Ekrem İmamoğlu’nu adaylık yarışından çıkarmak, İstanbul Büyükşehir belediyesi etrafından diğer CHP’li belediyelere yönelmek, böylece birinci parti konumundaki rakibini her türlü yöntemlerle geriletmeye çalışmak Erdoğan yönetiminin otoriter yöntemleriyle aşırı sonuçlar üretmeye devam ediyor.
Son gözaltı dalgasında alınanlardan 22’si tutuklandı. Böylece İBB ve bağlantılı soruşturmalarda tutuklananların sayısı 132’ye çıktı. Belediye başkanları, İBB’ye bağlı kuruluşları yöneten bürokratlar ve çeşitli şirket sahipleri son dalgada tutuklananlar arasında.
Diyarbakır 2009
Belediye başkanlarının adeta bir projeksiyon gibi ikişer polis arasında tek sıra yapılıp yürütülmesinin görüntüsü, geniş kesimlerde öfke yarattı.
Haklı olarak çoğu kişi 2009 yılında Diyarbakır’da görülen KCK davası sırasında ellerine plastik kelepçe takılıp aynı şekilde verilen belediye başkanları ve siyasilerin görüntüsünü hatırladı.
Üç dönemdir bir çok BDP/HDP/DEM’li seçilmiş belediyeye el konulmuş, çok sayıda belediye başkanı tutuklanmıştır.
Baskı, Kürt şehirleriyle sınırlı kalmadı. Şimdi batıdaki metropollere, özel yöntemlerle taşındı.
Bir tuhaf suç örgütü
İBB etrafında yürütülen soruşturmanın konusu yerel seçimlerde bazı yerlerde gerçekleşen CHP-DEM ittifakı üzerinden “terör örgütü” suçlaması. Esenyurt ve Şişli bu yüzden hapiste, iki belediyeye kayyımla el konuldu.
“Terör” soruşturması bir kenarda dururken, şu ana dek iki suç örgütü adı servis ediliyor. “Ekrem İmamoğlu suç örgütü” ve son tutuklamalarda öne çıkarılan “Aziz İhsan Aktaş suç örgütü.” Bu kişinin belediye başkanları ve bürokratları hakkında ifade vererek, rüşvet yoluyla ihale aldığını söylediği anlatılıyor.
Anlatılıyor, çünkü soruşturma dosyalarında gizlilik kararı var. Buna rağmen iktidara yakın medyada ifadelerden parçalar, bir takım iddialar işleniyor. Üstelik haklarında henüz hüküm verilmeyen seçilmişlere ağır suçlu muamelesi yapılıyor.
Aktaş etrafından bir suç örgütü varsa, AKP’li belediyelerden aldıkları ihalelere de bakmak gerekir. İktidar her zamanki gibi çifte standart uygulayarak bunu rakibine reva görüyor.
CHP üzerinde baskılar, son tutuklamalarla birlikte daha sert bir düzeye çıkarıldı. Bununla birlikte iktidar, milyonlarca seçmeni ne derece kızdırdığının farkında değil. AKP’nin oy kaybedişi ve Cumhur İttifakı’nın bu kez kazanmayacağı gerçeği her geçen gün daha netleşiyor.
Ne yapmalıyız?
Demokrasiyi savunmaya devam etmek gerekir. Bir yandan belediye işçilerinin grevlerini destekleyeceğiz, aynı anda tutuklu belediye başkanlarının serbest bırakılmasını isteyeceğiz. CHP’li belediyelerin sokakta yaşayan hayvanlara yaptıklarını protesto etmeye devam edeceğiz.
Bunları yaparken çözüm sürecinin kalıcı barışa sonuçlanması ve Kürtlerin eşit haklara kavuşması için batıdan verilen desteği güçlendireceğiz.
Bu görevlerden birini yapıp, diğerlerine karşı çıkanlarla, hepsini sahiplenen ve katılanlar arasındaki bölünme, radikal sola da büyüme imkanı sunuyor. Mücadelelerin içinde devrimci partiyi inşa etmeliyiz.
Volkan Akyıldırım
