Trump’ın değil direnişin planından yanayız!

Ekim ayında ilan edilen ateşkes ve Trump’ın Gazze Planı silahların susması ve barışa dair umudu yeşertse de ateşkes ihlalleri, planın birinci aşamadan öteye geçememiş olması ve planın iki ve üçüncü aşamalarının içeriğine dair belirsizlikler, bu meseleye kafa yoranların, ‘barış’ adı altında sunulan bu kurguya tereddütle bakmalarına neden oldu.

20 madde ve üç aşamadan oluşan Trump’ın Gazze Planını içeren karar tasarısı, 17 Kasım’da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde onaylandı. Planın ilk aşaması olan ateşkes, karşılıklı esir takası, Gazze’ye insani yardım girişinin sağlanması, Filistinlilerin Gazze’yi terk etmeye zorlanmaması ve İsrail’in Gazze topraklarını işgal veya ilhak etmeyeceğine dair garanti vermesi, İsrail’in tüm ihlallerine rağmen gerçekleştirilmişti. Karar tasarısının BM’de onaylanmasının ardından, iki ve üçüncü aşamaların uygulanabilmesinin de önü açılmış oldu. Buna göre Gazze’de Uluslararası bir İstikrar Gücü oluşturulması, Gazze’nin teknokratlardan oluşan geçici bir ‘Barış Kurulu’ tarafından yönetilmesi karara bağlanmış oldu.

Uluslararası “İstikrar” Gücü

BM Güvenlik Konseyi’nde kabul edilen plan hem dünyada işgal karşıtı Filistin dostları hem de Gazze’de direnenler açısından işgalin kurumsallaşması anlamına geliyor.  ABD bölgedeki ve uluslararası ortaklarıyla iş birliği içerisinde, Gazze’ye bir an önce konuşlandırılacak olan geçici bir Uluslararası İstikrar Gücü kuracak. Bu güç, seçilmiş Filistinli polis kuvvetlerine eğitim ve destek sağlayacak, sınır güvenliğinde İsrail ve Mısır ile iş birliği içinde çalışacak. Silah girişini önlemek ve Gazze’nin yeniden inşası için mal akışını güvence altına almak temel hedefler arasında yer alacak.

 ISF (Uluslararası İstikrar Gücü) görevleri arasında şunlar var:

Mevcut anlaşmalarına halel getirmeksizin İsrail ve Mısır ile iş birliği yapmak.

Filistin polis gücünü eğitmek ve desteklemek.

Sınır bölgelerini güvence altına almak.

Gazze Şeridi’nin silahsızlandırılması, tüm askeri, terör amaçlı ve saldırı odaklı altyapının tamamen imha edilmesi ve yeniden inşa edilmesine izin verilmemesi yoluyla güvenlik ve istikrarı sağlamak.

Devlet dışı silahlı örgütleri kalıcı olarak silahsızlandırmak.

İnsani yardım operasyonları da dahil olmak üzere sivilleri korumak.

İnsani yardım koridorlarını güvence altına almak için ilgili devletlerle koordinasyon sağlamak.

Kapsamlı Plan’ı desteklemek için gerekli tüm ilave görevleri yerine getirmek.

Planın asli hedefi: direnişi silahsızlandırma

Gazze halka temel kamu hizmetlerini ve belediye yönetimlerini sağlamakla görevli, apolitik ve teknokratlardan oluşan geçici bir Filistinli komite tarafından yönetilecek. Bu komite, nitelikli Filistinliler ile uluslararası uzmanlardan oluşacak ve yeni oluşturulacak bir uluslararası geçiş kurumu olan Barış Kurulu’nun denetimi altında faaliyet gösterecek. Barış Kurulu’nun başkanlığını ABD Başkanı Donald J. Trump yürütecek, diğer üyeler ve devlet başkanları (örneğin 2003 kanlı Irak işgalinin yürütücü ve savunucularından eski İngiltere Başbakanı Tony Blair) ilerleyen süreçte açıklanacak. Kurul, Gazze’nin yeniden kalkındırılması için genel çerçeveyi oluşturacak ve gerekli fonları yönetecek. 

