Sendikalar açıklamanın başında deprem bölgesinde Hatay halkının yaşadığı zorluklara dikkat çekerek deprem konutlarını inşa eden işçilerin içinde bulunduğu koşullarını anlattı:
“Koca bir şantiyeye dönen ve iktidar eliyle büyütülen inşaat patronları eliyle kentte kuralsızlığın kural haline geldiği inşaa faaliyetleri de devam ediyor. Yıkım ve molozlardan oluşan asbest tozları, kamyonların trafikte yarattığı ölümcül riskler ve şantiyelerin kaosu şehirdeki yaşamı çekilmez hale getirmektedir. Hiçbir işçi sağlığı ve güvenlik kuralı olmadan çalışmaya mahkum edilen işçiler bu ölümcül çalışma ortamında sürekli ücret gaspı da yaşamaktadır. Üretim zorlamasıyla gece gündüz çalışılan şantiyede hem işçiler hem de çevrede yaşan halk açısından katlanılması zor bir hal almış, aşırı stres biriktirmiştir.”
Olayların başlangıç tarihi olduğu söylenen 21 Temmuz günü meydana gelen bir trafik kazasının ardından kavga çıkmış, ayırmaya çalışan Alkan Ergin bir Samandağlı vatandaş bıçaklanarak yaşamını yitirmişti. Sendikalar bu olayın ardından yaşanan gelişmeleri şöyle aktarıyor:
“Bu elim olay üzerine başlayıp günlerdir devam eden ve sosyal medya üzerinden karşılıklı olarak kışkırtılan gerilim dün son günlerde yaşanan olaylarla son derece tehlikeli bir nitelik kazanmıştır. Sanki bir el yaşanan vahim olaydan yola çıkarak halklar arasında düşmanlığı geliştirmek istemektedir. Bir lokma ekmek için sırtında valiziyle şantiye şantiye gezen inşaat işçilerinin Kürt kimliği bilinçli olarak öne çıkartılıp şovenizmi kışkırtacak söylemler ve paylaşımlar yapılırken diğer tarafta ise, onların bu paylaşımlarını bilinçli olarak öne çıkartarak Kürt karşıtlığı yapılarak işçileri düşmanlaştıran bir dil kullanılarak provoke edilmek istenmektedir.
Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla barış ve kardeşlik kültürüyle şekillenen Samandağ halkını sosyal medya üzerinden yapılan kışkırtıcı paylaşımlar üzerinden Kürt düşmanlığıyla zehirlemek için özel bir kampanya yürütülmektedir. Yaşananları “süreç” tartışmalarına, Suriye ve Rojava’da olup biten gelişmelere bağlayarak tırmandırılan düşmanca söylemler Samandağ halkının o barışçıl ruhu “derin” güçlerin politikalarıyla zehirlenmek istenmektedir.
Bütün bu olup bitenler üzerine TOKİ ve diğer şantiyelerde çalışan işçi kardeşlerimiz Kürt kimlikleri nedeniyle hedefe çakılmış durumdadır. Sosyal ve fiziksel linçle karşı karşıya kaldıklarından güvenlik gerekçesiyle kamplardan ve şantiyelerden çıkamamaktadır.
Üyelerimizle yaptığımız görüşmeler de vahim bir tabloyla karşı karşıya olunduğu görülmektedir. Bu yaşananlardan yola çıkan bilumum şoven-sosyal şoven linçci kesim Samandağ gibi bir barış ve kardeşlik kentinden provokasyonlar üzerinden linç devşirmeye çalışmaktadır.”
Sendikalar ırkçı ve sosyal-şoven propaganda ile yaratılan linç ortamının sona ermesi için şu çağrıda bulundu:
“Bu tehlikeli iklimde başta şantiyelerde çalışan işçiler olmak üzere Samandağ da yaşayan tüm yurttaşları yapılacak her türlü provokasyona karşı uyanık olmaya, dayanışmayı güçlendirerek barış ve kardeşlik kültürünü hakim kılmaya davet ediyoruz.
Yetkilileri bu linç havasını kalıcılaştırıp Samandağ’daki gelişmeleri kendi politik amaçlarının harcı yapmaya çalışan “derin” kesimleri açığa çıkarmaya ve önlemler almaya davet ediyoruz.”
