Başkanlık rejimini tek adam yönetse de bu rejim bir dizi koalisyona dayanıyor. Aşırı sağa kayan AKP’nin küçük ortakları faşistler, aşırı sağcı İslamcılar, Ergenekon davasının bazı sanıkları, Mehmet Ağar gibi 90’ların devlet yöneticileri, askeri ve sivil bürokrasinin tepesindekilerin koalisyonu olarak mevcut iktidar, yasakçılığı, tutuklamaları, polis şiddetini yani baskıları temel yönetme biçimi olarak kullanıyor.
İktidar bloku denilen bu koalisyonlar üzerinden yapılan baskılar, keyfi ve antidemokratik uygulamalar, patronları kollayan düzenlemeler büyük mücadelelerle karşılanıyor:
► Bu seneye Boğaziçi Üniversitesi’ndeki müthiş direnişle başladık. Direnen öğrenciler ve öğretim üyeleri kazandı!
► Aşırı sağcı ve LGBTİ+ düşmanı bir kampanya sonucu Türkiye, ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nde ayrıldı. Erdoğan yönetiminin ayrılma kararını aldığı günden bu yana Türkiye’nin bütün şehirlerinde büyük eylemler yapıldı. Kadınlar ve LGBTİ+’lar baskı, yasak ve pandemi ortamında öyle büyük mücadeleler gerçekleştirdi ki İstanbul Sözleşmesi’nin simgelediği kazanımların kolayca geri alınamayacağı, 1 Temmuz ayrılış günü yapılan eylemlerde görüldü.
► Bir zamanlar yüz binlerce kişinin neşeyle katıldığı LGBTİ+ Onur Yürüyüşleri 7 yıldır yasaklı. Yasak, AKP iktidarının Fetullahçı ortaklarıyla bozuşması, MHP ve ulusalcılarla ittifak kurmaya başlaması üzerine geldi. Ancak yasakçılık sökmedi. 7 yıl boyunca polis şiddetine rağmen Onur Yürüyüşlerini yapan LGBTİ+lar ve dostları, bu sene de İstanbul’da birçok noktada yürüttükleri eylemlerle yasağı aştı.
► Türkiye’de kirli siyasi atmosferi temizleyecek yegâne güç olan işçiler ve emekçiler ise pandemiyle geçen aylarda hem hastalıkla, hem işsizlikle hem de geçim sıkıntısıyla boğuştu. Çok sayıda işçi, işsiz, küçük esnaf hayatına son verdi. Bu koşullara rağmen birçok ilde irili ufaklı işçi eylemleri ve grevler sürmeye devam etti. Ayrıca sendikalaşma ihtiyacı ve üyeliği de birçok işçi için seçenek haline geldi. Şimdilerde ise işçi sınıfı saflarında olan bitenlere duyulan öfke ve mücadele isteği var. Mücadeleyi frenlemek isteyen sendika yönetimleri de tabanın baskısıyla karşı karşıya. Mücadeleye fren olanlar devrilecek. Aşırı sağ iktidar koşulları altında yaşamaya son vermek için işçiler, emekçiler, ezilenler, baskı altındakiler tabanda birleşmeli. Birleşirsek kazanırız!
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)