Fakat planın asıl hedefinin Gazze’de direnişe liderlik yapan örgütlerin silahsızlandırılması olduğu ortada. Ortadoğu’da en tehlikeli terör örgütü açık ara İsrail iken planın direniş örgütlerini silahsızlandırmayı hedeflemesi Filistin halkını elbette öfkelendiriyor.

Filistin direniş örgütlerinin plana yanıtı

Direniş örgütlerinin plana tepkileri şöyle:

Trump Gazze Planı’nın, BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmasının ardından, Hamas ve Filistin direniş örgütleri, Gazze’nin geleceğine ilişkin hazırlanan karara, özellikle de ‘Barış Konseyi’ ve önerilen uluslararası güç maddelerine karşı çıktıklarını duyurdu. Yayınlanan ortak açıklamada, BM Güvenlik Konseyi kararının uluslararası referansları aştığı, Filistin ulusal iradesi dışında sahada yeni düzenlemeler oluşturacak bir çerçeve sunduğu ilan edildi. Açıklamada, önerilen şekliyle Gazze Şeridi’ne konuşlandırılacak herhangi bir uluslararası gücün ‘vesayet veya dayatılmış yönetim’ niteliği taşıyacağı, bunun da Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve kendi işlerini yönetme hakkını sınırlayan bir durumu yeniden üreteceği dile getirildi. Tüm direniş örgütleri, uluslararası gücü işgalle koordineli bir güvenlik aygıtına dönüştürmenin ‘uluslararası koruma’ kavramının özünü boşaltmaktır vurgusunda ortaklaştı. Filistin halkının egemenliğini zedeleyen hiçbir formül kabul edilmeyecek. 

Filistin İslami Cihad Hareketi ‘Halkımızın rızası veya onayı olmadan uluslararası düzeyde bir Amerikan yönetim organının dayatılması, uluslararası insani hukukun ihlalidir’ derken Hamas ise uluslararası güce, Gazze şeridi içinde direnişi silahsızlandırmak da dahil olmak üzere görev ve roller atamanın, bu gücün tarafsızlığını ortadan kaldıracağını ve onu işgalci taraf lehine, çatışmanın bir parçası haline getireceğini ilan etti.

Filistin halk Kurtuluş Cephesi kararı, işgali yeni bir biçimde yeniden üreten, Filistinlilerin rolünü marjinalleştiren ve birleşmiş milletlerin otoritesini elinden alan, geçici ve egemen yetkilerle donatılmış sözde ‘Barış Konseyi’ aracılığıyla vesayet dayatma girişimi olarak değerlendirdi. 

Direniş örgütlerinin yanın sıra dünyadaki tüm küresel intifada aktivistleri de “Ateşkesin yanında, direnişin silahsızlandırılmasının karşısında” bir tutum alıyor. Filistin’de yaşanan yıkımın nedeni hakları için direnenler değil, İsrail’in soykırımcı yapısı ve Filistin’de etnik temizlik hedefine sahip olmasıdır.

 

Türkiye bu planın parçası olamaz

Trump’ın Gazze Planı sahada Filistinlilere barış getirmedi. Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana düzenlenen saldırılarda 318 kişinin öldüğü, 788 kişinin yaralandığı, enkaz altından da 572 kişinin cesedinin çıkarıldığı kaydedildi. İsrail uluslararası sağlık heyetlerinin ve doktorların Gazze’ye girişini engelliyor, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor, Gazze’ye insani yardım girişi, taahhüt edilenden çok daha az miktarda sağlanıyor ya da İsrail tarafından engelleniyor. 

Hamas, daha önceki açıklamalarında, İsrail ordusunun ateşkesi pek çok kez ihlal ettiğini belirtmiş ve anlaşmanın garantörleri ile ABD yönetimine müdahale çağrısında bulunmuştu. Görünen o ki Barış Planı, İsrail’in savaş suçları ve ateşkes ihlallerini görmezden geliyor, yaptırıma gerek duymuyor. Ancak 10 ekimden beri defalarca ateşkesi ihlal eden İsrail, dünyanın birçok yerinde protesto ediliyor.

Direnişi büyütmek zorundayız

Ekim ayında Londra’da, İsrail’in ateşkese rağmen, çeşitli bahanelerle Gazze’ye yönelik saldırılarına devam etmesi yüzlerce kişi tarafından protesto edildi. Fas’ın başkenti Rabat’ta, geçtiğimiz hafta Filistin İçin Eylem Grubu’nun çağrısıyla düzenlenen eylemde, İsrail’in Gazze’deki sivilleri hedef alan saldırıları, ateşkes ihlalleri kınandı ve Filistin direnişine destek verildi.

