Ferhat Kentel yazdı: Oyum neden HDP'ye?

22.04.2015 - 22:53
Haberi paylaş

Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ferhat Kentel, oyunu niçin HDP'ye vereceğini yazdı:

Oyum HDP’ye çünkü her şeyden önce “teorik” olarak HDP’nin kazanacağı güçlü temsiliyetin, Türkiye’nin travmalarını aşmak için birinci derecede olumlu rol oynayacağını düşünüyorum. Çünkü HDP’nin Meclis’e girmesi, sürekli halı altına süpürülen pisliklerin açıkça konuşulması ve yüzleşip temizlenmesi için dev bir adım olacak.

HADEP, DEHAP, DEP, DTP, BDP gibi çok çeşitli legal parti örgütleriyle, fakat esas olarak “Kürt partileri” aracılığıyla sürekli bir varolma savaşı veren Kürt halkının çok uzun zamandır ulaşmaya çabaladığı bir aşama, yani bütün haklarıyla “tanınma” aşaması, elimizi uzatsak yakalayabileceğimiz bir mesafede duruyor.

Öte yandan bugün HDP’nin geldiği çizgi, sadece Kürt halkının verdiği “tanınma” ve “özgürlük” mücadelesi olmaktan çıktı. Türkiye’de toplum içinde adalet isteyen tüm kesimlerin eşitlik ve özgürlük meselesinin HDP’nin sesinde birleşmesi ve bu toplu sesin Meclis’e güçlü bir şekilde taşınması potansiyeli doğdu.

HADEP’lerden, DEP’lerden başlayan çizgi, başından itibaren “bir Kürt partisi” etiketinden çıkıp bir Türkiye partisi ya da hareketi olabilir miydi, bilmek kolay değil. Sosyal bilimler böyle varsayımları çok anlamlı bulmuyor; olabilirdi ya da olmayabilirdi... Ama sık sık dile getirilmesine rağmen, şimdiye kadar bir türlü Türkiye partisi ol(a)mamasında, kuşkusuz Kürt hareketinin yok olmaması için mücadele verdiği “Kürt kimliği” rol oynadı.

Bu kimlik hareketi, bugün daha iyi anlaşılıyor ki, otoriter ulus milliyetçiliğine karşı “stratejik özcü” bir hareketti. Yani kimliği korumak, ama aynı zamanda kimliğin her şey olmadığını bilerek korumak... Çünkü biliyoruz ki, hiçbir kimlik hareketi sadece “kimlik” hareketi olarak hayatına devam edemez ve her halükârda başka unsurları da bünyesine katarak zenginleşmek ve tek kimliğin ötesinde çoğullaşmak zorundadır.

Kürtler, devlet tarafından eksiltilen bütünlüklerini tamamlamak zorundaydılar. Bütün hataları ve sevaplarıyla, bir yanda PKK, diğer yanda HDP’ye gelen çizgi bunu yaptı. Devletin inkâr ettiği, ezdiği tarafı, yani Kürtlerin ağrıyan tarafını yaşattılar ve insan bütünlüğünde eksilen unsuru tamamladılar. “Kürtlüğe” kimsenin kolay kolay silemeyeceği ölçüde can verdiler.

Ama Kürtler sadece Kürt değildi ve bu nedenle Kürtlerin bugün diğer unsurlarıyla, kadınlıkları ve erkeklikleri; gençlikleri ve yaşlılıkları; işçilikleri ve köylülükleriyle yaşadıkları topraklarda değdikleri insanlarla birlikte verecekleri mücadeleler var.

İşte bugün bu çoğul mücadelenin zamanına geldik. Ve ben HDP’de toplumun tüm kesimlerinin koparılmış parçalarını birlikte iyileştirecek potansiyeli gördüğüm için ona oy vereceğim.

Ama sadece teorik, sosyolojik ya da siyaseten doğru gördüğüm için değil; aynı zamanda içimi ısıtan nedenlerle HDP’ye oy vereceğim. Çıkarların, milletvekili olma hesaplarının gırla gittiği bir atmosferde insanî olanı taşıdığı için; bu partiyi sembolik olarak temsil eden Selahattin Demirtaş’ın samimi, dürüst, ahlaklı ve makinalaşmamış kişiliği için oy vereceğim.

Ve biraz da dolaylı bir nedenim var... Kibirli, çıkarlar etrafında örgütlenmiş bir yeni seçkin kitleye –inşallah- kapak olur umuduyla HDP’ye oy vereceğim. Yani seçim barajı konusunda “Biz mi getirdik?” diyerek, siyaset literatürüne kaydolunacak bir ucube lafı edebilmiş bir iktidara ve etrafındaki aparatçiklere özgürlük dersi olur umuduyla vereceğim oyumu...

Ferhat Kentel

Bültene kayıt ol