(Röportaj) Nuran Yüce: “Son 10 yılın en kuvvetli kasırgası”

07.10.2016 - 16:35
Haberi paylaş

Karayipler'i vuran Matthew Kasırgası, bölgeyi ve ekosistemi tahrip ediyor. Kasırgayla ve yol açtığı tahribatla ilgili Antikapitalistler’den Nuran Yüce’yle konuştuk.

Röportaj şöyleydi:

Karayipler’i vuran ve son 10 yılın en kuvvetli kasırgası olduğu söylenen Matthew, ABD’nin doğu kıyısında dört eyalette olağanüstü hâl ilan edilmesine yol açtı. Kasırganın şiddeti ve yarattığı kayıplar için neler söyleyebilirsiniz?

Evet, Matthew Kasırgası için, Karayipleri etkileyen son 10 yılın en kuvvetli kasırgası deniliyor. İlk Haiti ve Küba'yı vuran kasırga şimdi Bahamalar üzerinden ABD'nin doğu kıyılarına doğru ilerliyor. Ve geçtiği her yerde tarifi imkansız yıkımlara yol açıyor. Kimi kaynaklarda kasırganın hızının saatte 230 kilometreye olduğu söyleniyor ve buna şiddetli yağış eşlik ediyor ve aynı zamanda seller de yaşanıyor. Kasırga Haiti’yi bu hafta başında vurmuştu ama iletişim kanalları da kasırgadan etkilendiği için o bölgelerden ancak şimdi haber alınıyor ve gelen bilgiler çok kötü. Haiti hükümeti, kasırga nedeniyle 300'den fazla kişinin öldüğünü açıkladı. Dominik Cumhuriyeti ve Küba' da ise 343 kişinin öldüğü söyleniyor. Bölgeden gelen fotoğraflarda, videolarda yerle bir olmuş evler, kökleriyle devrilmiş ağaçlar görüyorsunuz. Kasırganın ne kadar şiddetli olduğu buradan da anlaşılabilir, o çok sağlam görünen her şey kasırganın şiddeti karşısında sanki oyuncaklara dönüşmüş. Büyük bir insani ve maddi kayıp yaşanıyor, dünyanın en yoksul ülkelerinden Haiti’de binlerce insan evsiz kaldı. BM 350 binden fazla kişiye acil yardım ulaştırılması gerektiğini söylüyor. Geçtiğimiz Pazar günü Haiti’de yapılması planlanan başkanlık seçimleri de kasırga nedeni ile yapılamadı.

Matthew kasırgası şimdi ABD’nin doğu kıyısına doğru ilerliyor. Buralarda da aynı etkiyi göstermesi bekleniyor mu?

Kasırga hızını artırarak (saatte 346 kilometreye çıktığı ifade ediliyor, kategorisi de en şiddetli ikinci seviye olan 4’e yükseltildi) ABD’nin doğu kıyılarına doğru ilerliyor.  İnsani kayıpları azaltmak için bir dizi tedbir alındı. Florida, Georgia, Güney Carolina ve Kuzey Carolina eyaletlerinde olağanüstü hal ilan edildi. 2 milyondan fazla kişiye daha güvenli bölgelere gidin denildi, okullar kapatıldı, hastaneler tahliye edildi, hava trafiği tamamen durduruldu. Özellikle Florida valisi Scott, kasırganın eyaleti doğrudan vurursa felaketle sonuçlanabileceğini ve herkesin hazır olması gerektiğini ifade eden uyarılar yapıyor. “Kasırga sizi öldürür, uyarıları dikkate alın” demek önemli ama çoğu açıdan da yetersiz olduğunu söylemek gerekir. Çünkü artık doğal bir afet olmanın ötesine geçen, iklim değişikliği nedeniyle sayıları ve şiddetleri artan bu tür hava olayları karşısında hazırlıklı olmak imkansız hale geliyor.

Matthew kasırgası iklim değişikliğinin bir sonucu mu?

Tabii ki öyle. Görsel ya da yazılı basında aşırı yağışlar, sıcak, kuraklık, fırtına ya da kasırga haberlerinin veriliş tarzlarına bakın. Tüm bu felaketler sırasında yaşanan can kayıpları, maddi kayıplar “son on yılın en sıcak yılı, kasırga yerle bir etti” gibi en can alıcı vurgular ile yapılır ama asla bu hava olayları “neden şiddetleniyor, neden daha sık yaşanmaya başlandı” sorusu ve asıl olarak da iklim değişikliği ile bağlantısı kurulmaz. Oysa tüm bilimsel araştırmalar şunu gösteriyor: İklim değişikliği olmayan bir şeyi oluşturmuyor ama mevcut meteorolojik afetlerin sayısını, süresini ve şiddetini artırıyor. Son 50 yılda meteorolojik afetlerin sayısı 3 kat, bu afetlerden dolayı ekonomik kayıplar 9 kat artmış durumda. Geçtiğimiz yıl Hopa’da aşırı yağışlar bir çok başka etkenle birleşip, 13 kişinin ölümüne yol açan sele yol açmıştı. Bakan Veysel Eroğlu ise “doğanın işi 500 yılda bir görülebilecek yağışla karşılaştık” demesinin ardından sadece bir yıl geçti ve yine şiddetli yağışlar aynı bölgeyi vurdu. İklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerin başlarında gelen ada devletlerinin liderleri iklim zirveleri sırasında “bizim ülkelerimiz kasırgalara, fırtınalara alışkın ama iklim değişikliğinin şiddetlendirdiği fırtınalar karşısında hayatta kalma şansımız yok ve sizin pazarlıklarınızı bekleyemeyiz” diyorlardı. Aslında dünyanın en zengin ya da en fakir ülkesi fark etmiyor, iklim değişikliği ile eşitlenmiş durumdayız ve biz insanların bu kadar şiddetli hava olayları karşısında yaşamamız, hayatta kalmamız her geçen gün zorlaşıyor. İklim değişikliğini durdurmak için hükümetlere baskı yapmak, iklim değişikliğini şiddetlendiren kömürlü termik santrallere, ormanları yok eden çok çeşitli projeleri durdurmak için mücadele etmek bu nedenle önemli.

Bültene kayıt ol