İstanbul’daki protesto eylemi Tünel Meydanı’nda başladı. Buradan Şişhane Meydanı’na yüründü.
İzmir’de ise adres Konak’tı.
Eylemlerde okunan açıklamanın tam metni:
“ABD İran’ı bombaladı.
ABD, canı istediği ülkeyi canı istediği zaman bombalayabileceğini düşünen küstah bir emperyalist güçtür.
Bu saldırı İsrail’in Ortadoğu’da estirdiği terör dalgasının üzerine geldi.
İsrail, Gazze’de giriştiği soykırımcı işgali yaymak için Lübnan’ı, Yemen’i, Suriye’yi bombalamakla yetinmedi, en son İran’a da saldırdı.
Trump tüm bu saldırılarda Netanyahu’nun arkasında olduğunu ilan etti.
ABD dünyada, İsrail ise Ortadoğu’da halklara kan kusturuyor.
İsrail 20 aydır Gazze’de taş üstünde taş bırakmadı.
Yaklaşık 60 bin kişiyi öldürdü.
ABD’nin uç karakolu haydut bir devlet olarak Filistinlileri sistematik bir şekilde katlediyor.
Şimdi sıra İran’a geldi.
İran’ı nükleer silah ürettiği gerekçesiyle bombalayan İsrail’in elinde 75 ila 400 arası nükleer başlık olduğunu biliyoruz.
İsrail bu cüreti nereden buluyor?
Elbette ABD’nin soykırım politikalarına verdiği doğrudan destekten.
Trump’ın İran’a yönelik saldırı emri, İsrail’in soykırım politikalarına ABD’nin verdiği doğrudan desteğin bir devamıdır.
ABD bombardımanından sonra Trump bombardıman yapan uçakları ve orduyu övdü ve “Şimdi barış görüşmelerinin zamanı” olduğu söyledi.
İstedikleri zaman katliam yapabileceklerini, istedikleri zaman barışı konuşabileceklerini sanıyorlar.
İşte İsrail gücünü ABD’den, Trump’tan, ABD silahlarından alıyor.
Elele Ortadoğu’yu büyük bir savaş girdabına doğru sürüklüyorlar.
Biz, 2023 yılının Ekim ayından beri İsrail’in Gazze’de giriştiği soykırıma karşı mücadele eden aktivistler olarak, ABD’nin Tahran’ı vurmasını herkesin ciddiye almasının ve savaş baronlarına meydan okunmasının bir zorunluluk olduğunu düşünüyoruz.
Tüm savaş karşıtlarını, barıştan yana olan herkesi, ABD emperyalizmine ve Siyonist İsrail’e karşı direnişe çağırıyoruz.
Başkanlık kampanyası boyunca tüm çatışma alanlarında barışı inşa edeceği vaadinde bulunan Trump, tüm çatışma alanlarında savaşı derinleştirerek yalancı olduğunu bir kez daha gösterdi.
İsrail, Batı emperyalizminin uç karakolu olsa da tüm batılı güçleri yakalarından tutup savaş politikalarına ortak ediyor.
İsrail’in diğer tüm işgalci ülkelerden farkı, zaman zaman büyük emperyalist güçlerden bağımsız davrandığında da bu güçlerin eninde sonunda arkasında duracağından emin olmasıdır. Bu durum, Siyonist yayılmacılığa olağanüstü bir cüret kazandırıyor.
Bu nedenle İranlı muhalif gruplarla İsrailli rejim karşıtları ortak bir açıklama yayınladılar ve “İsrail’in bölgedeki sürekli saldırganlığını ve son olarak İran’a yönelik uluslararası hukuku açıkça ihlal eden saldırısını şiddetle kınıyoruz” dediler.
Bu yüzden şu talepleri gür bir sesle dile getirmenin zamanıdır:
• İsrail’in İran’a saldırısına hayır!
* İran’ın İsrail saldırıları karşısında kendisini savunma hakkı vardır!
* İsrail’in Gazze soykırımını durduralım.
* ABD’nin Ortadoğu’dan elini çekmesi ve İsrail’e verdiği desteğin sonlanması için antiemperyalist mücadele çok önemli bir öneme sahip. ABD’nin Tahran’ı bombalamasına karşı ses çıkartmalıyız.
ABD tüm uluslararası hukuk kurallarını çöpe atıyor.
Savaş ve işgal suçlarına yenisini ekliyor.
Ama İran bombardımanı ABD yönetimi içindeki mevcut bölünmenin hem bir ifadesi hem de bu bölünmeyi daha da derinleştiriyor.
Netanyahu’nun önce Hamas, sonra Hizbullah ve şimdi de İran olmak üzere diş geçiremediği güçleri teker teker ortadan kaldırma stratejisinin bir sonucu bugün yaşadıklarımız. İsrail’in güvenliği için girişilen bu vahşi av süreci, saldırıların vahşeti, yeni direniş dalgalarını besleyecek olan nefreti derinleştiriyor ve yaygınlaştırıyor.
İktidara da şunu söylemek istiyoruz: İsrail soykırımcı saldırganlığı için gereken cesareti, emperyalist ülkelerden ve İsrail’le tüm ilişkileri sona erdirmeyen bölge ülkelerinden alıyor.
İsrail yalnızlaştırılmak zorunda.
İsrail yalnız kalacağını, işgale devam ederse tecrit olacağını görmeden bu işgale son vermeyecek. Bu yüzden tüm bölge ülkeleri açısından olduğu gibi Türkiye açısından da net olan şudur: İsrail’le ilişkiler tüm düzeylerde kesilmeden, Gazze ile dayanışmak mümkün değildir.
Bir yandan İsrail’e yük taşıyan gemilerin Türkiye karasularında ve limanlarında demirlemesine izin verip aynı zamanda Filistin halkının yanında olamazsınız.
Bir yandan Azerbeycan üzerinden gelen petrolün Socar adlı firma ile Türkiye üzerinden İsrail’e aktarılmasına izin verip aynı zamanda Gazze’de ölen çocuklara üzülemezsiniz.
Bir yandan Türkiyeli şirketlerin İsrailli şirketlerle ortaklıklar kurmasını teşvik edip bir yandan İran’a yönelik ABD İSRAİL saldırganlığına karşı çıkamazsınız. Bir yandan Kürecik radarını İsrail’e kullandırarak, bir yandan NATO üslerinin Türkiye’de varlığına izin vererek Gazze’nin yanında yer alamazsınız.
Türkiye İran’a yönelik saldırıya karşı olanaklarını İsrail’i yalnızlaştırmak için kullanmalıdır.
* Ama bunun için önce İsrail’e tam ambargo uygulanmalı, tüm ikili ilişki ve anlaşmalar sonlanmalı, Türkiye üzerinden İsrail’e ne petrol ne de gemi ulaşmalıdır.
* İsrail’e mal taşıyan hiçbir gemi Türkiye karasularına girememeli, girenlere el konulmalıdır.
* Türkiye İsrail’e yaptırım uygulamak üzere bir araya gelen Lahey grubuna hemen katılmalıdır.
* Irkçılara geçit verilmemeli, savaştan kaçarak İran’dan Türkiye’ye gelmek zorunda kalacak tüm göçmenlere kapılar sonuna kadar açılmalıdır. Göçmenler başımızın tacıdır.
* Hepimiz İranlı, hepimiz Filistinliyiz.”