Irkçı Trump’a karşı öfke yayılıyor

Los Angeles Donald Trump’a, toplu sınır dışı etmelere ve ABD devletinin gücüne karşı ayağa kalktı.

On binlerce insan dört gün ve gece boyunca polise ve askere meydan okudu. Trump Salı günü Los Angeles’ta bulunan muhafızlara ek olarak 2,000 Ulusal Muhafız Birliği ve 700 Deniz Piyadesini kitlelerin üzerine sürdü.

İsyanın dinamikleri

Bu, göçmenler için ilk sığınak eyalet olan Kaliforniya’ya ve özellikle de Los Angeles’a karşı bir intikam saldırısı. Eyalet ülkedeki en büyük belgesiz göçmen topluluğuna sahip.

Los Angeles’taki isyan solun ya da göçmen hakları örgütlerinin çok ötesine uzanıyor ve polis ve asker baskısı isyanı genişletiyor.

Donald Trump oligarşik yönetimine göçmenlere yönelik acımasız saldırılarla başladı. Görev süresi boyunca 14 milyon kişiyi Amerika Birleşik Devletleri’nden sınır dışı etmeyi hedeflediğini utanmadan dile getirdi.

2024’ün ilk sekiz ayında New Mexico sınırı yakınlarında, çoğu genç kadınlara ait en az 108 ceset bulundu. Birçoğu resmi sınırdan sadece kilometrelerce uzakta susuzluk ve sıcaktan ölmüştü. Her yıl binlerce göçmen daha kayboluyor.

Çete suçlarının terörize ettiği ormanları aşan, insan kaçakçıları tarafından sömürülen ve kuzey Meksika çöllerinde hipotermi ve susuzluk riskiyle karşı karşıya kalan göçmenler, ABD sınırına ulaşmadan önce genellikle fiziksel şiddet, hırsızlık, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kalıyorlar. ABD’ye vardıklarında ise daha fazla şiddet, hapsedilme ve olası sınır dışı edilme ile karşılaşıyorlar.

Trump’ın politikaları, bu göçmenlere yönelik aşağılık ırkçılığın uç biçimlerinden birisi.

Seçimi kazandığından beri sınır kontrolü daha da şiddetlendi. ABD sınır devriyesi ile karşılaşmalar bir mücadele, gerginlik, sorgulama ve bazen Meksikalı olmasalar bile derhal Meksika’ya geri gönderilmeyi içeriyor.

Şimdi yaşadığımız isyan bu ırkçı uygulamalara bir cevap.

Öfke ve direniş

İnsanların öfkeyle sokağa çıkmasına neden olan, Trump’ın kitlesel sınır dışı etme programına öncülük eden Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza’nın (GGM) geçtiğimiz cuma günü Los Angeles’ta “askeri tarzda” bir operasyon başlatmasıdır.

Çevik kuvvet teçhizatı ile donatılmış paramiliter haydutlar ırkçı baskınlarda yaklaşık 45 kişiyi tutukladı. Ancak ırkçılık karşıtı tepki, özellikle Toplumsal Öz Savunma Koalisyonu’nun öncülüğünde hızlı oldu.

Göz yaşartıcı gaz, ses bombası ve plastik mermi kullanan çevik kuvvet polisleri ile protestocular arasında çatışmaların yaşandığı baskınlar ve protestolar hafta sonu boyunca devam etti. Sendika başkanları gözaltına alındı. Pazar günü öğleden sonra Los Angeles şehir merkezindeki metropolitan gözaltı merkezinde yaklaşık 10.000 kişi vardı.

Los Angeles’ta aktivistler, baskınların artmasının nedeninin Trump’ın sınır dışı etme politikasının işe yaramaması olduğunu söylüyorlar. İktidar söz verdikleri kadar çok insanı sınır dışı edemedi ve Trump göçmenlik konusunda sert olduğunu göstermeye çalışıyor.

Ama direnişçiler de mücadelenin kapsamını derinleştiriyor. On binlerce ırkçılık karşıtı Trump’a federal yetkilileri geri çekmesi ve Los Angeles’tan çıkması çağrısında bulunuyor. Göçmen ve GGM polislerine karşı direniş işçi sınıfının sendikal örgütlenmesinin de ötesine taşıyor. Toplumsal Öz Savunma Koalisyonu, oto tamir işçilerini GGM polislerinin araçlarının kesik lastiklerini tamir etmemeye ikna etti.

İsyancılara değil polise eleştiri

Her halk isyanı gibi bu isyanda da hedef şaşırtmak isteyenler var. Şuurnu kaybetmiş insanların şiddet gösterisinden rahatsız olmamız gerektiğini iddia ediyorlar. Solcu senatör Bernie Sanders dahi “Trumpizmi, oligarşiyi ve otoriterliği yenmek de aynı düzeyde disiplin gerektiriyor. Şiddet içeren protestolar ters etki yaratır ve Trump’ın ekmeğine yağ sürer” dedi. Sanders, Martin Luther King’den de alıntı yaptı ve şiddetsiz eylemler gerektiğini ilan etti.

