İkinci Dünya Savaşı'nda Naziler Almanya'da ve işgal ettikleri ülkelerde yaşayan Yahudileri ölüm kamplarında katlederken, Türkiye'de Varlık Vergisi ile başta Yahudiler olmak üzere gayrimüslimler mülksüzleştiriliyor, tahakkuk ettirilen vergiyi ödeyemeyenler ise Aşkale'de kurulan zorunlu çalışma kamplarına gönderiliyordu. 19 Temmuz 1943'de Varlık Vergisi tahsilâtının 19 milyon liraya ulaştığı açıklandı.
Avrupa'da Nazilerin Yahudilere uyguladığı zulüm, Türkiye'de 30'lu yıllardan bu yana yansımasını buluyordu. 1934 Trakya Olayları sonucunda Edirne, Kırklareli ve civarında yaşayan çok sayıda Yahudi apar topar yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldılar, birçoğu yurt dışına kaçtı. Ancak azınlıklar üzerinde uygulanan baskılar giderek sertleşiyordu; bu uygulamaların bilhassa Yahudileri etkileyen en en ağırlarından biri Varlık Vergisi oldu.
1942 yazında, yaşanan derin ekonomik krizin sorumlusu olarak gösterilmek istenilen gayrimüslimlere karşı basında şiddetli bir kampanya başlatıldı. Muazzam askeri harcamalar nedeniyle halkın ekonomik durumu son derece bozulmuştu. Gıda ve ihtiyaç maddelerinin devlet tarafından kısmen zorla satın alınması nedeniyle, ihtiyaç maddelerinin neredeyse hepsinde sıkıntı çekiliyordu. Bazı maddelerin fiyatlarında %500'lere varan artışlar yaşanmıştı. Gazeteler halk arasında giderek yayılan memnuniyetsizliği, bilinçli bir propagandayla Yahudilere yöneltmeye başlamışlardı.
Sayfa sayfa yayımlanan vurguncu ve karaborsacı çizimleri mutlaka bir gayrimüslimdi, ancak tipik antisemitist ifadeler içeren makalelerin ve karikatürlerin somut hedefi genellikle Yahudilerdi. Zaten Trakya olayları nedeniyle diken üstünde olan Yahudiler arasında 1942 yazında korku ve güvensizlik baş gösterdi, bazıları evlerini sattı, yaklaşık 400 Yahudi Türkiye'den Filistin'e göç etti.
Bütün bu hazırlık aşamalarından sonra TBMM 12 Kasım 1942'de 4305 sayılı Varlık Vergisi kanununu kabul etti. Bu özel vergi, aşırı kârlılığı azaltmak ve karaborsanın önüne geçmek için bir defaya mahsus olarak uygulanacaktı. Kâğıt üzerinde bir gruba veya zümreye yönelik değildi, ancak bu verginin azınlık sermayesini zayıflatıp, Türk sermayesini güçlendirmek maksadıyla çıkarıldığı kısa zamanda bilinen bir sır olmaktan çıkacaktı.
Kimin ne kadar vergi ödemesi gerektiğini tespit için kurulan komisyonlar, vergi mükelleflerini kategorize etmişlerdi: M Müslüman, G gayrimüslim, E Ecnebi, D Dönme anlamına geliyordu. Vergi tahakkuk ettirilen kişilerin listesi, ödemeleri gereken meblağla birlikte 18 Aralık 1942 tarihinde vergi dairelerine herkesin görebileceği bir şekilde asıldı ve gazetelerde yayımlandı. Bu insanların neredeyse tümü gayrimüslimdi. Vergi tahakkuk ettirilen kişilere, belirlenen meblağı ödemeleri için 14 günlük süre tanındı. Aksi takdirde mal varlıkları haczedilecek ve "vergi borçlarını çalışarak ödemeleri" için angaryaya koşulacaklardı.
Ödeme güçlüğü içinde olanlara iki haftalık ek süre tanınıyordu, ancak bu zaman için faiz hesaplanıyordu. İnsanlar tahakkuk ettirilen vergiyi ödeyebilmek için her şeylerini satılığa çıkarttılar, bu durumu fırsat bilen vurguncular değerli gayrı menkulleri yok fiyatına satın aldılar. Vergi tahakkuk ettirilenler arasında varlıklı olmayan kişilerin zaten fazla olmayan ticari ve ev eşyaları haczedildi. Pek çok kişi ümitsizliğe kapılarak intihar etti.
20 Ocak'ta ek ödeme süresinin de sona ermesiyle birlikte, polis vergiyi ödeyemeyenleri tutuklamaya başladı. Tutuklanan bu kişilerin çok büyük bir kısmı Yahudi'ydi. Bu insanlar tıpkı Nazilerin yaptığı gibi önce toplama merkezlerinde bir araya getirildiler, sonra trenlere bindirilerek kafileler halinde Erzincan'ın Aşkale ilçesinde kurulan "çalışma kamplarına" gönderildiler. Kamplara gönderilen insanların sayısın 1500'ü aşmıştı.
Bu dönemde Almanya'da Nazilerin Yahudileri kitleler halinde imha ettiği haberleri dünyaya yayılmaya başlamış olduğu için, Yahudiler büyük bir endişe ve dehşete kapılmıştı. İstanbul'da ceset yakmaya mahsus büyük fırınlar kurulduğu söylentileri, paniği iyice artırıyordu. Kanunun 55 yaşının üstünde insanların çalışmaktan muaf tutulmasını öngörmesine rağmen, 75 veya 80 yaşındaki erkekler, hatta hastalar bile Aşkale'de berbat koşullarda angaryaya koşuldu. Ağır çalışma şartlarına alışkın olmayan insanlar, barınma ve beslenmenin de son derece kötü olduğu, ısının bazen sıfırın altında 30'lara kadar düştüğü bu ortamda hızla hastalanmaya başladılar. Kısa sürede bu insanlık dışı koşullar 21 insan hayatını kaybetmesine neden oldu.
19 Temmuz 1943'te Varlık Vergisi tahsilatının 19 milyon liraya ulaştığı açıklandı ve Aşkale'deki çalışma kamplarında bulunan insanlar kafileler halinde Eskişehir'in Sivrihisar ilçesine gönderilmeye, oradan da serbest bırakılmaya başlandılar. Mart 1944'de de Varlık Vergisi Kanunu yürürlükten kaldırıldı.
Varlık Vergisi aslında İttihat ve Terakki'yle birlikte başlayan Anadolu'yu Türkleştirme projesinin bir ayağını oluşturuyordu. Daha önce Ermeni soykırımı ve Lozan mübadelesiyle Anadolu büyük ölçüde gayrimüslimlerden arındırılmıştı, Trakya olayları ve varlık vergisiyle Yahudilerin de ülkeden büyük ölçüde ayrılmaları sağlanmış, ayrıca ellerindeki sermaye de Türkleştirilmek suretiyle bir taşla iki kuş vurulmuştu. Türkiye Cumhuriyeti'nin kabarık suç dosyasına da böylece bir yenisi eklenmişti.