Şimdi devlet hızla şu adımları atmak zorunda:
1) Kürt halkının en temel hakları her düzeyde garanti alına alınmalı ve bu garanti anayasal bir kesinliğe sahip olmalı.
2) Kürtçenin kullanılmasının önündeki tüm engeller kalkmalı ve isteyen herkesin Kürtçe eğitim alması sağlanmalıdır.
3) Hasta tutsaklar hemen serbest bırakılmalı,
4) Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere, özellikle siyasi rehine gibi tutulan tüm Kürt siyasiler de serbest bırakılmalıdır.
5) Yıllardır Kürtlerin seçtiği belediye başkanları görevden alınıyor, hapse atılıyor. Kayyım politikalarına derhal son verilmeli.
6) Kürt aktivistleri hızla hapse atmanın zemini hazırlayan tüm yargısal oyunlara da son verilmeli. Yasalar özgürlükçü bir şekilde yorumlansın ve yargının siyasi bir aparat gibi kullanılması sonlandırılsın.
7) Kandil’deki üyelerin kaderini belirleyecek düzenlemeler hızla yapılmalı, af mekanizmaları devreye sokulmalı ve kademeli bir şekilde siyasete dahil olmalarının zemini yaratılmalı.
8) Kürt siyasetçilere ve onlarla dayanışanlara yönelik davalar, soruşturmalar sonlandırılmalı, “teröre destek” yargı alanında bir suçlama aparatı olarak kullanılarak sulandırılmamalıdır.
9) Abdullah Öcalan’ın siyasal alana müdahalesinin önündeki engeller kaldırılmalı, daha rahat bir ortamda daha çok insanla görüşebilmesinin mekanizmaları yaratılmalı.
10) Suriye’de Kürtlerin olduğu alanlar ve Kürt örgütleri düşmanca bir şekilde değil barışçıl bir temelde muhatap kabul edilmeli, dostane ilişkiler geliştirilmelidir.
Şimdi sıra iktidarda
Bu adımlar, şu yüzden önemli. Yeni çözüm sürecinden barış sürecine hamle yapmanın bir adımı olan silahların yakılmaya başlanması gösteriyor ki, ekim ayından bugüne kadar ışık hızıyla yaşanan gelişmelerin iki muhatabı var: Bir yerde devlet, diğer yanda Kürt hareketi. Bir yerde Erdoğan ve Bahçeli, diğer yanda Öcalan ve Dem Parti. İki asli muhatabı olan bir sürecin sonsuza kadar tek yanlı ilerlemesi mümkün değildir.
Daha fazla beklenmeden bir dizi adım atılmalıdır. Elbette bu politik adımların ruhu da düşünce, ifade, örgütlenme ve gösteri özgürlüğünün sınırsız bir şekilde önünün açılması olmalıdır.
Soruları silecek olan iktidardır, süreç hakkındaki şüpheleri ortadan kaldıracak olan da iktidarın atacağı pratik adımlardır.
Sürecin muhataplarının uzun süredir bir tartışma içinde olduğu ve bir uzlaşma zeminin şekillendiği anlaşılıyor. İmralı heyetinden Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın Bahçeli’yi son ziyaretleri sonrası yaptıkları açıklama da bunu kanıtlıyor. Buldan, “Çok olumlu ve verimli bir görüşme gerçekleştirdiğimizi ifade etmek istiyoruz. Sürecin geldiği aşamayla ilgili bilgi alışverişinde bulunduk ve kendilerini bilgilendirdik ve Sayın Bahçeli’nin sürece dair olumlu ve pozitif görüşlerini bir kez daha dinledik” dedi.
Bahçeli bu görüşmeden birkaç gün sonra cumhurbaşkanının iki yardımcısından birisinin Kürt, birisinin de Alevi olmasının iyi olacağını açıkladı.
Elbette bu simgesel adımlar değil barış sürecinin gerçek ihtiyaçları.
Önce süreç için konuşulan meclis komisyonunun derhal kurulması gerekiyor. Bu konuda adımlar atılmaya başlandı fakat daha akılcı bir komisyon kurulması, kaderi iktidarın iki dudağı arasına sıkıştırılmayan bir yapının şekillenmesi gerekiyor. Komisyon şeffaf bir şekilde halkı bilgilendirerek Kürt halkının haklı taleplerini hızla görüşmeye başlamalı. Görüşmeler kamuoyuyla doğrudan paylaşılmalı.
Komisyon yetmez, barış için mücadeleye
Bu çözüm sürecinin en önemli handikabı, sürecin toplumsal desteğinin sokakta eylemlerle, kampanyalarla açığa çıkartılmamış olması.
Sanki sıradan bir gelişme yaşanıyormuş gibi davranılıyor. Şundan emin olmalıyız ki çözüm sürecinin demokrasi ve Kürt halkı lehine sonuçlanması ve tamamlanmasını istiyorsak, meclis komisyonu tek başına yeterli gelmez. Bunun için yapılması gereken, işyerlerinde, sokaklarda, mahallelerde, çeşitli platformda bir barış hareketinin inşa edilmesidir.
Biz hızla bu adımı atacağız. Herkesi beraber mücadele etmeye çağırıyoruz.