Yıldız Tar: ‘Tutuklanmam devletin bir şakasıydı, gülüp geçtim’

Sosyalist İşçi gazetesi, HDK operasyonu kapsamında tutuklanan, geçtiğimiz günlerde aramıza dönen Kaos GL Genel Yönetmeni Yıldız Tar’la Konuştu.

Merhaba Yıldız. Tekrar aramıza döndün, geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor ve hoş geldin diyoruz. Tutukluluk süreci nasıl geçti?

Yıldız Tar: Aslında bu komik bir operasyon. Gayri ciddi bir operasyon. Ben mesela on küsur yıl önceki telefon görüşmeleri üzerinden yargılanıyorum. Birçok kimsenin de dosyasında böyle bir durum var. Bir yandan da sembolik bir operasyon. Çünkü bu operasyonla farklı toplumsal ve siyasal kesimlerden devletin sembolik değeri olduğunu düşündüğü insanları gözaltına aldığı, bir kısmını tutukladığını gördük. Benim de aynı yıl içinde tutuklanmış olmam devletin yaptığı bir şaka gibiydi. Tutukluluk sürecim de o şakaya gülerek geçti. Yüz iki gün boyunca nispeten iyi bir durumdaydım, çünkü bir koğuş ortamındaydık. Yani üç kişilik bir yerde, kuyu tipi denilen tecrit ortamında değildim. Ve o koğuşta daha önceden orada kalan insanlar da vardı. Onlarla tanışmak da kendi adıma büyük bir şanstı açıkçası, bunu söyleyebilirim.

Ayrıca içeride çok tarihi anlara şahit olduk. Bunlara dışarıda şahit olsaydım nasıl hissederdim bilmiyorum ama içeride daha yüklü bir mesele olduğunu gördük. İmralı’dan gelen açıklamanın okunduğu gün oradaydık. 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’na yapılan operasyon ve devamında dalga dalga gelen operasyonların ardından başlayan sokak eylemlerini içeriden takip etmek zorunda kaldık. Fesih açıklamasını içeriden takip ettim. Yani Türkiye’de belki de on yıla sığabilecek bir ay yaşandı ve ben o ayda tutukluydum. İşin bir diğer trajikomik yanı buydu açıkçası. Ama içeride başka şeyleri de gördüm.

Mesela hasta tutuklularla birlikte kalıyorduk ve bu meselenin ne kadar önemli olduğunu, politik olduğu kadar insani ve vicdani bir mesele olduğunu da ilk kez görmüş oldum içeride.

Devletin şaka yaptığını söyledin. Çıkmanla beraber Onur Ayı’na girmiş olduk; devletin yaptığı şaka bu günlerde de devam edecek mi?

Kesinlikle devam edecek. Devletin 2015’ten beri Onur Ayı’nı ve LGBTİ+ etkinliklerinin hepsini yasaklamak gibi bir yöntemi var. Bu yıl yasaktan yasaya geçmeye çalıştığını görüyoruz. Zaten baktığımızda devlet organizmasının kendini inşa etmesi de yasakları yasaya dönüştürmesinden ibaret diye düşünüyorum. Şu anda da onu yapıyor. Merkezde gücü daha fazla toplayabilmek adına LGBTİ+ yasaklarını bir kanuni düzenlemeyle, toplumun geri kalanını dizayn edecek şekilde kullanmaya çalışıyor. Ama ben çok başarılı olduğu fikrinde değilim. Devlet de bence bunun farkında. On yıldır bu kadar karalama kampanyasına, bütün kurumlarını seferber etmesine rağmen bir araştırma yayınlandı yine ben içerideyken. Kaos GL ve 17 Mayıs’ın bir kamuoyu araştırması. Toplumun genelinin LGBTİ+’lara nasıl baktığına dönük bu araştırmanın sonuçlarına göre, neredeyse %40’ı LGBTİ+’ların eşit ve özgür yaşamasını destekliyor. Kararsızların oranı %30 civarında. Bunları da eklediğimizde %70’lik bir kesimden bahsediyoruz. Bu muazzam bir rakam ve bu rakam bize bundan sonraki mücadeleye dair de çok şey anlatıyor. Hükümetin ve devletin yaptığı, esasen LGBTİ+’larla toplumun geri kalanı arasına bir duvar örme stratejisiydi. Yani LGBTİ+’ları gettolara hapsedip, adacıklar halinde oralarda tutup, çevresine duvar örüp, duvarın ötesine geçmemesini sağlamaktı. Ama görüyoruz ki bu şeffaf bir duvardı; dikizci bir şekilde hayatımızı dışarıya izletmek ve bizleri bir canavar olarak işaretlemek istiyordu. Ama bu araştırma sonuçları da, mücadele de gösteriyor ki bu konuda hiç de başarılı değiller. Yani hükümetin inşa ettiği o hayali canavarlar olmadığımızın, aksine LGBTİ+’ların bu toplumun olağan bir parçası olduğunun toplumun geri kalanı da farkında. Bu umut verici bir şey. Bu sene de muhtemelen yasaklar olacak, gözaltılar olacak, çeşitli şiddet olayları olacak. Ama bütün bunlara rağmen LGBTİ+’ların bu toplumun içerisinde eşit olarak var olabilme mücadelesinin daha önemli ve daha etkili olduğu fikrindeyim.

