Buna, iktidarın CHP tarihinde görülmeyen yoğunlukta ve yaygınlıkta, seçilmiş partililerin keyfi ve siyasi tutuklanmaları ve soruşturmaları yol açtı.
Sonuçta büyük bir öfkeyle meydan okur bir tarz benimsemiş durumda. En son İstanbul Gaziosmanpaşa mitinginde ve bayram öncesi Meclis grup toplantısında “Cumhuriyet Halk Partisi grubuyla, Parti Meclisi ile 81 il başkanımızla, 973 ilçe başkanımız, 2 milyon üyemizle buradayız. Hodri meydan. Hodri meydan. Atatürk’ün partisini ne kayyuma bırakırız ne yargı oyunlarıyla kimseye teslim ederiz. Biz buradayız kardeşim. Hodri meydan. Bir önceki kayyum karşı kafede oturuyordu, 5’e 20 kala nasıl yolladıysak, Atatürk’ün partisine seçim olmadan gelecek adamın 2milyon üyemiz alnını karışlar”diye konuştu.
Mesele, CHP’nin 2024 yerel seçimlerinde 47 yıl sonra ilk kez Türkiye’nin birinci partisi olması ve iktidardan düşme olasılığının belirmesi ile iktidarı devretme zamanının geldiğinin görülmesi.
Bir taraftan “Terörsüz Türkiye” söylemiyle Kürt sorununda yeni bir süreç başlatılmışken, diğer yandan ana muhalefet partisine karşı “özel yetkili savcı ve yargıçlar” eliyle siyasi tasfiye savaşı açılmış olmasının yarattığı siyasi gerilim hatsafhada seyrediyor. Her kesimde bir tedirginlik yaratmış vaziyette.
Sanırım bundan dolayı bayram mesajlarında, CHP lideri Özgür Özel’e açık veya örtük çeşitli normalleşme çağrıları yapılmaya başlandı. En net olanı ise MHP lideri Devlet Bahçeli’ninki oldu.
Bahçeli, bayramın ilk günü Alpaslan Türkeş’in mezarının başında “Öncelikle bütün siyasi partilere, hassaten de CHP’nin değerli yöneticilerine, değerli mensuplarına Saraçhane’den çıkıp Ankara yolunda, Atatürk’ün izinde gitmelerini tavsiye ediyorum. Bunun hazırlığını yapalım. Yoksa, kafamın tası attı, şunu şöyle edecek, böyle edecek… Bu sokaklarda taslara gerek yok, akla ihtiyaç vardır. Türkiye’nin huzura, barışa, istikrara ihtiyacı vardır” diye seslendi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum da sosyal medya X hesabında CHP’yi “demokrasi karşıtı” olmakla suçladı, “Terörsüz Türkiye” ve “yeni anayasa” için destek verme çağrısı yaptı.
Yaşam mücadelesi veren Manisa Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek için parti liderlerinin Özgür Özel’e geçmiş olsun dileklerini iletmeleri siyasi gerginliği yumuşatır mı, bilemeyiz.
Ama İktidarın hukuk zeminine çekilmesi, anayasayı, uluslararası sözleşmeleri uygulaması, siyasi operasyonlara son verilmesi ülkeyi normalleştirir.
Değilse CHP liderine yönelik bu çağrılar güç konsolide etme amaçlı, toplumsal algı yaratma faaliyeti kapsamında beyhude bir çaba olarak kalacaktır.
Herkes kendisi için
CHP lideri Özgür Özel’in hakkını teslim etmek gerek. Türkiye siyasetinin esasında partisinin normalleşmesine katkısı olacak ve çok kişinin beklemediği çok önemli bir yaklaşım sergiledi bayram arifesinde.
Partisine oy veren, yerel veya merkez yönetiminde yer alan ve kendini AK Parti muhalefeti olarak tanımlayan oldukça geniş bir muhalefet kitlesi, “yeni çözüm süreci” nedeniyle DEM Parti’nin ( Kürt hareketinin) hükümetle arasındaki ilişkiyi ve anayasa masasında yer alacak olmasını muhalefete ihanet olarak tanımlamakta.
Özgür Özel 5 Haziran günü, Tele1‘de katıldığı programda bunun yanlışlığının altını çizen değerlendirmede bulundu.
Kanalın Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın sorusu üzerine: “Ben, DEM Parti’nin bugüne kadar bizimle yaptığı görüşmelerde ve topluma açık söylemlerinde bunca yıllık mücadeleleri, bunca yıllık ortaya koymuş oldukları perspektif, dile getirdikleri siyaset açısından bu yaklaşımı bir fırsat olarak görmelerini ve buna ciddi bir destek vermelerini son derece anlaşılır buluyorum. Nasıl ben tarihsel bir tutarlılık içinde bir masa olursa, demokratikleşme doğrultusunda oraya geliriz otururuz diyorsam, onlar da yıllardır söylediklerini hatta söylediklerinden ilerisini Devlet bey söylemişken, devlet sahiplenmişken, iktidar bunu taahhüt ediyorken ne yapsındı DEM Parti yani?” diye yanıtlaması CHP açısında tarihsel bir değerlendirme.
AK Parti karşısında muhalefeti donanımlı kılacak ve ortak paydada buluşturacak olan, Kürt seçmeni de anlamaya yönelik böylesine çabalardır. CHP bunu Kürtler için değil, kendi tutarlılıkları ve Türkiye için yapmak zorundadır.
Diğer taraftan DEM Parti ve Kürt siyasal hareketinin de iktidarın CHP’ye yönelik siyasi operasyonlarına ve tasfiye çabalarına karşı aynı gerekçeyle müktesebatının bir gereği olarak lafta değil özde ve etkili karşı duruş sergilemesi gerekiyor.
Bu noktada, “yeni çözüm sürecinin gerektirdiği” davranışı, tutumu sergilemek, demokrasi ve hukuku herkes için tutarlı ve tereddütsüz savunmak arasındaki ince çizginin ayarını yapabilmek, “yeni çözüm” masasında Kürtleri, iktidar karşısında daha güçlü ve korunaklı kılacaktır. İktidarın muhalefeti dağıtma oyunu böyle bozulur.
Hakan Tahmaz
