Kamu işçileri ayakta: Bardak taşıyor

Recep Aykın, kamu sektöründe süren toplu sözleşme sürecini değerlendiriyor.

600 bin kamu çalışanını ilgilendiren toplu sözleşme süreci, hükümetin sunduğu düşük zam teklifleriyle kriz sarmalına dönmüş durumda. Hükümetin ilk teklifi ilk 6 ay için yüzde 16 ikinci 6 ay için ise yüzde 6 oldu. 2026’ın ilk altı ayı için yüzde 7, ikinci altı ay için yüzde 5 oldu. Bu, Türk-İş ve Hak-İş Konfederasyonlarının içinde olduğu KÇP’nin (Kamu Çalışanları Platformu) 27 Şubatta Çalışma Bakanlığına Sunduğu ücret ve sosyal haklar zammını içeren teklifin oldukça altında. Sendikaların tepkisi karşısında önerisini sözde revize eden hükümet 2025 yılı için yüzde 17, 2026 yılı içinde yüzde 12 teklifi yaptı. Türk-İş’in 5 haftalık eylem programı, Tez-Koop İş’in grev çıkışı, Eskişehir, Kayseri, Denizli, Bursa, Diyarbakır, Ordu, Adana’da gerçekleştirilen eylemler, Katip Çelebi Üniversitesi’nde örgütlü Öz Büro İş Sendikası’na üye çalışanların 4 Temmuz cuma günü başlattığı grev, işçilerin sabrının taştığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bazı şehirlerde işçiler AKP binalarının önünden geçerken hükümeti yoğun şekilde protesto etti. Tüm bunlar yaşanırken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cuma hutbesinde çalışan haklarını istemesini ve taleplerini “haram” olarak nitelemesi ise bardağı taşıran son damla oldu.

“Grevse grev”

Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde hükümetin dalga geçer gibi teklifleri, işçilerin yıllardır süregelen ekonomik sıkıntılarının üzerine tuz biber ekti. Eskişehir’de Türk-İş’e bağlı sendikaların Ulus Anıtı önüne yürüyüşü, işçilerin öfkesinin ve kararlılığının bir göstergesi. “Eylemse eylem, grevse grev” “İşçiyi satanı biz de satarız” sloganları aynı zamanda sendika yöneticilerine de verilen oldukça net bir mesaj. Çünkü sendikalar tabandan gelen basınç sonucunda hareket etti ve Ergün Atalay bu basınç sonucunda “greve çıkarız” açıklaması yapmak zorunda kaldı.

İşçiler, mevcut eylemlerin yetersiz olduğunu ve kararların çok geç alındığını biliyor. Ortalama 35 bin TL maaş alan kamu işçisinin “benim ürettiğim bir parça bir milyon dolara gidiyor” demesi, emeklerinin karşılığını alamamasının en çarpıcı örneklerinden bir. Bu, işçilerin ücretlerinin nasıl baskılandığını, sermayenin kârının ise nasıl azgınca arttığını gözler önüne seriyor.

İşçilerle alay edenlere uyarı

Erdoğan-Şimşek programı, uzunca bir süredir işçiler arasında ölümcül bir program olarak görülmeye başlandı. Ücretleri baskılayan, grevleri yasaklayan, anayasal hakları ayaklar altına alan bu programa, işçilerin öfkesi artırıyor. Grev yasağı olan iş kolundaki işçiler bile “Hükümet bizimle alay ediyorsa biz de greve gideriz” diyerek kararlılıklarını ortaya koyuyorlar.

Kamu işçilerinin yürüyüş güzergahı üzerindeki AKP binalarının önünden geçerken attıkları “hükümet istifa” sloganları işçilerin ülkedeki gidişattan duydukları rahatsızlığı gösteriyor. İşçiler, kemer sıkma ve enflasyonu düşürme adı altındaki yıkım politikalarının sorumlusunun AKP iktidarı olduğunu biliyor ve hesabını sormak için hazırlanıyor.

Özal iktidarını yıkan, Çiller hükümetini düşüren kamu işçileriydi. Bugün de 600 bin kamu işçisi, ülkenin kaderinde etkili olabilecek güce sahip. İşçilerin “grev, eylem” sloganları etrafında örgütlenmesi ve sendika yöneticilerine yaptıkları baskı, önümüzdeki sürecin seyrini belirleyecek gibi duruyor. İşçilerin üretimden gelen gücünü kullanmaktan çekinmeyecekleri, alın terlerinin ve haklarının gasp edilmesine daha fazla izin vermeyecekleri aşikar.

Bu süreç, sadece 600 bin kamu işçisinin değil, tüm emekçilerin geleceği için hayati önemde. İşçilerin birleşik, kararlı ve örgütlü mücadelesi, hak ettikleri insanca yaşam koşullarına ulaşmalarının tek yolu. “Birleşen işçiler yenilmezler!”

son yazıları

Barışın sesini yükseltelim!
Öcalan: "Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum"
PKK silah bırakırken şimdi barışın sesini daha da yükseltmenin zamanıdır

ilginizi çekebilir

dsip gorsel
Barışın sesini yükseltelim!
abdullah-ocalan-dan-26-yil-sonra-goruntulu-cagri
Öcalan: "Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum"
ihd-baris-icin-sorumluluk-almaya-haziriz
PKK silah bırakırken şimdi barışın sesini daha da yükseltmenin zamanıdır