“Sosyalizm yukarıdan kararnamelerle kurulamaz”

Başlıktaki söz yakında 108. yıldönümü yaşanacak olan 1917 Ekim Devrimi’nin lideri Vladimir Lenin’in hemen devrimden sonra yazdığı ve Rusya’da sosyalizmi inşa etmeye çalışırken sık sık tekrarladığı bir söz. Lenin bu sözlerine şöyle devam ediyordu: “Resmî bürokratik otomatizm onun ruhuna yabancıdır; yaşayan yapıcı sosyalizm, halk kitlelerinin kendi yaratımıdır”. 

Lenin’in bu sözleri sık sık tekrarlaması bir tesadüf değildi. Kapitalizmin hâlen gelişmekte olduğu, nüfusunun büyük çoğunluğunu köylülerin oluşturduğu bir ülkede işçi sınıfı iktidarı ele geçirmiş  ve yeni bir sistemin inşasına girişmişti. Bu görev, o dönemde dünya işçi sınıfını bünyesinde toplayan II. Enternasyonal’in “resmî” Marksizm’ine göre imkansızdı. Lenin ve Bolşevikler, “tarih yasalarına karşı çıkarak” kapitalizmin Rusya’da sosyalist bir devrim için elverişli bir seviyeye gelmesini beklememiş, Şubat ayında yıkılan Çarlık rejiminden hemen sonra burjuvazi tarafından kurulan Geçici Hükümet’i de devirmiş yerine işçilerin Sovyetler (konseyler) aracılığıyla yönettiği yepyeni bir sistem kurmuşlardı. Sosyal demokrat partiler için bu kabul edilemez bir “erken devrim’ idi. 

Rusya içinde de Menşeviklerde karşılığını bulan bu yaklaşıma göre Rusya’daki devrimin niteliği mutlaka burjuva olacaktı. Çarlık yıkılmalıydı ama yerine bir burjuva iktidarı kurulmalı ve ülkeyi gelişkin bir kapitalizm yoluna sokmalıydı. Sosyalizm ancak bu gelişim süreci tamamlandıktan sonra kurulabilirdi. 

Eşitsiz ve bileşik gelişim 

Lenin, Troçki ve önde gelen Bolşevikler ise tarihi böyle ilerlemeci bir şablon üzerinden okumuyorlardı. İşçi sınıfının yapabilecek durumdayken iktidarı almamasının felakete yol açacağını biliyorlardı. 1917 yılında Rus takvimiyle Ekim ayında (bizim kullandığımız takvimde bu tarih Kasım başına denk gelmektedir) Lenin işçilere “Dün çok erkendi, yarın ise çok geç olacak” diye sesleniyordu. 

Bolşevikler, mekanik ve evrimci Marksizm anlayışının tersine kapitalizmin tüm dünyada bileşik ve eşitsiz geliştiğini biliyorlardı. Yani kapitalizm aynı anda dünyanın her yanında gelişiyordu ancak her yerde aynı şablonu izleyerek, aynı koşullarda gelişmiyordu dolayısıyla dünyanın her yerinde geçerli olan bir devrim şablonu yoktu. Kapitalizmin gelişkin olmadığı bir ülkede de işçiler iktidarı ele geçirebilirlerdi ve uygun koşullar ortaya çıktığında geçirmek de zorundalardı. Ekim Devrimi’nin liderlerinden Lev Troçki, eşitsiz gelişmeyi şöyle açıklıyordu: 

“Eşitsiz gelişme yasası bütün insanlık tarihine hükmetmiştir. Kapitalizm, her biri kendi yoğun iç çelişkilerine sahip olan gelişiminin farklı aşamalarındaki çeşitli insan topluluklarında kendine hep bir yer bulmuştur. Böylece, farklı insan topluluklarının değişik dönemlerde ulaştığı seviyelerin aşırı çeşitliliği ve gelişim seviyelerinde görülen sıra dışı eşitsizlik kapitalizmin hareket noktası olmuştur. “

Eşitsiz ve bileşik gelişim aynı zamanda bir dünya sistemi olarak emperyalizmi anlamak için de temel önemdedir. Dünya sistemi birbirine bağımlı ekonomilerden oluşur, dolayısıyla büyük emperyalist güçler arasında yer almayan devletlerde de kapitalizmin gelişimi dünya ekonomisinin dinamiklerine bağlıdır. Dolayısıyla dönemin Rusya’sı gibi ülkelerde kapitalist üretim biçimleriyle, kapitalizm öncesi biçimler birbirine geçmiş durumdaydı. 