LGBTİ+ hareketi “Hepimiz hedefteyiz” diye bir kampanya başlattı ve biz de “Aile yılı değil, mücadele yılı” diyoruz. Nasıl bir mücadele öngörüyorsun?

LGBTİ+ hareketinin kavramsal ve teorik olarak açtığı çok yol var ama pratikte bunları hayata geçirme noktasında eksiklerimiz var. Bu eksikleri görmek gerekiyor. Daha toplumun içerisinde, o toplumun geri kalanıyla kibirden ve öğreten pozisyondan arınmış, eşit bir ilişkiyi bizim inşa etmemiz gerektiği fikrindeyim. Bu konuda kıymetli bir deneyimimiz var, tarihsel bir gücümüz var ama bunu daha da güçlendirmek gerekiyor. Çünkü kurtuluşumuzun yolu bu toplumsal yapının barış içerisinde bir parçası olmaktan geçiyor ve bu tabii ki kendimizi sansürlememiz anlamına gelmiyor. Esasen sadece bir kimliğe hapsedilmeyen insanlar olduğumuzu, o kimliğin yanı sıra birçok farklı özelliğimizle bu coğrafyada çok uzun yıllardır yaşadığımızı fark etmemiz ve fark ettirmemiz gerektiği fikrindeyim. Çünkü aynı araştırmada bir başka veri daha vardı; o da çevresinde yakını LGBTİ+ olanların LGBTİ+ meselesinde fobilerini çok daha aştığı yönünde bir veriydi. Bu, her temasın hayatta iz bıraktığını doğrulayan bir veri. Bir diğer mesele, şunu da görmemizin gerektiği: Zaman zaman ezilmenin ve bu kadar dışlanmanın, yani yaşamın dışına atılmanın getirdiği bir öfkemiz var ve bu gayet meşru bir öfke. Ama bu öfkeyi daha örgütlü bir mücadeleye kanalize etmemiz, bireysel çıkışlar dışında hep beraber hareket edecek yollar bulmamız gerekiyor. Çünkü bu bireysel çıkışlar çok yıkıcı olabiliyor. Hem o çıkışı yapan kişiler açısından hem de geri kalan toplumsal önyargıları pekiştirme riski açısından. Buna dikkat etmemiz gerektiği fikrindeyim. İçerideyken de uzun uzun bu meseleler üzerine biraz yazmaya ve düşünmeye çalıştım ve bu açıdan umutluyum. Çünkü yaşamın bu kadar olağan bir parçası yaşamın dışına o kadar rahatlıkla itilemez diye düşünüyorum.

Röportaj: Atilla Dirim

son yazıları

Filistin Eylem Komitesi: “Yıkılsın Siyonist İsrail devleti!”
Orta Doğu bölgesel bir savaşın eşiğinde ve bunun sorumlusu da İsrail
İsrail saldırganlığı Antalya'da protesto edildi

ilginizi çekebilir

WhatsApp Görsel 2025-06-16 saat 20.10
Filistin Eylem Komitesi: “Yıkılsın Siyonist İsrail devleti!”
CMS-1750107356
Orta Doğu bölgesel bir savaşın eşiğinde ve bunun sorumlusu da İsrail
228d1375-3e13-4dbe-9c9f-90371981c76b
İsrail saldırganlığı Antalya'da protesto edildi