Mücadele dalgası liselerde büyüyor: ‘Öğretmenime dokunma!’

19 Mart’ta demokrasinin gaspına karşı ayağa kalkan üniversiteliler, ülke çapında kitlesel bir protesto dalgasını başlattı. Şimdi, sürgüne gönderilen öğretmenlerini savunan liseliler eylemde.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, dört dün gözaltı sonrası tutuklanarak Silivri hapishanesine konulması, milyonlarca insanın katıldığı bir mücadelesi başlattı. Ve liseliler, özellikle MEB Bakanı Yusuf Tekin’in bozuk eğitim sistemini, ideolojik ve siyasi tercihler için daha da kötüleştiren politikalarının bir parçası olarak yapılan öğretmen kıyımı, mücadele dalgasını liselere taşıdı.

11 Nisan günü İstanbul’daki bir dizi okulda protesto eylemleri yaşandı. Kadıköy, Kartal Beşiktaş, Eyüpsultan, Sakıp Sabancı Anadolu liselerinde öğrenciler okul bahçesinde sloganlar eşliğinde oturma yaptı. Elazığ’daki Mehmet Koloğlu Anadolu Lisesi öğrencileri de eylemdeydi.

Aynı günün ilerleyen saatlerinde öğretmenlerin sürgüne gönderilmesine karşı çıkan liselilerin bildirileri ortalığa yayıldı.

Sosyal medyada paylaşılan öğrenci duyurularına katılan okulların listesine bakıldığında büyük bir mücadele dalgasının yaşandığı görülüyor: Ankara Fen Lisesi, İstanbul Atatürk Anadolu Lisesi, İstanbul Kadıköy Lisesi , Ankara Atatürk Anadolu Lisesi , Kocaeli Fen Lisesi, Tekirdağ Anadolu Lisesi, Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi, Burak Bora Anadolu Lisesi, Kadir Has Anadolu Lisesi, Göztepe İhsan Kurşunoğlu Anadolu Lisesi, Bahçelievler Anadolu Lisesi, Samsun Anadolu Lisesi, Şanlıurfa Siverek Karacadağ Anadolu Lisesi, İzmir Cengiz Aytmatov Sosyal Bilimler Lisesi, Gazi Anadolu Lisesi, Özkent Akbilek Fen Lisesi, Edremit Anadolu Lisesi, Mehmet Baydar Anadolu Lisesi, Beyoğlu Anadolu Lisesi ve Manisa Fatih Anadolu Lisesi öğrencileri “hocamı geri ver” çağrısı yaptı.

İstanbul’da eyleme geçen bazı liselerde polisin varlığı öfke yarattı.

14 Nisan Pazartesi günüyse İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Bursa, Balıkesir, Antalya, Amasya, Muğla, Adana’daki çok sayıda okulda öğrenciler derslere girmedi, “Öğretmenime dokunma” yazılı pankartlar açarak bahçede oturma eylemi yaptı.

Eylem sırasında kitap okuyan ya da ders çalışan liseliler, bazı okullarda müdürlerin bazı okullarda Milli Eğitim İlçe müdürünün tehditleriyle karşılaşa da bunlara kulak asmadı.

İstanbul Beşiktaş’ta iki Anadolu lisesinin öğrencileri, okullardan Kabataş’a doğru yürüyüşe geçti. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, liselileri desteğe geldi. Kalabalık kortejin önü Beşiktaş’ta polis tarafından kesildi. Liseliler abluka altına alındı. Üniversiteliler ve eyleme destek verene çevredeki kişiler polis ablukasının arkasına sıralanıp baskıyı protesto ettiler. Liselilerin kararlı duruşu ile birlikte polis ablukası kaldırıldı. Kabataş’a yürüyemeseler de şehrin merkezinde fiili miting yaptılar.

Eylemler sırasında okulların kapıları yönetim tarafından giriş çıkışlara kapatıldı. Her okula polis gönderildi, bazı okulların öne TOMA koyuldu. Beşiktaş’ta polis tarafından önleri kesilen öğrenciler şu sloganı attı: “Kadınlar ölürken polis neredeydi, Depremde Hatay’da neredeydin, Kartaltepe’de yangında neredeydin..”

Bazı okullarda mezunlar dışarıda beklerken zorla içeride tutulan liseliler kapıları tırmanıp dışarıya çıkarak yürüyüşler yaptı. Bazı okullarda ise kapıları açtırdılar.

Eylemlerde taşınan pankartlar ve dövizleri, öğrenciler kendi elleriyle yaptı. Lise protestolarında öfke, isyan kadar yaratıcılık da var.

15 Nisan Salı günü İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Kırklareli, Manisa, Uşak, Çankırı ve birçok başka şehirde liseliler yine eylemdeydi. Okul yönetimleri kapıları kapatarak yürüyüşleri engellemeye çalıştı.

Veliler çocuklarının yanında yer aldı.

Protestoların sebebi

Yüksek puanla girilebilen ve sayısının 2 bin 300 olduğu söylenen liseler, 2014 yılında proje okul statüsüne alındı. Kriter, bu okulların ulusal ya da uluslararası projeler yapması olarak belirlendi. 2020’da çıkan bir MEB genelgesiyle bu okullardaki öğretmenlerin görev süresi olarak saptandı. Eğitim Sen bu girişime başından beri karşı çıktı.

Millî Eğitim Bakanlığı’na (MEB) Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçları açıklandı. 2025 yılı atamaları tepeden inme bir şekilde yapıldı.

