KESK, toplu sözleşme sürecini yalnızca ücret pazarlığı olarak görmüyor; grev ve gerçek toplu sözleşme hakkı olmadan yürütülen bu süreci adil ve demokratik bulmuyor. “Bu masa bizim değil” diyen KESK, kamu emekçilerinin gerçek temsilcilerinin dışlandığını, kararların kapalı kapılar ardında alındığını, milyonlarca kamu çalışanının kaderinin göstermelik görüşmelere terk edildiğini vurguluyor.
KESK’in TİS sürecine dair yaptığı açıklamada tüm sendikalardan çalışanların hakları için bir araya gelmek zorunda olduğunu vurguluyor. Çünkü pazarlık masasına oturan Memur-Sen’in yöneticileri taleplerin arkasında durmuyor. Hakemler Kurulunun kararını her zaman sessizlikle karşıladılar. Sefalet ücretleriyle milyonlarca emekçiyi borçla, yoksullukla yaşamaya razı bıraktılar. “Toplu sözleşme değil, toplu aldatmaca!” diyen KESK, bu hak mücadelesinin yalnızca masalarda değil, sokakta ve işyerlerinde büyütüleceğini savunuyor.
KESK yaptığı basın açıklamasında da bu süreci çok net vurgulamıştır. “Sendikacılık sadece talep etmek değildir. Talebin arkasında durmaktır. Yöntemi de bellidir. Emekçiye yüzünü dönmek, üretimden gelen gücün örgütlenmesidir. Talepler kabul edilmediğinde mücadele etmeden bir kenara çekilmek pratiği yetkili konfederasyonun alışkanlığı haline gelmişse, taleplerin arkasında durmuyorsa talepleri de sözde yetkisi de emekçiler açısından hükümsüzdür. Tek çare vardır. O da emek karşıtı bu düzende hangi sendikanın üyesi olursa olsun yıllardır kaybedenlerin yan yana gelmesi, omuz omuza vermesinden geçmektedir. Grevli Gerçek Bir Toplu İş Sözleşmesi, İnsanca Yaşamaya Yetecek Ücret Güvenceli İstihdam, Güvenli Gelecek Demokratik, Adil Bir Çalışma Yaşamı ve Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti İçin mücadelede birleşmekten geçiyor.”
KESK’in talepleri
- Yoksulluk sınırının altında ücretlere son verilmesi, emeklilerin insanca yaşayacağı bir maaş düzeyine ulaşması, vergide adaletin sağlanması, güvencesiz çalışmanın son bulması, kadın emekçilere özgü talepler: kreş hakkı, şiddetten korunma, eşit ücret.
- Kamusal hizmetlerin ticarileştirilmesine karşı çıkış ve toplu sözleşme sürecinin tüm kamu emekçilerini kapsayacak biçimde demokratikleştirilmesi yer alıyor. Ayrıca enflasyon hedeflerine göre zam belirlenmesini adaletsiz buluyor, çünkü hedefler hiçbir zaman tutmaz, maaşlar erir.
- TİS masasının sadece memurların değil emeklilerin, güvencesiz çalışanların da taleplerini içermemesi en büyük eleştirilerinden.
- Tüm kamu emekçilerinin Haziran’da aldıkları maaşlarının Temmuz 2025 itibari ile %94 artırılmasını talep ediyor. İkinci teklif ise 6 ay sonrası için yani Ocak 2026 içindir. Tüm kamu emekçilerinin Temmuz 2025 itibari ile aldıkları maaşlarının Ocak 2026 itibari ile %98 artırılmasını talep ediyor.
- Tüm kamu emekçilerine brüt 18 bin 682 TL olarak verilen ilave seyyanen ödenek tutarının taban aylık katsayısına dâhil edilmesini, mevcut emeklilerin aylıklarına yansıtılmasını istiyoruz.
- Eş yardımının 4 bin TL’ye, birkaç günlük bez, mama harcamasına dahi yetmeyecek kadar trajikomik seviyede olan çocuk yardımının her çocuk için 5 bin TL’ye çıkarılmasını istiyoruz.
- Konut sahibi olmayan tüm kamu emekçilerine büyükşehirler için 13 bin 500 TL, diğer şehirlerde ise 11 bin TL Kira Desteği verilmesini istiyoruz.