Öncelikle protestolar barışçıl ve göstericileri Trump ve polis güçleri tahrik ediyor. Eylemler pazartesi günü New York, Chicago, Dallas ve akşam saatlerinde yüzlerce kişinin yürüyüş için toplandığı San Francisco da dahil olmak üzere ülkenin dört bir yanına yayıldı. Belediye Başkanı Bass, Los Angeles’ın “gururlu bir göçmen şehri” olduğunu söyledi ve baskınları şiddetle kınayarak Pazartesi akşamı gazetecilere yaptığı açıklamada, gözaltına alınanların çoğunun avukatlara erişiminin engellendiğini ve birçoğunun bilinmeyen yerlere “kaybolduğunu” söyledi.

Martin Luther King, barışçıl direnişin simgesi olarak anılıyor. Ama Detroit isyanı hakkında “İsyan, duyulmayanın dilidir. Peki Amerika’nın duymayı başaramadığı şey nedir? Özgürlük ve adalet vaatlerinin yerine getirilmediğini duymakta başarısız oldu” demiş ve isyanı desteklemişti.

Göstericiler, tüm bölgelerde 1800’den fazla miting planlıyor. Trump daha başkanlığının yarı yılını doldurmadan ikinci direniş dalgasıyla karşılaşıyor. ABD egemen sınıfı arasındaki çatlaklar derinleşiyor. Yüzlerce miting, Trump’ın ırkçılığına anladığı dilden yanıtı ikinci kere vermek üzere. İlki Siyahların Hayatı Önemlidir hareketiydi.

Şimdi “hiç kimse yasadışı değildir” sloganıyla ırkçılığa karşı büyük bir mücadele dalgası gelişiyor. Sosyalistlerin tarafı çok net olmalıdır. İsyanların ve isyancıların yanındayız. Ama isyanlar yetmez; bu ırkçı sistemi kökünden devirecek bir devrime ihtiyacımız var.

Devletin militarize birlikler konumlandırmasının tek bir nedeni var. Irkçılık karşıtı dalgadan korkuyorlar. Irkçılığa karşı haklı olarak direnen insanları acımasızca bastırmaya çalışıyorlar.


Los Angeles’ta protestoların tarihi

Los Angeles’taki mevcut isyan yeni bir olgu değil, bir şehrin ırkçı bir sisteme karşı verdiği mücadelenin devamıdır
Los Angeles’ın sosyal adaletsizliğe karşı uzun bir protesto geçmişi var.

1992’deki Rodney King ayaklanmasından 2020 Black Lives Matter hareketine kadar (Siyah Hayatlar Önemlidir), direniş eylemleri kolektif hafızada canlılığını korumaktadır.

Ayaklanmanın önemli anları, Los Angeles’ın ayrımcılığa karşı bir direniş alanı olarak sağlam bir şekilde yerleşmesine yardımcı oldu.

Los Angeles sokaklarında bugün gördüğümüz direniş de bu geleneğin bir parçası.

1992 yılında Los Angeles sokakları, yıllarca süren polis şiddetine duyulan öfkenin kaynama noktasına ulaşmasıyla patlak vermişti.

29 Nisan 1992’de Los Angeles Polis Departmanı görevlileri Rodney King adındaki bir siyahı dövmüşler ve hemen beraat etmişlerdi. Bu her yanıyla ırkçı bir tutumdu.

Şehirde insanlar ayaklandı. Öfke, yine ırkçı polis şiddetine bir tepki olan 1965 Watts ayaklanmalarını hatırlattı.

Marksist yazar Mike Davis, Rodney King’i darp edenlerin serbest bırakılması kararı, “çok çeşitli şikayetlerin etrafında birleştiği bir merkez haline geldi” diye yazmıştı.

Ulusal Muhafızlar Rodney King protestolarını bastırdı.

Şehir altı gün boyunca yanarken 63 kişi öldü ve polis dokuz kişiyi vurdu.

2020 yılında yine Ulusal Muhafızlar polisin George Floyd’u öldürmesinin ardından Los Angeles’a gönderilmişti.
Protestolar şiddet içerikli olarak nitelendirildi ama öyle değildi. Floyd’un ölümü tarihteki en büyük ırkçılık karşıtı hareketlerden birinin fitilini ateşledi.

ABD devletinin yanıtı, her zaman olduğu gibi, korku, şiddet ve karalama yoluyla baskı oldu.

Los Angeles’ta, ABD’nin ve dünyanın diğer pek çok şehrinde durum böyleydi.

Bugünkü ayaklanma, bir kentin ırkçılığa karşı verdiği mücadelenin sadece yeni aşamasıdır.

(Sosyalist İşçi)

son yazıları

Marksizm 101 - Sosyalistler ve sendikal hareket
Grev bir turnusol kağıdıdır
Beyaz Saray’ın düşman kardeşleri

ilginizi çekebilir

turkiyeyi-anlamak-icin-ogretici-bir-olay-izmir-grevi
Marksizm 101 - Sosyalistler ve sendikal hareket
izmir-de-grev-krizi-cemil-tugay-yeni-onerisini-acikladi-disk-genel-is-i-masaya-davet-etti (1)
Grev bir turnusol kağıdıdır
Vegas-cybertruck-DB-250102_1735813211197_hpMain_16x9
Beyaz Saray’ın düşman kardeşleri