Okul müdürlerinin hazırladığı raporla baz alınarak, 38 bin öğretmenin görev süresi dolduğu, bunların yüzde 80’inin başka okullara atama sürecinin şimdilik dondurulduğu, 6 bin öğretmenin ise proje okullar sistemi dışına çıkartıldığı duyuruldu.

Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak gerçek rakamı aktardı. Proje okullarında görev yapan 80 bin öğretmenden yaklaşık 20 bininin yerinin değiştirildiğini, 5.000’e yakın öğretmenin de kadro dışı kaldığını belirten Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, mağdur olanların sadece öğretmenler olmadığını, öğrenciler ve velilerin de kararlardan etkilendiğini vurguladı.

Bunun ardından çok sayıda okula yayılmış bir şekilde öğretmen kıyımı başladı. Özellikle Eğitim Sen ve Eğitim-İş sendikalarının üyesi olan öğretmenlerin başka okullara atandığı görüldü. Özellikle KESK’in 13 Ocak’ta insanca ücret için yaptığı iş bırakma eylemine katılanların hedef alındığı duyuruldu.

Eğitim Sen’in 9 Nisan’da yaptığı açıklamada proje okullarına atamalar “somut, ölçülebilir ve nesnel hiçbir kritere dayanmamakta; tamamen siyasi ve idari takdirle şekillenmektedir” diye tanımlandı.

Sendika yaşanan toplu sürgün hakkında şunları söylüyor:

  • Bakanlık; herhangi bir kriter ilanı yapmadan, kıdem, hizmet puanı ya da mesleki yeterlilik gibi objektif göstergelere bakmadan, istediği öğretmeni ya da eğitim yöneticisini proje okullarına atayabilmektedir. Bu uygulama, yıllardır eğitimde adalet ve hakkaniyet duygusunu ciddi anlamda zedelemekte; emek, birikim ve mesleki yetkinlik yok sayılmaktadır.
  • Proje okullarında öğretmen ve yönetici atamaları uzun süredir siyasi sadakatin belirleyici olduğu bilinmektedir. Mülakat gibi denetime kapalı uygulamalar, yandaş sendikalara mensup olanlara sağlanan ayrıcalıklar ve hakkaniyetsizlik, öğretmen atamalarını ve eğitim yöneticiliği görevlendirmelerini proje okullarına yönelik açık bir siyasi kadrolaşma aracına dönüştürmüştür. 2025 yılı atamaları da bu tabloyu değiştirmemiştir. Yüzlerce nitelikli ve deneyimli öğretmen ve eğitim yöneticisi hak ettikleri halde “Bakanlık takdiri” sonucunda proje okullarına atanmamıştır. Bu durum, sadece kişisel mağduriyetler yaratmakla kalmamakta; aynı zamanda eğitimin niteliğini doğrudan etkilemektedir.
  • Eğitim Sen’in, proje okulları uygulamasına ilk günden itibaren neden karşı çıktığı yapılan son atamalar sonucunda bugün çok daha iyi anlaşılmaktadır. Atama yetkilerinin tamamen Bakanlık onayına bağlandığı mevcut sistem, liyakati tamamen ortadan kaldırmış; öğretmen ve yönetici atamalarını siyasal ve sendikal yakınlık zeminine indirgemiştir. Sendikamızın bu çarpık duruma yönelik hiçbir itirazı dikkate alınmamış; taleplerimiz ise yanıtsız bırakılmıştır.
  • Atamalarda mesleki kıdem, hizmet süresi, akademik yeterlilik ve performans gibi nesnel kriterlerin olmaması, bu uygulamanın keyfiliğini gözler önüne sermektedir. Bu uygulamalar, kamu yönetimi ilkelerine, hukuka ve kamu yararına açıkça aykırıdır.

Eğitim Sen talebi ise şöyle:

“Öğretmen atamalarının ve yönetici görevlendirme süreçlerinin şeffaf, denetlenebilir ve liyakat esaslı hale getirilmesi, kamusal eğitimin geleceği açısından hayati önemdedir. Eğitim kurumlarını, siyasal iktidarın arka bahçesine dönüştürmeyi hedefleyen atama politikalarından derhal vazgeçilmelidir. Eğitimde eşitlik, adalet ve bilimsellik esas alınmalıdır. “

Öte yandan 2025 atamalarının AKP iktidarının kadrolaşmasına hizmet ettiği de söyleniyor.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, “Eğitim kurumlarının, iktidarın siyaseten müdahale ettiği birer arka bahçe haline getirilmesine seyirci kalmamız mümkün değildir” diyerek hukuki mücadele başlattıklarını duyurdu.

Öğrenciler, öğretmenler, veliler ve mezunların birlikte mücadelesi toplu sürgünü durdurabilir. Ve eğitim sisteminin baştan aşağı değişmesi için aşağıdan basınç uygulayabilir. 11 Nisan başlayan ve Türkiye çapına yayılan liseli protestoları bu mücadeleyi başlattı.

son yazıları

Kürt sorununda silahsız çatışma çözüm sürecine geçiş
Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Platformu: Tanju Özcan'ın ırkçılığı normalleştirilemez
İmza kampanyası başladı: 'İsrail’e tam ambargo!'

ilginizi çekebilir

dem-parti-imrali-heyeti-ocalan-ile-ikinci-kez-gorusmek-icin-basvurdu
Kürt sorununda silahsız çatışma çözüm sürecine geçiş
dx575s-1c2a9223-d79a-4596-9292-414843cb6948
Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Platformu: Tanju Özcan'ın ırkçılığı normalleştirilemez
imza
İmza kampanyası başladı: 'İsrail’e tam ambargo!'