Avrupa devletleri bugünlerde kendilerini beğenmiş bir şekilde, Ukrayna ile dayanışma dalgasına kapılmış durumdalar. Muhtemelen bunun gerçekte olanlara hiçbir etkisi olmayacak. Ancak bu dalga, çok büyük bir yeniden silahlanma programını meşrulaştırmak için kullanılıyor.
Batılı egemen sınıflar 1990’larda ve 2000’lerin başında, en iyi şekilde “neoliberal emperyalizm” diye tanımlanabilecek olan şeyin iki türünü ürettiler. İlk tür, Amerika Birleşik Devletleri’nde Bill Clinton ve George W. Bush yönetimleri sırasında ortaya çıktı ve Tony Blair tarafından da hevesle benimsendi. Neoliberal emperyalizmin bu türü, batılı emperyalist güçlerin “liberal değerleri” savunmak için uluslararası hukuku hiçe sayarak savaş açma hakkını ileri sürüyordu.
Avrupa Birliği’nin (AB) büyük bölümünde etkili olan ikinci tür ise o kadar kavgacı değildi. Önde gelen Avrupalı güçler olan Fransa ve Almanya, Irak’ın 2003 yılındaki felaket getiren işgaline karşı çıktılar. AB savunduğu “değerler” sayesinde yayılan bir uluslararası nüfuza sahip, “kural koyucu güç” olmakla gurur duydu.
Gerçekte AB, zor kullanmaya ABD kadar istekliydi. Ama bu ekonomik baskı biçimini aldı. NATO ittifakının ve AB’nin Orta ve Doğu Avrupa’ya yayılmasında ısrar eden Clinton ve Bush’tu. Avrupa Komisyonu, Eski Stalinist devletlerin egemen sınıflarını ekonomik ve siyasal olarak Batı tarzı serbest piyasa kapitalizmini benimsemeye zorlayarak, tamamlayıcı bir rol oynadı.
Eğer üye devletlerden biri çizgiyi aşarsa, 2007-2009 küresel finansal krizinin ardından Yunanistan’a kemer sıkma önemlerinin dayatılması vakası yararlı bir örnek olarak duruyordu. Bu süreç zirvesine Temmuz 2015’te ulaştı. Avrupa Merkez Bankası, kemer sıkma önlemlerini reddeden bir referanduma Yunan bankacılık sistemini durdurarak tepki verdi. Demokrasi buraya kadarmış.
Küresel finansal kriz ve ABD’nin Irak ve Afganistan’daki yenilgisi, neoliberal emperyalizmin altın çağını sona erdirdi. Donald Trump ekonomik sorunlar ve ABD’nin “sonsuz savaşları” konusundaki öfke dalgasının üzerinde yükselmeyi başardı. Çin ABD egemenliğine meydan okuyan bir güç olarak giderek belirgin hale geldi.
Yine de neoliberal emperyalizm Joe Biden yönetimi altında son bir coşku yaşadı. Çin’e karşı Trump’ın olduğundan bile daha düşmanca yaklaştı. Ayrıca Ukrayna’nın Rusya tarafından işgal edilmesine Avrupa’yı ve Japonya, Güney Kore ve Avustralya gibi diğer müttefikleri ile bir araya getirerek tepki gösterdi.
Bu “küresel Batı” Rusya’yı zayıflatmayı hedefleyen bir vekalet savaşı veriyordu. Başında Komisyon başkanı Ursula Von der Leyen ile Rusfobik dış politika şefi Kaja Kallas olduğu şu anki AB liderliği, bu Atlantik ötesi savaş liberalizmini benimsedi.
Ama artık bu sona erdi. Avrupa egemen sınıfları Trump’la yeniden yüzleşiyor. O daha önceki başkanların tatlı sözlerine zerre başvurmuyor ve Vladimir Putin ile bir anlaşma yapmak istiyor. Avrupa liderlerinin Ukrayna devlet başkanı Volodimir Zelenski’ye gösterdikleri yakınlık, Trump’ın kendilerine de öyle davranacağına yönelik korkularını yansıtıyor.
Asıl pratik sonuç, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Fransa devlet başkanı Emmanuel Macron’un liderlik ettiği yeniden silahlanma çabası. Bir AB sözcüsü şöyle bir twit attı: “Yetkililer bunu AB’nin ‘Darwinci momenti’ olarak tanımlıyor ya adapte olacak ya da ölecek.” Putin’in barış anlaşması yapmayacağını varsayıyorlar. Bu yüzden gerçekleşecek olan “sadece daha fazla savaş. Ancak AB Ukrayna’yı desteklemek için ‘ne gerekiyorsa yapmak’ dışında bir seçeneği olmayacak.”
Almanya’nın istihbarat şefi Bruno Kahl, savaşın beş yıl daha süreceğini umuyor; “Ukrayna’daki savaşın hızla sona ermesi, Rusların enerjilerini gerçekte olmasını istedikleri yere -yani Avrupa’ya karşı- kanalize etmelerine olanak sağlayacaktır.” Bir on yıl önce Yunanistan’ı çarmıha germek için kullanılan, borçlanmayı sınırlayan eski kurallar daha fazla silahlanma harcamasına izin vermek için terkediliyor.
Putin’in bir anlaşmaya yanaşmayacağını varsaymak aptalca. Trump açıkça onun bunu istediğini belirtiyor. Ona istediğini vermek Rusların küresel finansal sisteme erişimini yeniden sağlamalı. Putin büyük ihtimalle ABD’ye önerdiği hammadde yatırımları konusunda ciddi. Halihazırda Ukrayna’nın beşte birini kontrol ediyor. Eğer fırsat çıkarsa daha fazlası için geri gelebilir.
Zelenski, ABD ve Rusya’nın üzerinde uzlaştığı şartları kabul etmeye zorlanacak. Trump onun direnmesi durumuna karşı, şimdiden Zelenski’nin yerini alabileceklerin nabzını yokluyor. Avrupalılar yakında, Trump’ın orduya çok daha fazla harcama yapma talebini yerine getirdiklerini fark edecekler. Bu da ABD’nin gerçek rakibi olan Çin’e odaklanmasını sağlayacak.
Alex Callinicos
Çeviri: Onur Devrim