İyi değil yeni bir milliyetçi parti

MHP’nin muhalif kanadından Meral Akşener ve ekibinin merakla beklenen yeni sağ partisinin adı İyi Parti oldu.

25 Ekim’de Ankara’da kuruluşu yapılan parti, beklendiği kadar büyük bir etki yaratmadı. Hatta ismi ve logosu tartışmalara konu oldu.

Sağcı “Hayır”cılar

Referandumdaki “Hayır” cephesinin en sağ kanadını temsil eden Akşener çizgisinin AKP’den oy alacağı beklentisi sol dahil tüm muhalif kesimlerde yaygındı. Ancak parti kuruluşuyla birlikte ilk olarak CHP’yi böldü. Partinin İzmir milletvekili Aytun Çıray, İyi Parti’ye katılmak için istifa etti. CHP bunun üzerine İyi Parti’ye “dostane ilişkiler” için uyarı mesajı gönderdi. Çıray, daha önce çözüm sürecine şiddetle karşı çıkmış, kariyerinde DYP, ANAP, DP ve CHP olan, kapı kapı parti parti dolaşmış bir isim.

Bunun yanında İyi Parti’de asıl olarak MHP’den kopan milletvekilleri var. Birçok yerde teşkilatlarından ayrılan Ülkü Ocakları üyesi faşistler var. Kardak krizinde Türk milliyetçiliğinin kahramanı, Balyoz davasından hapis yatmış Emekli SAT Komandosu Ali Türkşen var. Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili davada 8 yıldır adı şüpheli olarak geçen Ali Lapanta var. 20 yıl önceki DSP’de yer alanlar var. Resmi tarih tezinin ve inkârcılığın savunucusu, eski TTK başkanı, daha önce “Kürtler Türkmen, Alevi Kürtler ise Ermeni dönmesidir” gibi laflar etmiş Yusuf Halaçoğlu var. Geçmişinde bir dönem AKP’de yer almış veya Merkez Bankası’na başkanlık etmiş isimler var.

Neler yok?

Peki İyi Parti’de neler yok? Solcuğun veya özgürlükçülüğün en ufak bir kırıntısı dahi yok. Kürt sorununa dair bir çözüm önerisi yok. OHAL’den demokratik değerler etrafında nasıl çıkılacağına dair bir ipucu yok. Emekçilerin haklarının nasıl korunacağına dair bir vaat yok. AKP’nin tabanından oy kazanacağına dair iddiaların nasıl gerçeğe dönüşeceği ise belirsiz.

Ekonomik olarak ise iş dünyası çevrelerinden Dünya gazetesinin, eski Merkez Bankası başkanı Durmuş Yılmaz’la yaptığı röportajda “Ekonomi programımızın nihai hedefi dengeli, sürdürülebilir, kapsayıcı ve dışa bağımlılığı azaltacak bir büyüme ve paylaşım modeline geçmektir” veya “Erişilen refahı toplumun tüm katmanlarına adilce yayabilen bir ekonomik düzen, güçlü ve huzurlu bir ülkenin en önemli yapı taşlarından bir tanesidir” gibi yuvarlak ifadelerin dışında net bir doğrultu sunulmuyor.

Akşener’in geçmişi

Susurluk sonrası dönemde Çiller hükümetinde İçişleri bakanı olarak görev yapan Akşener, tarihin en uzun sınırötesi harekâtını yapmış olmakla “övünmenin” yanı sıra şunları söylüyor:

“Utanarak söylüyorum bazıları diyor ki sosyal medyada ‘Meral Akşener MHP’ye genel başkan olmasın, faili meçhullerin sorumlusu O’dur’ diyorlar. Ne derseniz deyin hepsi kabulümdür. Bu ülke için, bu milletin birliği beraberliği için bir şey yapılması gerekiyorsa yapmışımdır, sorumluluğunu da sonuna kadar alıyorum.”

Daha önce Abdullah Öcalan için “Ermeni dölü” diyen Meral Akşener, bununla ilgili eleştiri aldığındaysa “Ben Türkiye’de yaşayan Ermenileri değil, genel olarak Ermeni ırkını kastettim” diyen bir ırkçı. 1990’larda Abdullah Çatlı ile yemek yediğine dair kareler basında yer aldı. Gençliğinde ise MHP’nin timlerinde görev yapmış bir isim.

“Basgeç” zihniyetinin devamı

Sosyalistler, AKP’nin yerine daha sağcı, milliyetçi bir alternatifi “sekülerlik” gerekçesiyle desteklemezler. Akşener’in partisi de karşısında mücadele edeceğimiz güçlerden biridir. Onu umut olarak görenler, daha önce denenmiş ve defalarca iflas etmiş bir muhalefet çizgisini savunuyorlar. CHP-MHP seçim ittifakları, Ekmeleddin İhsanoğluculuk, “Basgeç” propagandaları, Mansur Yavaş etrafında “birleşme” senaryoları. Hepsi özgürlükçü bir muhalefetin gelişmesine zarar verdi. Akşener’in partisinin bu eskimiş politikaları yeniden canlandırmasına izin vermemeliyiz.

(Sosyalist İşçi)

ilginizi çekebilir

296557
Kamuda grev başlıyor
one-cikan-1600x640
Basın meslek örgütleri Gazze’de katledilen gazeteciler için eylem yaptı
barisa-ihtiyacim-var-kadin-inisiyatifi-kadinlarin-ozgurlugu-savasla-degil-direnisle-gelecek
Şovenistler delirdi, demek ki barış süreci doğru yolda-II