Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu göçmenlerin hayatı üzerine pazarlıklara dönüştürülürken, ırkçılık karşıtları İzmir'de sokağa çıktı.
İzmir Mülteci Dayanışma Platformu'nun çağrısıyla bir araya gelen eylemciler, Alsancak'taki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde buluştu.
"Bırak ırkçılık ofsayta düşsün", "Hepimiz biziz, ötekileştirmeyin", "Nefret suçtur", "İltica haktır", "Irkçılığa hayır", "Dayanışma yaşatır" sloganlarının yazılı olduğu dövizleri taşıyan göstericiler, "Hepimiz Mülteciyiz, Irkçılığa Hayır" pankartını taşıdı.
Irkçılık karşıtı eylemde okunan basın açıklamasının tam metni:
Ülkede var olan seçim atmosferi ve cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda sonuçlanamayıp ikinci tura kalması dolayısıyla tarafların propaganda için tercih ettikleri dilin ilk seçimdeki uzlaşmacı, toparlayıcı dilden uzaklaştığını kaygıyla takip etmekteyiz.
14 Mayıs’ta gerçekleşen seçimde milliyetçilik ve mülteci düşmanlığı siyaseti yaparak seçime giren adaya verilen oyların oranının ikinci tur sonuçlarını etkileyecek düzeyde olması ve sırf bu kitlenin oylarını alabilmek sebebiyle bizce toplumda nefreti körükleyecek, düşmanlığı çoğaltacak ve geri dönüşü olmayan üzücü olayların gerçekleşmesine sebebiyet verecek bir dil ile konuşulmaya başlandı.
Mitinglerde, tv ekranlarında, sosyal medyada kullanılan bu zehirli dil toplumun en alt katmanında bulunan mülteciler için olduğu gibi aynı zaman ve sebeple hak talep eden bütün taraflara zarar verecektir.
Ülkemizin henüz doğru bir mülteci politikasının olmaması, Cenevre Sözleşmesi’ne konulan şerh orta dururken, kendilerinin hak ve adaletten yana olduğunu iddia eden tüm siyasi parti ve liderlerinin, mülteci haklarını tanımaları beklenirken, aksine her fırsatta ve yaşanan her olumsuzlukta mültecileri sorumlu tutmaları, onları ‘günah keçisi’ ilan etmeleri, hem nefret söylemi hem de doğru değildir. Unutulmamalı ki siyasi parti liderlerinin söylediklerinin toplumda olumlu-olumsuz bir karşılığı ve aynı oranda bir sorumlulukları var. Ve ne yazık ki; ülkemizde nefret söylemi ile nefret suçu arasındaki mesafenin çokta uzak olmadığını yaşanan birçok örnekte gördük. Yükselen ırkçılık, oluşturulan nefret iklimi, ona hizmet eden şoven dil ve söylemler düşünüldüğünde zaten dezavantajlı olan mültecilerin, gelecek ve de yaşam hakkı ile ilgili kaygılarının her geçen gün artarak devam etmektedir.
Yeryüzünün çizilmiş olan sınırlardan bağımsız olarak herkese ait olduğunu savunan kurumlar ve kişilerin bir araya geldiği bir platform olarak bizler hiçbir seçim sonucunun insan hak ve yaşamından önemli olamacayağını belirtmek istiyoruz. Dezavantajlı herhangi bir kesimi düşman ve öteki olarak gösteren hiçbir siyaset % 99,9 oyla dahi seçilse meşru olmayacaktır.
Bizler mülteci hak savunucuları olarak, hangi siyasi cephe/ittifaktan geldiğine bakmaksızın ,linç kültürüne hizmet eden bu söylemlerin derhal terkedilip, mülteci hakları başta olmak üzere, gerçek sorunlara dair çözüm önerilerini dillendirmeye davet ediyoruz. Zira haklardan yararlanmak için vatandaş değil, insan olmanın yeterli olduğunu belirtiyor ve aksi halde yaşanan tüm olumsuzluklarda bu dil ve söylemin sahiplerinin sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz.
İZMİR MÜLTECİ DAYANIŞMA PLATFORMU