Barış İçin Akademisyenler sabah Çağlayan Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaptı. Bundan sonra içeride yargılamalara geçildi.
Bilgi Üniversitesi’nden Bülent Somay’ın 2018/131 esas sayılı dosyadaki yargılamasının ilk celsesi de bu sabah görüldü. Somay, araştırma görevlisi olarak Oslo’da bulunuyor, bu yüzden mahkemeye katılamadı ve istinabe (sanığın bulunduğu yerde dinlenmesi) talep edildi.
Dosyada ilk talep edilen şey derhal beraat. Bu karara bağlandıktan sonra istenen şey ise istinabe. Bundan sonra talep edilen ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/102 esas sayılı dosyasıyla birleştirme.
(Röportaj) Barış isteyen akademisyenler: “Gelecek, gerçeği söyleyenlerin olacak”
Bülent Somay davasıyla ilgili tüm talepler şöyleydi:
– Derhal beraat
– İstinabe
– İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkamesi’nin 2016/65 esas sayılı dosyasında yargılananların filleri arasında CMUK’un 8/1 maddesi uyarınca objektif bağlantı bulunduğundan birleştirme talebi
– Diğer akademisyen dosyalarıyla birleştirme talebi
– Suç isnadının değişmesi ve 301. maddeden yargılama ihtimalinin varlığı nedeniyle durma talebi
– Bütün bunlar değerlendirildikten sonra mahkûmiyet verilecek ise hükmün açıklanmasının ertelenmesi talep edilecek.
37. Ağır Ceza Mahkemesi daha öncedeki bazı akademisyen dosyalarında istinabe talebini reddedip yakalama kararı çıkarmıştı. Bu sefer ise böyle bir karar verilmedi, istinabe talebi kabul edildi. Diğer taleplerin tümü reddedildi.
Bir sonraki duruşma 11 Nisan 2019’da görülecek.
Ferda Keskin: “Haksız bir suçlamada suçlananın değil suçlayanın ruhu zarar görür”
Fabrikasyon davalar
Bülent Somay’ın avukatı Funda Ata, Marksist.org‘a şunları söyledi:
“Akademisyen dosyalarının hâli malum, fabrikasyon yargılama yapılıyor. Bugün de gene 9-10 tane akademisyen dosyası vardı. Hepimiz sırayla girdik, benzer taleplerde bulunduk. Bütün talepler reddedildi, mahkemenin tutumu değişmedi. Bütün akademisyen yargılamaları da böyle geçiyor zaten.
Bu bir çeşit tiyatro aslında. Sonucu hepimiz biliyoruz az çok. Daha önceki bazı dosyalarda olduğu gibi hepsi için mahkûmiyet çıkacağını biliyoruz. Ancak biz gene de elimizden geldiğince kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Ortada bir suç olmadığını, derhal beraat kararı verilmesi gerektiğini, yargılamayı sürdürmenin abes olduğunu vurguluyoruz. Aynı zamanda TMK 7’ye 2 yargılamalarının da abes olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.
Terörle Mücadele Kanunu’nun bu maddesi, hükümetin ruh hâline göre uygulaması değişen bir madde. Eğer ortam gerginse bu maddeden çok sayıda yargılama yapılıp ceza veriliyor. Siyasal ortam yumuşak ise bu madde farklı yorumlanıyor, benzer durumlarda ceza verilmekten kaçınılabiliniyor.
Siyasi ortam gergin olduğu için sopa gibi kullanılarak herkese ceza yağdırılıyor. Akademisyenler de bunlardan nasibini alıyorlar. Bunun hukuki bir kritere sahip olduğunu söylemek mümkün değil. Bu tamamen siyasi bir yargılama.
Aslında akademisyen yargılamalarını etkileyecek olan hukuki müdahaleden daha ziyade genel siyasi ortamın yumuşaması. Aksi takdirde bu şekilde devam eder gider.”