Yaşanan akaryakıt sıkıntısı yüzünden ambulanslar çalışamazken, çoğu kadın ve çocuk Filistinli hastaneye kaldırılamadığı için hayatını kaybetti
İsrail hükümeti, Gazze’nin kuzeyi, Gazze şehri, Han Yunus, Deyr el Belah ve Refah’ta sivil halkı hedef alan ağır bombardımanın devam edeceğini, karadan da saldırılabileceklerini duyurdu.
Siyonist devletin, ABD’nin aşırı sağcı başkanı Donald Trump’ın onayını aldığı da açıklandı.
İsrail hükümeti saldırının gerekçesini HAMAS’ın İsrailli esirleri iade etmemesi olarak açıkladı. Oysa ateşkesin başlangıcından itibaren onlarca esir serbest bırakılmıştı. Bunun karşılığında İsrail hapishanelerinde tutuklu çok sayıda Filistinli serbest bırakılmıştı. Fakat artan ateşkes ihlalleri, özellikle insani yardımların engellemesi sonucu HAMAS iade sürecini durdurmuştu.
İsrail’de olanlara bakıldığında esirlerin iadesi konusunun sadece bir bahane olduğu anlaşılıyor. Aşırı sağcı Binyamin Netahyahu 2019 yılından itibaren yolsuzlukla yargılanıyor. 18 Mart günü ifade vermeye gidecekti. Üstelik aylarca ateşkese yanaşmadan Gazze’de soykırım yapan Netanyahu, esir ailelerinin yoğun mücadelesiyle buna zorlanmıştı. İçeride koltuğu sallanan bu katil, içinde bulunduğu krizi Gazze’yen saldırarak aşmak istiyor.
Ateşkesi bitiren en önemli faktör ise ABD’nin aşırı sağcı ve siyonist yeni yönetimi. Saldırıyı destekleyen Trump, Gazze’yi ilhak edeceklerini söylemiş ve HAMAS’ı tehdit ederek orayı cehenneme çevireceklerini duyurmuştu. Seçim kampanyası sırasında savaşlara son veren başkan olacağını iddia eden Trump, yönetime gelir gelmez sömürgeci emellerini ve emperyalizmin silahlı gücü olarak bir dizi ülkeye tehditleri ortaya koydu. Eğer Trump isteseydi ateşkes devam edebilirdi ve koşullar bir nebze iyileştirildiğinde HAMAS elindeki 59 esiri vermeye razıydı. Katar’da süren kalıcı ateşkes görüşmeleri İsrail lehine bitirildi.
Dünyanın birinci ekonomisi ve en büyük silahlı gücü ABD’nin, yerleşimci sömürgeci İsrail devletine verdiği destek şimdi en üst aşamaya çıktı. ABD üniversitelerinde Filistinli ya da Filistin dostu öğrenciler sınır dışı ediliyor. Ateşkes öncesi büyük gösterilere sahne olmuş okulların ödenekleri kesiliyor.
Ateşkesi bitiren katliamın ardından Filistin direnişi, tüm dünyadaki Filistin dostlarını sokağa çıkmaya çağırdı. Emperyalizmin ve siyonizmin öldürme araçları var, dünyadaki Filistin dostlarının çokluğu ve kararlılığı da var. Filistin’e özgürlük mücadelesini büyütmeliyiz.
– İncirlik ve Kürecik üsleri kapatılsın,
– İsrail’e petrol akışına son verilsin,
– İşgalcilere tam ambargo uygulansın,
– Türkiye emperyalizmin savaş örgütü NATO’dan çıksın.
—
Yemen halkı yalnız değildir
ABD’nin hedefindeki bir başka Orta Doğu ülkesi de Yemen. Dünyanın en önemli nakliye rotalarından birinin yakınında, Yemen’deki Husiler ile ABD’nin karşı karşıya gelmesiyle yeni bir kriz ortaya çıktı.
Geçen hafta ABD ordusu Yemen’ başkenti Sana’yı vurdu. İki gün süren bombardımanda yüzden fazla kişi hayatını kaybetti. Ayrıca Saada Vilayeti ve Hudeyde limanı da vuruldu.
Husilerin ise misilleme olarak Husiler, ABD uçak gemisi USS Harry S Truman ve savaş gemilerine iki saldırı düzenlendiklerini duyurdu. ABD ise böyle şey olmadığını söyledi.
ABD hükümeti, ülkenin başkentini kontrolünde tutan Husi savaşçılarını hedef aldığını söylüyor. Trump’ın hedefinde Husi liderleri var. Fakat onları yok etmek için çocukları katletmekten kaçınmıyor.
7 Ekim 2023’te Filistin direnişinin Gazze ablukasını kırmasının ardından başlayan saldırılar sırasında tüm dünyada İsrail’i boykot çağrıları yapılıyordu. Yemen’deki Husi hareketi ise Filistin’e destek için Kızıl Deniz’den geçerek İsrail’e malzeme taşıyan gemileri vuruyordu.
ABD, Husilerin arkasında İran’ın olduğunu savunuyor. Yemen’in vurulması sadece Husilerin yok edilmesi değil aynı zamanda İran’ın bölgedeki etkinliğinin kırılması ve İsrail’in savunulması için yapılıyor.
Husiler, ne sayısal ne de silah kapasitesi açısından ABD ordusuyla kıyaslanamaz.
Arap Baharı sonrası devrilen eski cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih Şii hareketini desteklemişti. 2015’ten itibaren çok sayıda silahlı grubun ve bölgesel güçlerin katılımıyla kanlı bir iç savaş başladı. Şii Husi hareketi Kuzey’deki başkenti ele geçirdi. Ardından büyük güney kentlerini de kontrolü altına almaya başladığında bu kez Suudi Arabistan ordusu Yemen’e dışarıdan müdahale etti. ABD liderliğindeki koalisyon güçleri de müdahaleye katıldı. On binlerce kişinin öldüğü kanlı savaşın sona erdiği söylenemez. Ülke kendi içinde bölünmüş durumda, yer yer silahlı gruplar çatışıyor.
ABD’nin saldırılarını bu sertlikte devam ettirmesi, zaten yıkılmış bir ülkede yeni sosyal kıyımlara sebep olacaktır. Filistin halkıyla olduğu gibi, İsrail işgali ve saldırılarıyla karşı karşıya kalan Lübnan halkı gibi Yemen halkının yanında olmalıyız.
Orta Doğu’ya barış gelmesinin ön koşulu ABD emperyalizminin bölgeden kovulmasıdır.