İtalya’nın en büyük işçi sendikalarından Unione Sindacale di Base (USB) ve Confederazione Unitaria di Base (CUB) 28 Kasım 2025 günü için, ülke çapında tüm kamu ve özel sektörleri kapsayan bir genel grev çağrısı yaptı: ‘Savaş Bütçesine ve Soykırıma Ortaklığa Hayır’

‘Yeniden silahlanma yarışını durdurmak ve Filistin halkıyla dayanışmak için her şeyi durduralım’ çağrısıyla kasım ayını kapsayan bir seferberlik süreci başlatan sendikaların taleplerinin arasında Filistin’e destek, askeri harcamaların durdurulması, silahsızlanma gibi başlıklar da yer alıyor. 

Herkes farkında, daha ilk adımda mızıkçılık yapan kural tanımaz, sözüne güvenilmez bir ülke İsrail. O yüzden bu plan: Chris Hedges’in söylediği gibi ‘İsrail’in anlaşmayı fesh etmesine izin veren şerhlerle dolu’. İsrail, daha şimdiden Gazzelileri tarifeli uçaklarla başka ülkelere göndermeye başladı bile. 

Filistinlilerin egemenlik ve kendilerini savunma haklarının ellerinden alındığı ‘devlet olma yolunun’ dayatılan işgal kurumsallaşması altındagörünmez olduğu Gazze’nin yeniden inşa ve insani yardım girişlerini, siyasi koşullara bağlı bir şantaj aracına dönüştüren  emperyalist çıkarlara hizmet eden bir plan bu.

Soykırımcı İsrail’e karşı Gazze’den yana 

Gazze’de ateşkesin sağlanmasında en aktif şekilde rol alan ülkelerden biri Türkiye. Mısır’la birlikte Trump Planı’nın destekçilerinden biri de Türkiye. Türkiye bu planın hiçbir şekilde bir parçası olmamalıdır.

Bu anlaşma, Filistin direnişine yönelik dünyanın her yerinden on binlerce insanın meydanları doldurduğu, grevlerle hayatı durdurduğu, Gazze ablukasını kırabilmek için defalarca denize açıldığı ve hükümetleri tavır almaya zorladığı uluslararası desteği ve Gazze soykırımı sürecinde İsrail’e karşı büyüyen tepkiyi yatıştırıp, ilişkileri normalleştirmeyi amaçlıyor.  

En başından beri ‘ateşkes Gazze’nin zaferidir’ dedik. Bizim için Filistin direniş örgütlerinin tutumu belirleyicidir. Bu süreçte çok yıpranan ve büyük bir direnç sergileyen Gazze halkı için ateşkesin mutlak bir koşul olduğuna karar veren direniş örgütlerinin, bu planı kabul etmesinin en temel sebeplerinden biridir ateşkeş.

İşgalci, üstünlükçü, soykırımcı İsrail’in karşısında 77 yıldır hakları, toprakları elinden alınmış, baskı altında yaşayan Filistin halkının, Filistin direnişinin yanındayız. Talebimiz: İsrail’le her türlü ticari, siyasi, askeri ilişkinin kesilmesidir.

İsrail’i tanıma- tam ambargo uygula

Filistin’e Özgürlük Platformu 30 Kasım’da İzmir’de 14 Aralık’ta İstanbul’da sokakta eylemde.

Küresel intifadaya ara verilemez.

Rehavete düşülemez.

Tek bir Filistin planı vardır: Nehirden denize özgür Filistin.

Nimet Yallıaltın

son yazıları

Hayvanları aç bırakmanıza izin vermeyeceğiz!
CHP’den milliyetçi bir geri adım
Temel Conta fabrikası kadın direnişçilerinden dayanışma çağrısı

ilginizi çekebilir

124543
Hayvanları aç bırakmanıza izin vermeyeceğiz!
1738068741_kurdistan24
CHP’den milliyetçi bir geri adım
kapak_123126
Temel Conta fabrikası kadın direnişçilerinden dayanışma çağrısı