Zeytinlik alanları maden şirketlerine açacak yasa tasarısı Meclis’te. Bizzat maden şirketi sahibi olan AKP milletvekillerinin imzasıyla 11. kez gündeme getirilen bu yasa teklifi, başta köylüler olmak üzere geniş kesimlerin tepkisiyle karşılanıyor.
AKP, uzun süredir sürdürdüğü iktidar döneminde doğa tahribatını görülmemiş boyutlara ulaştırdı.
AKP: ekolojik yıkımın adı
Bir yandan taş ocakları için dağlar, tepeler kazılırken, özellikle kömür çıkarmak amacıyla en verimli tarım arazileri delik deşik edildi. Bu yıkım süreci, şimdi zeytin ağaçlarının topluca kesilmesine kadar vardı.
26 maddelik torba yasada yalnızca zeytinlikler değil; korunan alanlar, sulak alanlar ve yaban hayatı geliştirme bölgelerinde de madencilik faaliyetlerini kolaylaştıran düzenlemeler yer alıyor.
Binlerce yıllık tarımsal geleneğin simgelerinden olan zeytin ağaçları, köklerinden sökülerek başka yerlere taşınacak! Bazı sözde uzmanlar bunun mümkün olduğunu iddia etse de başta zeytincilikle uğraşanlar olmak üzere pek çok kişi bu işlemin teknik olarak imkânsız olduğunu söylüyor.
İktidarın “parlak” fikirlerinden biri de sökülen her zeytin ağacı kadar fidan dikerek yeni zeytinlikler yaratmak. Ancak bir alana fidan dikilmesi, orayı orman yapmaz; ayrıca yeni dikilen zeytin ağaçlarının ürün vermesi için yıllar geçmesi gerekir. Bu yasa hayata geçerse, pek çok köy yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Nitekim Meclis alt komisyonunda görüşülen torba yasayı izlemek ve görüş bildirmek üzere Ankara’ya gelen İkizköylüler, toplantı salonuna alınmadı. Oysa maden şirketlerinin temsilcileri içerideydi. Yasayı protesto eden bir CHP milletvekili, bir AKP milletvekilinin yumruğuyla itildi. Salona girmek isteyen avukatlar ise itilip kakılarak uzaklaştırıldı, biri yere düşürüldü. Köylüler, eylemlerini Meclis bahçesinde sürdürmek zorunda kaldı.
MHP desteğiyle zeytinlik katliamı
AKP, MHP’nin desteğini alarak istediği yasaları Meclis’ten geçiriyor. Fakat tepkiler ve eylemler sonucu bu torba yasanın genel kurulda görüşülmesi bir kez daha ertelendi.
Zeytinlikler, ormanlar ve sulak araziler yalnızca o bölgelerde yaşayan köylülerin değil, hepimizin koruması gereken ortak yaşam alanlarıdır. Doğanın maden şirketlerinin talanına açılması, yalnızca zeytin gibi şu an zaten astronomik fiyatlara ulaşmış ürünlerin değil, birçok tarım ürününün üretimini azaltacak ve gıda fiyatlarını daha da artıracaktır.
Dahası, tüm bunlar iklim krizinin tam ortasında yaşanıyor. Fosil yakıtlara dayalı kapitalist sanayi sisteminin saldığı karbondioksiti doğal yollarla emen ormanlık alanlar yok ediliyor.
Doğayı savunmak, mağdur edilen köylülerle dayanışmak, fosil yakıtlar ve her biri metalaştırılmış nadir elementler uğruna yapılan çevresel yıkımı durdurmak, sömürge madenciliğine son vermek için birleşik bir mücadeleye ihtiyacımız var.
