“1 Mayıs’ta mücadeleye- İşyerlerinde grev, okullarda boykot için meydanlarda buluşalım”

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), 1 Mayıs çağrısını yaptı.

“1 Mayıs’a bir yanda yeni bir otoriterleşme dalgası diğer yanda bu dalgaya karşı milyonların siyaset sahnesine çıktığı koşullarda gidiyoruz.

1 Mayıs’a bir yandan ırkçı ve milliyetçi fikirlerin üzerimize boca edildiği, bu fikirlerin bir ölçüde direniş saflarında da etkisini gösterdiği fakat bir yandan da ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı sesini yükseltenlerin mücadeleden vazgeçmediği koşullarda gidiyoruz.

Kürt meselesinin yeni bir çözüm sürecinde yeniden masaya yatırıldığı koşullarda işçilerin birliğini ve halkların kardeşliğini sağlamak için alanlara gidiyoruz.

İktidar bloğunun birçok alanda hak ve özgürlüklere yönelik saldırılarına rağmen toplumun tüm kesimlerinde direniş ve mücadele isteğinin kendisini ifade ettiği koşullarda alanlara iniyoruz.

Bu siyasal koşullarda 1 Mayıs her zamankinden bambaşka bir öneme sahip.

Bu koşullarda 1 Mayıs bir kez daha milyonların siyaset sahnesine çıkıp kendisini gösterdiği ve sözünü söylediği bir alana dönüşebilir.

Bu koşullarda 1 Mayıs bütün şehirlerde otoriterleşme dalgasına işçi sınıfının merkezinde olduğu bir yanıtın ne kadar önemli, ne kadar kritik, ne kadar belirleyici olduğunu gösteren bir mücadele gününe dönüşebilir.

1 Mayıs doğası gereği tüm dünyada işçi sınıfının ve sınıf dayanışmasının günü. İşçi sınıfının uluslararası mücadele günü.

Bu 1 Mayıs’ta son bir yıldır küresel intifadanın bir parçası olarak Filistin’le dayanışmayı, Gazze halkıyla omuz omuza mücadele etmeyi bir an bile bırakmayanları; Kürt halkının özgürlüğü için mücadele edenleri; katliam yasasına karşı sokaklarda yaşayan hayvanların özgürlüğü için mücadele edenleri; varoluşları iktidar bloğu tarafından hedef gösterilen LGBT’+ları; barınma, beslenme ve bilimsel eğitim hakkından mahrum bırakılan öğrencileri; ucuz iş gücü olarak çalıştırılıp her an her saniye ırkçılar, faşistler ve aşırı sağcılar tarafından hedef gösterilen göçmenlerle dayanışmayı örgütleyenleri ve göçmenleri omuz omuza beraber yürümek için alanlara çağırıyoruz.

31 Mart seçimlerinde çok ağır bir yenilgi alan, neredeyse bütün büyükşehir belediyelerini kaybeden AKP-MHP bloğu, sanki bir azınlık iktidarı değilmiş gibi özellikle yargı alanında hukukun tamamen bir iktidar aparatı gibi kullanıldığı koşullarda başkanlık rejiminin keyfiyete dayalı tüm olanaklarını kullanılarak muhalefet üzerinde ağır bir baskı uyguluyor. Tamamen kırıntıları kalmış demokratik alanda son kazanımlarımızı da gasp etmeye çalışıyor.

İktidar bloğu, milyonlarca insanın oy verdiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanını, iki kere seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olmuş Selahattin Demirtaş’ı, milletvekillerini, milletvekili seçilmesine rağmen mazbatası verilmeyenleri, legal alanda faaliyet gösteren siyasileri çeşitli oyunlarla tutukluyor, belediyelere kayyım atıyor ve dönem dönem derecesini arttırdığı otoriterleşme dalgasıyla muhalefeti sindirmeye, korkutmaya, yıldırmaya çalışıyor.
Bu bir politika yapma tarzı olarak iktidar bloğunun temel enstrümanı haline geldi. İmamoğlu’nun önce diplomasının iptal edilmesi sonra da tutuklanması bunun zirve noktası oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en önemli adayını bertaraf etmenin yolu iktidar bloğu açısından İmamoğlu’nun hapse atılması oldu.

Milyonlarca insan, bu saldırının daha önceki bütün saldırı silsilesinden biraz daha farklı, tüm topluma, tüm emekçileri, tüm ezilenleri hedefleyen, demokrasinin elimizde kalan son mevzilerine yönelik bir saldırı olduğunu düşünerek büyük bir direniş dalgasıyla yanıt verdi. Korku duvarını yıktı.

1 Mayıs bu direniş dalgasının yeniden kendisini gösterdiği alanlardan birisi olacak. Yüz binlerce işçi bu direniş dalgasının merkezinde durduğunda demokrasinin alanının nasıl geliştirilebileceğini pratik olarak 1 Mayıs’ta gösterecek.

Otoriter liderler tüm dünyada birbirlerinden öğreniyorlar. ABD Başkanı Trump, Macaristan’ı; Macaristan, Türkiye’yi; Türkiye, Hindistan’ı izliyor. Bütün ülkelerdeki otoriter liderler birbirlerine ilham verip birbirlerinden ilham alıyorlar.
Otoriter eğilimlerin en büyük tehlikelerinden birisi siyasi alanı daha da sağa çekmesidir. Aşırı sağcı fikirlere, aşırı sağcı reaksiyoner örgütlere alan açmasıdır.

1 Mayıs tüm dünyadaki otoriterleşme, sağcılaşma eğilimlerine, Neonazi ve faşist örgütlerin ve saldırıların dozajındaki artışa karşı küresel dayanışmayı öne çıkartan en önemli eylem günlerinden birisi olacak.
Bu yüzden, bu 1 Mayıs, meydanlarda otoriter liderlerin, otoriter rejimlerin hedefindeki tüm ezilenlerin bayraklarını yükseltme günü olacak.

İşçi sınıfı bütün mücadele alanlarını iktidarların hedef gösterdiği tüm ezilenlerin bayraklarıyla süslemelidir.

Bu 1 Mayıs’ta hepimiz Kürdüz. Bu 1 Mayıs’ta hepimiz Filistinliyiz. Bu 1 Mayıs’ta hepimiz LGBT+yız, kadınız. Bu 1 Mayıs’ta hepimiz göçmeniz. Bu 1 Mayıs’ta hepimiz sokakta yaşayan hayvanların yanındayız.

İşçi sınıfının eylemi “Yıkılsın Siyonist İsrail devleti” diyenlerden, “Kürt halkına özgürlük” diyenlere kadar tüm ezilenlerin kürsüsü olmalıdır.

Herkesi mücadele alanında 1 Mayıs’ta buluşmaya çağırıyoruz.

Kimi dışlıyorsanız hepimiz oyuz!

Birleşe birleşe kazanacağız!”

son yazıları

Hayvan hakları savunucuları: “7 Mayıs'ta AYM önündeyiz”
DSİP: "Sırrı Süreyya Önder'e sözümüz, halkların eşit koşullarda kardeşliğini sağlamak olmalı"
(Dosya) LGBTİ+'lara özgürlük

ilginizi çekebilir

nsdADFNNAFN
Hayvan hakları savunucuları: “7 Mayıs'ta AYM önündeyiz”
868111Image1
DSİP: "Sırrı Süreyya Önder'e sözümüz, halkların eşit koşullarda kardeşliğini sağlamak olmalı"
Pride-2023-II-1200x0-c-default
(Dosya) LGBTİ+'lara özgürlük