Zincirleri kıracak olan dünya devrimi 

Aynı dönemin Almanya’daki devrimci önderlerinden Rosa Luxemburg, “Rusya’da sorun sadece ortaya konulabilirdi ancak orada çözülemezdi” diyordu. Bu yaklaşım, devrimin “erken” yapıldığına dair mekanik bir çözümleme değil Rusya’daki devrimin yardımına başta Almanya’da olmak üzere dünya devriminin yetişmek zorunda olduğuna dair bir uyarıydı. Bolşevikler de tam olarak böyle düşünüyordu, gözlerini Almanya’da gerçekleşecek bir devrime dikmiş durumdalardı ve Rus Devrimi’nin yaşamasını bu devrime bağlı görüyorlardı, hatta Lenin için Alman Devrimi gerçekleşecekse Rusya’daki devrim feda edilebilirdi. Luxemburg da sözlerini şöyle bitiriyordu: “Bu bağlamda her yerde gelecek Bolşevizmindir”. Enternasyonalizm, Bolşevikler açısından devrimin en temel ilkesiydi. 

Ancak Ekim Devrimi’ni takip eden yıllarda Almanya, İtalya, Macaristan gibi ülkelerdeki devrimler başarıya ulaşmadı ve dünya devrimi Rusya’nın imdadına yetişemedi. Bütün zorluklarına rağmen Lenin ve Bolşevikler, Rusya’da aşağıdan bir sosyalizmi kurmak için uğraşıyorlardı. Burjuvazi ve Stalinizmin ortaklaştığı anlatımların tersine Rusya’da geniş halk kitlelerinin politik katılımını arttırmak en öncelikli hedefti. Lenin’in tabiriyle Sovyet demokrasisi “tümüyle farklı türden bir iktidardı”. 

Ekim’in kazanımlarının tasfiyesi: Stalinizm 

Ancak devrimin sıkışmışlığı, hem iç savaş hem de emperyalist müdahale Rusya’daki devrimi çok derinden yaralamıştı. İç Savaş’ta devrimi gerçekleştiren işçi sınıfının önemli bir bölümü fiziken imha olmuş ve Kızıl Ordu başta olmak üzere pek çok alanı partiye üye olmaya başlayan bürokratlar doldurmaya başlamıştı. Bürokrasi, tehlikeli bir canavar gibi parti içinde yükseliyordu. 

Lenin bürokratik tehlikenin farkına varmış ve bununla mücadeleye başlamıştı ancak artık ömrünün sonlarındaydı, bürokrasinin desteğini almış olan merkez komite üyesi Josef Stalin ise hızla yükseliyordu. Lenin partiye üye olan bürokratlar konusunda işçileri uyarıyordu: “Bize hediye olsun diye gelseler bile, yalandan parti üyelerine ihtiyacımız yok. Devrimci işçi sınıfının partisi olarak bizim partimiz, üye sayısını arttırmakla değil, niteliğini geliştirmek ve kendisini ‘çıkarcılar’dan arındırmakla ilgilenen dünyadaki yegane devlet partisidir”. 

Lenin’in ölümünü izleyen yıllarda bürokratik karşı devrim gücünü giderek arttırdı ve “kararnameleri” geniş kitlelerin iktidarının yerine geçirdi. Yeni bir egemen sınıf olarak kendisini örgütleyen bürokrasi Ekim Devrimi’nin tüm kazanımlarını da yok edecekti. Bürokrasi iktidarı altında kadınların, LGBTİ+’ların hakları kısıtlandı, işçiler yoğun bir emek sömürüsüne maruz bırakıldı, dünya devrimi hedefinin yerini “sosyalist anavatan”ın korunması aldı. 

Rusya’daki devrim yenilgiye uğradı ama bizlere ‘tümüyle farklı türden bir iktidarın, bir işçi iktidarının nasıl olabileceğini de gösterdi. 

son yazıları

Günümüzde birleşik cephe
Neden sosyalist olmalıyız?
AKP’nin kültür savaşları

ilginizi çekebilir

turk-isten-ankara-cikarmasi-turk-is-tandogan-meydaninda-toplandi-turk-is-mitingi-turk-is-ankara-mitingi-ergun-atalay-miting-konusmasi-csno
2024: Mücadelenin yılı
Gaza-voices-three-gty-bh-251015_1760543791176_hpEmbed_3x2
Gazze ateşkesi: İsrail’in yok sayacağı yeni bir anlaşma daha
google-ai
Yapay zeka patlaması mı yoksa iflası mı?