Bu hayatta kalma çabası, hayatlarımızın her alanında hissedilen, gündelik yaşamın en temel ihtiyaçlarına dahi ulaşmayı zorlaştıran bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor.
Marksizm 2025’i işte tam da bu güncel sorunlar ve konuların ışığında gerçekleştirdik.
Sık sık dile getirmek zorunda kaldığımız bu krizlerin sadece Türkiye’ye özgü olmadığını, tüm dünyada yaşandığını, çözümün sistem içinde değil, tam karşısında olduğunu hatırlatmak ve beraber tartışmak üzere bir araya geldik.
Marksizm 2025 toplantıları, güncel gelişmeleri analiz etmekle yetinmeyip, geleceği dönüştürecek araçların ve mücadele biçimlerinin tartışıldığı politik bir buluşma olarak şekillendi.
Direnişlerin deneyimleri
Toplantılar boyunca tartışılan başlıklar, yaşayan direnişlerin içinden süzülen sorular, örnekler ve ihtiyaçlardı.
Sokakta yaşayan hayvanların katledilmek istenmesinden Filistin halkına yönelik soykırımcı saldırıya, 19 Mart sonrası hızlıca hak ve adalet arayışına dönen kitlesel direnişten Kürt halkının barış ve eşitlik talebine, yapay zekadaki gelişmelerin işçi sınıfını nasıl etkileyeceğinden sendikal mücadelenin direnişi nasıl birleştirebileceğine kadar pek çok başlıkta konuşmacılar ve katılımcılar bir araya geldi, birlikte tartıştık.
40’dan fazla konuşmacının yer aldığı 13 farklı oturum, antikapitalist bir perspektifle mücadele zeminini büyütmeyi hedefleyen devrimci bir odak etrafında sürdü.
Farklı şehirlerden, farklı toplumsal hareketlerden, sendikalardan, kadın ve LGBTİ+ mücadelesinden, gençlik örgütlenmelerinden gelen katılımcılar sayesinde Marksizm 2025, hepimiz için çok gerçek olan güncel sorunlarla bağ kurup, özneleri yan yana getiren bir etkinliğe dönüştü.
Mücadeleyi büyütme adımları
Kapitalizmin artık daha geniş çevrelerce eleştirildiği 2025 yılında, sosyalist alternatifin inşası da, tıpkı iklim krizinin önüne geçmek için atılması gereken adımların bir ihtiyaç değil zorunluluk olması kadar gerçek ve elzemdir. Yaşadığımız çoklu krizlerin müsebbibi olan bu yıkıcı sömürü sistemini altüst ederek yok etmek gerekiyor. Bu da küçük gruplarla değil, birleşik ve kolektif mücadele alanının inşa edilmesiyle gerçekleşebilir.
Marksizm 2025 sadece birkaç gün süren bir dizi tartışma olarak değil; umudu yükseltip geleceği birlikte inşa edecek iradenin kolektif bir ifadesi olarak görülmelidir. Bugünden yarına hazırlanmanın, örgütlü mücadelenin neden bir ihtiyaç olduğu ve nasıl derinleştirilebileceğinin –ve devrimci sosyalist perspektifin yükseltileceği- önemli bir adımıdır.
Bu yılın Marksizm toplantıları, yolu birlikte yürümeye hazır olanların bir araya gelmeye başladığını gösterip umudu büyüten bir tartışma platformu olarak, yola çıkış amacına ulaşmış oldu.
Dila Ak