Röportaj şöyleydi:
İlk davanın başladığı 2007’den günümüze, genel hatlarıyla ne durumdayız?
20 Nisan 2007’de İsanbul Cumhuiyet Başsavcılığı 18 sanık hakkında iddianame düzenlemişti. Ardından ek iddianamelerle 2 şahıs dahil edilerek, 20 sanıklı dava dosyası haline geldi. Hakkında iddianame düzenlenen bu sanıkların cinayeti işleyen örgütün en altında yer alan şahıslar olduğunu, örgütün üst yapılanmasıyla bağlantıların açığa çıkartılamadığını, bu amaçla yapılması gereken soruşturmanın yeterli etkinlikte sürdürülmediğini ve cinayette sorumlu olan kamu görevlileri hakkında iddianame düzenlenmediğini beyan ettik. 2007’den beri sürekli olarak bunu söyledik.
Trabzon Jandarma Komutanlığı’nın 8 görevlisi hakkında, görevi ihmal suçlamasıyla dava açıldı. Jandarma görevlilerinin sorumluluğunun görevi ihmalle sınırlanamayacağını ve TCK 83. maddeden yargılanmaları gerektiğini beyan ettik. Cinayetten haberdar olduklarını, kasıtlı olarak cinayeti tasarlayan örgüte operasyon yapmadıklarını söylemekteydik. Çünkü Trabzon İl Jandarma görevlilerinin
2006’nın Temmuz ayında Yasin Hayal’in, Hrant Dink’i öldürmeyi tasarladığı, İstanbul’a gelip evi ve Agos etrafında keşifler yaptığı, cinayet için silah temin etmeye çalıştığı soruşturmanın ilk aylarında açığa çıkmıştı. Bu bilgilere rağmen cinayeti tasarlayan örgüte cinayet öncesi operasyon yapmamışlardı. Tüm bu bilgilere rağmen Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlilerine yalnızca ‘görevi ihmal’ suçlaması ile dava açıldı. İstanbul ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı görevlileri hakkında dava açılmadı. Bu yüzden AİHM’e başvurduk. AİHM 2010’da kamu görevlilerinin cinayetin işleneceği bilgisine sahip olduklarını ama cinayetin işlenmesinin önüne geçmediklerini karara bağladı. Biz bu karar sonrası emniyet görevlileri hakkında yeniden suç duyurusunda bulunduk. Bugün 26 kamu görevlisi hakkında düzenlenen iddianame o bulunduğumuz suç duyurusu ve AİHM kararı sonrası oldu. Jandarma görevlileri dışında emniyet görevlileri hakkında da iddianame düzenlendi.
İddianame yargılanmasını talep ettiğimiz tüm kamu görevlilerini içermese de, Trabzon ve İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri, Emniyet Genel İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerini kapsaması ve iddianamenin talebimize uygun olarak kasten öldürme suçlamasıyla ile düzenlenmesi sebebiyle asgari düzeyde bizim olumlu bulduğumuz bir iddianame. Fakat örgüt soruşturması henüz tamamlanmadı ve bu soruşturmaya ilişkin dosya açık tutulmakta.
Kamu görevlilerine yargı yolu açılmışken, aralarında Veki Küçük’ün de olduğu Ergenekon sanıkları hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Bu ikililik neden?
Henüz bize bu karar tebliğ edilmedi. Tebliğ edildiğinde elbette bu karara itiraz edeceğiz. Süren örgüt soruşturmasında bu kişilerin cinayetle bağını ortaya koyabilecek delillere ulaşılması ihtimali var.
Tahir Elçi’nin hedef gösterildikten iki ay sonra öldürülmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tahir Elçi, Dink cinayetine ilişkin sürmekte olan yargılamaya bizimle birlikte katılan arkadaşımızdı. Öldürülmesi çok acı bir olay. Dink cinayetinde 2007’de yapılması gereken etkin soruşturmaya maalesef 2014’te başlandı. Elçi cinayetinde etkin soruşturma yapılmasına ve bu soruşturmanın etkin yapılması için de kamuoyu baskısına ihtiyaç var.
Yıllardır davaların takipçisi olan bir kamuoyu var. Yeni iddianamenin önemine dair yeterli bir kamuoyu oluşabildi mi sizce?
Dink cinayetini organize ve icra eden yapının ön göremediği şey, bu denli muazzam bir toplumsal tepkinin açığa çıkacağı ve bu tepki ve duyarlılığın yıllara yayılacak şekilde devam edeceğiydi. Dink cinayetine bu duyarlılık, kamuoyunun bu ilgisi hep sürdü. Etkin soruşturma yapılmasında en önemli etkenin bu olduğu açık. Şu güne değin bir sahiplenme oldu bundan sonra da devam edeceğini düşünmekteyim.
Davaya dair talepler karşılanırsa cinayetin aydınlatılmasına dair serüven bitmiş olacak mı?
Örgüt soruşturmasında hangi bilgilere ulaşılacağı ve nasıl bir iddianame düzenleneceği önemli. Dink cinayetine iştirak eden kamu görevlilerinin önemli bir kısmı hakkında iddianame düzenlendi. Cinayeti organize ve icra eden örgüt de açığa çıkarılırsa Dink cinayeti faillerinin tamamının yargılanması gerçekleşmiş olur.
2007’de de kamu görevlilerinin sorumluluğunu açıkça ortaya koyan deliller olmasına rağmen etkin soruşturma yapılmaması çok ciddi hataydı. Zira, az önce de söylediğim gibi Trabzon İl Jandarma Komutanlığı Temmuz 2006’da cinayetin işleneceği bilgisine sahip olmalarının yanı sıra Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri Şubat 2006’da, yani cinayetten 11 ay önce, Yasin Hayal’in cinayeti tasarladığını, cinayeti ne pahasına olursa olsun işleyeceğini ve bu eylemi yapabilecek yapıda olduğunu belirten evrak hazırlamışlardı. Bu evrak 17 Şubat 2006’da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na ve İstabul İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerine iletilmişti. Hrant Dink’e yönelik tehdit atmosferini bilen Emniyet görevlileri bu bilgilerinin yanı sıra Hrant Dink’in öldürüleceği somut bilgisine de sahip olmuşlardı. Buna rağmen operasyon yapmamış, koruma tedbirleri almamışlardı. 2007’de bu iddianamenin düzenlenmesi için yeterli delil mevcuttu. Aradan geçen yıllar kayıp yıllardır. Ama gecikmeli de olsa böyle bir iddianamenin düzenlenmesi önemli ve olumludur.
Davanın takipçisi olan kamuoyu yeni başlayacak süreçte ne talep etmeli?
Adil, tarafsız, etkin yargılama yapılması talep edilmeli. Açığa çıkan bilgileri tartışmak ve kamuoyunun tepkisini canlı tutmak lazım. Sorumluluğu açığa çıkan kamu görevlilerinin cezalandırılmasını talep etmek, örgüt soruşturması devam edecekse derinlikli şekilde yürütülmesini istemek, eğer orada somut bilgilere ulaşılır ve dava açılırsa sorumlu olanların cezalandırılmasını talep etmek gerekir.