Politikacıların dilinde sürekli bir gönderme söylemi, misafir olma durumu vurgusu, basının haber yapma adı altında ayrımcı dili.
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir haberde Suriyeliler arasında coronavirüs vaka sayısının azlığının nedenleri üzerinde durulmuş ve iki sonuca varılmıştı: genç nüfusun çoğunlukta olması nedeniyle hastalığı ayakta geçirmeleri ve hastaneye gitmekten çekinmeleri. Nasıl çekinmesinler ki yaşanan tüm felaketlerin sorumluluğu onların üzerine yüklenirken. Bir şey yapmalarına da gerek yok, deprem olur Suriyeliler, sel felaketi olur Suriyeliler, ekonomik kriz olur Suriyeliler. Suriyeliler olmasa hiç sorun kalmayacak sanıyorlar, oysa sorun onların bu ayrımcı ve ırkçı bakışı.
Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan’ın genelde olumlu veriler sunan bir araştırması, basın tarafından çeşitli şekillerde yorumlandı. Prof. Dr. Erdoğan Türkiye’de yaşayan mülteciler üzerine yaptığı araştırmanın sonuçlarını Meclis Göç ve Uyum Alt Komisyonu’nda paylaştıktan sonra bu araştırmanın üzerine birçok haber yapılmış ve haberi yapanlar kendi durdukları yere göre başlıklar atmışlardı:
Araştırma sonuçları belli oldu: Suriyeliler gitmiyor!
En kapsamlı Suriyeli anketi açıklandı. Sonuçlar malumun ilanı: Türk halkının kâbusu oldu
En kapsamlı Suriyeli araştırması: Türkiye’de mutlular, kalıcılar
Prof. Murat Erdoğan geçen ay yayımladığı araştırmada açıkladığı verilerde ve analizlerde Suriyelilerle ilgili olumlu sonuçlar yer alsa da, ırkçı birine sunacağı veriler açısından olumsuz ifadeler de barındırıyor. Yazar bu analiz ve verileri şöyle aktarmış:
“Son üç araştırmada Suriyelilerin mutluluklarının arttığını görüyoruz. 2017’den 2019’a kadar kendilerini çok daha iyi ve güvende hissettiklerine dair bir algı çıkıyor. 2017’de ‘Hiçbir şekilde dönmem’ diyenlerin oranı yüzde 16.7’ydi, iki senede bu oran yüzde 51.8’e çıktı. Olağanüstü yüksek bir dönüşüm. ‘Suriye‘de savaş biterse, istediğimiz bir hükûmet kurulursa dönerim’ diyordu yüzde 60’ı, bu birden bire yüzde 30’a düştü. Kendi ülkelerinden umutlarını kestikleri çok net görülüyor. Türkiye’de bir gelecek öngörüsü yoğun biçimde var. ‘Dönmeyi planlıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 6.8. Ayrımcılık yüzde 25’ten 21’e düştü. Kamu hizmetlerinden memnuniyet artıyor. Her geçen gün çifte vatandaşlık isteyenlerin oranı düşüyor, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı istiyorlar.
Türkiye’nin göçle imtihanından söz edeceğim. Türk toplumunun elini ayağını öpmek lazım, olağanüstü bir dayanışma gösterdiler. Bazen bir romantizm görüyorum. Hani iktidar, Suriye’de savaş biterse her şey çözülecek diye bakıyor, muhalefet gidip Esad’la öpüşürsek sorun çözülecek diye bakıyor. Bence bunun dışında başka bir sosyolojik noktaya geldik. Çok önemli bir husus, Türkiye’nin kendi iç göç dinamiği olağanüstü yoğun. Yılda ortalama 3 milyon vatandaş başka ile göç ediyor, sürekli. Bunun Türk toplumunun sonradan geleni kabulünü kolaylaştırdığını düşünüyorum.
İşin sosyolojisi değişti, Türkiye’deki Suriyeliler artık Türkiye’de köklendiler, dönebilecekleri bir ülke yok. Almanya’daki Türklerin dönecekleri ülke vardı, yine dönmediler, 60 senedir oradalar. Buraya 12 yaşında gelen çocuk 10 sene sonra 30 yaşına gelecek, nereye gidiyor? Yani daha gerçekçi bir noktaya gelmemiz lazım. Şu an iç içe yaşıyoruz, kamplarda yaşayanların oranı yüzde 1 bile değil. Dolayısıyla kesinlikle başarı var.
Toplumun artık yüzde 90’ı Suriyelilerin en az yarısının Türkiye’de kalacağına inanıyor. ‘Suriyelilerle huzur içinde bir arada yaşayabilir miyiz’ sorusuna, gayet net yüzde 75’i ‘Hayır’ diyor. Suriyelilere siyasi haklar verilmesini herkes reddediyor. Ortalama yüzde 87. Parti analizinde, AK Partililer bile yüzde 80 civarında ‘Siyasi hak verilmesin’ diyor. Suriyelilere verilen en büyük destek siyasi parti bazlı HDP’lilerden geliyor. AK Parti ile HDP bir tarafta, Suriyeliler konusunda MHP, CHP, İYİ Parti diğer tarafta. ‘Suriyeliler Türk toplumunun en önemli kaçıncı sorunudur?’ diye sorduğumuzda ortalama 3.3 çıkıyor. Türk toplumunun yüzde 27’sine göre Türkiye’nin en önemli sorunu Suriyeliler.“
Yukarıdaki analizde benim için çarpıcı birçok husus var: Türkiye’nin göçle imtihanından bahsetmiş araştırmacı, gerçekten de göç eden, göç edenin halinden anlıyor. Aslında mültecilerle ilgili sorun sınıflar arası sorundur aynı sınıftan olanların değil orta ve üst sınıfın sorunu. Maalesef onların ve politikacıların bakışı Suriyelilerle ilgili ayrımcılığa neden oluyor.
Muhalefet de iktidar da hatta Esad da politik çıkarları doğrultusunda ve ezbere Suriyelilerin ülkelerine dönebilme şartlarını konuşuyor, oysa araştırmada denildiği gibi işin sosyolojisi değişti, çocuklar ve gençler Türkiye’ye adapte oldu. Dönecek olan azınlık için bile dönülecek yerler yandı, yıkıldı. Almanya’daki Türklerin dönecekleri bir ülke de vardı, yine de dönmediler.
Araştırmaya göre Suriyelilerin 2017-2019 yılları arasında mutluluklarının artması çok etkileyici. Halbuki plaj yasakları, iş yeri basmaları, darp olayları bu yıllarda çok fazlaydı. Mutlu olmalarının nedenleri yaşadıkları topraklara uyum sağlamaları, onlar için oluşturulan dayanışma ağları sayesinde bir nebze nefes alabilmiş olmaları.
Ve unutulmaması gereken gerçekler var: göç etmenin doğallığı, sınırların anlamsızlığı, tüm insanların eşit olması.
Aslolan mücadeledir diyerek yazıyı bitireyim.
Suriyeliler ve tüm mülteciler için mücadeleye devam.
Figen Dayıcık Fırat
(gocmeniz.org)