maçı, her konser, her meydan, her sanat etkinliği hızla Filistinle dayanışmanın alanlarına dönüşüyor.

2023 Ekim ayından bu yana İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına karşı Filistin’le dayanışma için dünya genelinde birçok şehirde eylemler düzenlendi.

Tek bildikleri öldürmek olan ABD ve İsrail, küresel bir Gazze dayanışması karşısında hiçbir inandırıcılığı kalmayan iki güç olarak kaldılar. 21 aydır öldürüyorlar. Ama şunu bir kez daha gördüler. Filistin halkını ve onların direnişini öldürerek bitiremezler. Belki Gazzelileri öldürüyorlar, ama Gazze politik olarak çok daha üstün, Gazze haklı, Gazze moralli, aylarca süren bombardıman, ölümler ve açlık Gazze’ye geri adım attıramazken İsrail’i soykırımcılıkla damgaladı.

Dünyanın her şehrinde, İsrail’in soykırımcı olduğunu haykıran on binler, yüzbinler milyonlar var. Bu yüzden Filistin’i resmen tanıyan devletlerin sayısı artıyor. Gazze tüm dünyaya direniş için ilham veriyor. Küresel intifada küresel bir meşruluk dalgası halini alırken İsrail tam bir meşruiyet krizi yaşıyor.

Şimdi yapmamız gereken, hep birlikte harekete geçerek bu meşruluk krizini daha da derinleştirmektir.

Bunun için küresel tam ambargonun ama öncelikle Türkiye’nin İsrail’e uygulayacağı tam ve kesin bir ambargonun devreye sokulması gerekiyor.

İsrail, her gün daha fazla yalnızlaştırılmalı. Bu yüzden diyoruz ki, Türkiye’de iktidar, hamaseti bir kenara bırakıp İsrail’e tam ambargo uygulamalıdır.

Gemilere ambargo uygulanmalı. Türkiye üzerinden soykırıma petrol sevkiyatını devam ettiren Azerbaycan firması SOCAR derhal kapatılmalı ve yöneticileri deport edilmeli.

İsrail’le her türden ticari ilişki yasaklanmalı ve bu ilişkiyi sürdürenler soykırıma suç ortaklığıyla yargılanmalıdır.

Bugünler geçecek. Direnen halklar kazanacak. Filistin halkı her zaman olduğu gibi küllerinden doğacak. İsrail soykırımcı bir devlet olarak yargılanacak ki çoktan da yargılandılar. Çoktan cezaları kesildi. Saat çalışıyor. Zamanı hızlandırmak için Filistin’le dayanışmaya tek bir saniye bile ara veremeyiz. Netanyahu, onun savaş kabinesi ve tüm ordusu yargılanacak. Sadece tarih önünde değil, gerçekten yargılanacak.

Soykırım en ağır suçtur ve bu suçu işleyenler en ağır cezayı alacaklar. 400 bin Filistinliyi unutmayacağız. Anılarını yaşatacağız. Ama anılarını yaşatmanın tek yolu Siyonizmi yenmek ve soykırımcılardan hesap sormaktır.

Türkiye, bu nedenle İsrail’e tam ambargo uygulamak zorundadır.

Filistin Eylem Komitesi’nin duyurduğu gibi soykırıma destek olan Filistin halkına karşı kullanılan silah ve mühimmat üreten İsrail Askeri Sanayi (IMI) şirketine çelik taşıyan gemi Mersin Limanı’na geliyor!

İktidar derhal harekete geçsin. Soykırım gemisi ZIM Luanda incelensin, taşıdığı askeri kargoya el konulsun!

Kürecik radarı sökülsün ne ABD’ye ne de dolaylı yollardan İsrail’e hiçbir veri aktarılmasın.

İncirlik Üssü kapatılsın.

İsrail’e tam ambargo uygulansın.

Türkiye İsrail’e her düzeyde yaptırım uygulamak için harekete geçen Lahey grubuna katılsın ve bu grubun aktif bir parçası olsun.

400 bin Filistinliyi unutmayacağız.

Bu soykırımı durdurmak için canımızı dişimize takarak öldürülen kardeşlerimizin anılarını yaşatacağız.

Yaşasın Küresel intifada!

Yaşasın Filistin dayanışmamız!”

son yazıları

İklim krizi: Sıcak dalgası, orman yangınları ve yeni iklim düşmanı yasalar
“Örgütlüysek güçlüyüz”
“Güvercinin bir bildiği var”: Zeytin ağaçları ve neoliberalizmin vahşi saldırısı

ilginizi çekebilir

APTOPIX Germany Extreme Weather Heat
İklim krizi: Sıcak dalgası, orman yangınları ve yeni iklim düşmanı yasalar
Gu27FlwWgAA_ySV
“Örgütlüysek güçlüyüz”
857918
“Güvercinin bir bildiği var”: Zeytin ağaçları ve neoliberalizmin vahşi saldırısı