İntifada kazanacak

Filistin direniş tarihinin en önemli aşamalarından biri olan Birinci İntifada’nın üzerinden 38 yıl geçti.

Silkinmek, ayağa kalkmak, baş kaldırmak anlamlarına gelen İntifada, bugün tüm dünyada Filistinlilerin İsrail işgaline karşı başlattıkları topyekün direnişin adı olarak anılmaya devam etmektedir. 9 Aralık 1987’de başlayıp, altı yıllık bir halk direnişinin sonucunda 1993 Oslo Anlaşması ile resmi olarak noktalansa da; İntifada’nın, halen devam eden Filistin direnişinin bağımsızlık mücadelesindeki önemi büyüktür. Gazze halkının son iki yıldır yaşanan Gazze Soykırımı’nda gösterdiği direncin ve gidişatı, bir barış planı sürecine taşıyan dirayetinin, tarihsel süreçte Filistin’in kendi kaderini tayin etme ve bağımsızlık mücadelesine olan inancının fitilini ateşleyen bir mihenk taşıdır İntifada.

İntifada’yı hazırlayan faktörler 

Birinci İntifada’yı hazırlayan faktörler arasında; 1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasıyla başlayan Filistin topraklarının işgal ve ilhakı, 1967 Altı Gün Savaşı ile İsrail’in Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridini işgal etmesiyle neticelenen süreç ve Filistinlilere uygulanan İsrail politikaları yer almaktaydı.

İsrail hükümeti; Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin fiziksel altyapısını yollar, su ve elektrik şebekeleri aracılığıyla İsrail’e bağladı. Filistinliler ucuz ve vasıfsız işgücü olarak istihdam edildi. 1977’de Likud Partisi’nin iktidara gelmesiyle, seçimle gelen belediye başkanları görevden alındı ve yerlerine İsrailli askeri yetkililer getirildi. Toprak ilhakı hız kazandı ve 1987’ye gelindiğinde Filistin topraklarının %52’sinden fazlasına İsrail tarafından el konuldu. Bu süreçte Yahudi yerleşim yerleri inşa edildi ve Filistinli işgücü İsrail ekonomisine daha da bağımlı hale geldi.

4 Ağustos 1985’te İsrail Savunma Bakanı Yitzhak Rabin, Filistin halkını adeta tutsak durumuna düşürerek seyahat edebilmeleri için izin almalarını zorunlu kılan “demir yumruk” politikasını uygulamaya koydu. Çok sayıda Filistinli hapse atıldı, suçlama veya yargılama olmaksızın idari gözetim altına alındı veya sürgüne gönderildi. Sokağa çıkma yasakları, okulların kapatılması ve ev yıkımları gibi toplu cezalandırmalar arttı.

1982’de İsrail, Lübnan’ı işgal edip Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) ülkeden sürdü. FKÖ iki gruba bölündü ve etkisiz hale getirildi. Gazze Şeridi’ni ilgilendiren bir dizi olay, 1987 sonunda İntifada’nın Gazze’de patlak vermesine zemin hazırladı. Art arda yaşanan ölümler ve giderek kötüleşen durum neticesinde, gösteriler daha sıklaştı ve Filistinli gençler İsrail araçlarına taş atarak durumu protesto ettiler.

Bir halk direnişi: İntifada başlıyor

8 Aralık 1987’de Gazze Şeridi’nin kuzeyinde, Beyt Hanun’daki “Erez” kontrol noktasında, bir İsraillinin kamyonetini Filistinli işçilerin üzerine sürmesi ve 4 kişiyi öldürmesi İntifada’nın başlangıcı oldu. 9 Aralık 1987’de başlayan protesto ve çatışmalar, Gazze Şeridi’nin tamamını sararak Kudüs ve Batı Şeria’daki kamp, köy ve kasabalara hızla yayıldı.

İsrail Ordusu silahsız protestoculara karşı gerçek mühimmat kullandı, göstericiler hapse atıldı, sokağa çıkma yasakları ve ablukalar uygulandı. ‘Kemik kırma’ olarak adlandırılan bir politika izlenerek, tek silahı taş olan Filistinlilerin uzuvları taşlarla kırıldı. Ancak tüm bu uygulamalar, tabandan yayılan bu halk ayaklanmasının daha da kararlılıkla sürdürülmesine neden oldu.

Günler içerisinde yerel liderlik kadroları ortaya çıktı. Dört grubun temsilcilerinden oluşan Birleşik Ulusal Ayaklanma Liderliği (UNLU) kuruldu. Bu birlik; Fetih, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi ve Filistin Komünist Partisi’nden oluşuyordu.UNLU imzasıyla dağıtılan bildiriler, halk tarafından izlenmesi gereken sivil itaatsizlik eylemlerini talep ediyordu. 

1988’de köy, kamp ve mahallelerde halk komiteleri kuruldu. Bir takip komitesi tarafından koordine edilen bu komiteler; sağlık, eğitim, güvenlik, hayati malzemeler ve tarıma yönelik birimler içeriyor, toplumu aşağıdan yukarıya yeniden yapılandırma iradesini temsil ediyorlardı. UNLU ve halk komiteleri, halk tarafından kabul gördü ve desteklendi. İsraillilerinkine alternatif bir siyasi yapı oluşturuldu ve bir devletin kurumsal yapısının birçok özelliği üstlenildi..

Nablus’ta başlatılan, UNLU’nun da desteklediği ticari grevler ve İsrail ürünlerini boykot da İntifada’nın kapsamı içerisindeydi. İsrail ordusu, grevleri kırmaya çalışmış ancak başarılı olamamıştı. 

Sarsılmaz direniş ve sonuçları

İntifada’nın sürekliliği, onun askeri olarak durdurulamayacağı inancına yol açtı. Bir protesto dalgası şeklinde gelişen hareket; özyönetim çağrısı yapan aktif bir siyasi oluşuma dönüştü ve ulus olma bilincini pekiştirdi.

Silahsız çocuk ve gençlere karşı donanımlı İsrail askerlerinin uyguladığı şiddet, dünya kamuoyunun Filistin sorununa dikkatini çekmesine sebep oldu.

İntifada sırasında İsrail’in saldırıları sonucu 241’i çocuk 1162 Filistinli hayatını kaybetti; yaklaşık 90 bin kişi yaralandı. 

FKÖ, 15 Kasım 1988’de Filistin Ulusal Konseyi aracılığıyla, Filistin Devleti’nin kuruluşunu ilan etti. 

İsrail ile FKÖ arasında 1993 yılında Oslo Anlaşması imzalandı. Ancak anlaşma, kalıcı barışın gerçekleşmesini sağlayamadı.

İntifada’nın yapı taşlarından biri olan Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas, silahlı direniş yapılanması olarak sahada yer aldı.

Nimet YallıaItın

son yazıları

Vestel'de işçi kıyımına hayır!
Mussolini faşizmi anlatıyor
Trump'ın ABD'nin gerilemesine karşı yeni stratejisi

ilginizi çekebilir

vestel-n18m_cover
Vestel'de işçi kıyımına hayır!
JoeWrightM (1)
Mussolini faşizmi anlatıyor
EDSC03000-2
Trump'ın ABD'nin gerilemesine karşı yeni stratejisi