Silopi’de ölümler sürüyor

Şırnak’ın Silopi ilçesinde önceki gün sabaha karşı polisin onlarca zırhlı araç eşliğinde Zap Mahallesi’ne ‘hendek operasyonu’ yapmak istemesiyle başlayan olaylarda, biri çocuk üç kişi öldürülmüş, onlarca kişi de yaralanmıştı. Bu sabah ise özel harekât timlerinin bulunduğu zırhlı bir aracın Zap Mahallesi Başak Caddesi’nde geçişi sırasında meydana gelen patlamada 4 polis hayatını kaybetti.

DİHA‘nıni haberine göre, patlamanın ardından olay yerine çok sayıda özel harekât polisi sevk edildi. Gelen polisler, çevredeki evleri rast gele taradı. Silopi Belediyesi önünden geçen zırhlı bir polis aracından ise belediye binasına doğru ateş açıldı.

Polislerin etrafa rast gele ateş açması sonucu Temer Şeflek (17) isimli genç kurşunların hedefi oldu ve yaralandı. Yaralanan genç, polislerin mahalleyi ablukaya almasından kaynaklı uzun süre hastaneye kaldırılamadı.

Görgü tanıkları anlatıyor

Öte yandan, geçtiğimiz gün yaşanan polis saldırısının tanıkları Metin Sönmez ve Emin Bayar, yaşadıklarını DİHA‘ya anlattı.

Metin Sönmez, sabah saatlerinde polis ve özel harekat timlerinin yaraladığı insaları hastaneye götürmeye çalıştıklarını belirtirken, “Yaralı halde olan ve sonrasında ismini öğrendiğim Hamdi Ulaş bazı vatandaşlar tarafından kapımıza kadar getirildi. Bende insanlık görevi olarak aracıma bindirdim ve hastaneye götürdüm” dedi.

Emniyette işkence

Hastaneye ulaştıklarında, hastanenin acil kapısında özel harekat timleri ve sivil polislerin beklediğini ifade eden Sönmez, “Polisler bizleri görür göremez aracımızı taradılar. Ardından aracın yanına gelerek, bizleri tekme tokat, silah dipçikleri ile vurarak araçlardan indirdi. Bizleri yüz üstü yere yatırdılar. Üzerimize basıyorlardı” diye konuştu.

Hastaneden emniyete götürüldüklerini söyleyen Sönmez, burada da polislerin sayısız işkencelerine maruz kaldıklarını ifade etti. Sönmez, “Emniyetin içerisinde bizlere yangın tüpleri ve silah dipçikleri ile vuruyorlardı. Atılan yumruklar ve tekmeler sonucunda yüzümde morluklar oluştu. Kafama dipçikle vurduklarında kafam kırıldı ve baygınlık geçirdim” dedi.

Yemek ve su verilmedi

Hastaneye o esnada gelen herkesin polislerin şiddetine maruz kaldığını aktaran Sönmez şunları kaydetti:

“Gözlatında kaldığımız sürece bizlere yemek ve su vermediler. Sürekli polislerin sözlü saldırılarına maruz kalıyorduk. Adliyeye sevk edildiğimiz gün bizleri hastaneye götürmediler. Emniyete bir doktor getirdiler, orda rapor hazırladılar. Yaşadıklarımızın hepsini savcılığa çıkarıldığımızda da anlattık.”

Polis yaralıya ikinci kez vurdu

Mahalleden yaralıları Sömez ile beraber taşıdığını ve aracın arka koltuğunda yaralıların yanında oluğunu belirten Emin Bayar ise, yaşadığı işkenceler sonucunda kaburga kemiklerinde kırık ve zedelenmelerin olduğunu anlatı. Bayar, “Hastaneye ulaştığımızda polisler bizleri taradı. Mermilerden biri kafamın yanından geçti. Ardından aracın yanına geldiler, bizleri silah dipçikleriyle, tekme tokat dövmeye başladılar. Aracın arka kısmında yaralı halde bekleyen Hamdi Ulaş ve yaralıları bizimle birlikte taşıyan Cemal isimli yurttaşı aracın içerisinde gözümün önünde silahla vurdular. Hamdi isimli yaralı da o esnada yaşamını yitirdi” dedi.

Ardından İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüklerinde polislerin kendilerine yaptığı işkenceyi sürdürdüğünü vurgulayan Bayar şunları ifade etti: “Her gelen polis bizlere işkence ediyordu. Bir polis geldi silahın namlusunu ağzıma koyarak şahadet getirmemi söyledi. Polisler sürekli, ‘bunları öldürelim mahalleye atalım’ diyorlardı. Bizler, yaralıları insani görevmizi yerine getirmek için götürdük. Yerimizde kim olursa aynısını yapardı. Yaşadıklarımız sırasında bizleri Allah korudu yoksa şu an hepimiz ölmüştük. Ben şu an bile yaşadığıma inanmıyorum.”

ilginizi çekebilir

nehirden
İstanbul'da Filistin protestosu: “Maersk’a geçit yok, İsrail’e ambargo”
test
Şenol Karakaş ile perspektifler 3 | Sırrı Süreyya Önder, Çözüm Sürecine Saldırılar, 19 Mart Sonrası Hareketin Geleceği
rm
Şişli’de söyleşi: Roni Margulies’in polisiye edebiyatı