Geçtiğimiz haftalarda birçoğumuz için şaşırtıcı sonuçları olan bir seçim sürecinin daha sonuna gelmiştik. Seçim sonucunda sürpriz partiler, kilit partiler, liderler ve çeşitli başkanlık ve ortaklık tartışmaları öne çıktı.
Parlamento dağılımı biz kadınlar açısından yine sürprizlere de kilit konumlara da izin vermedi. Türkiye parlamentosunda 600’e çıkan milletvekili sayısında kadın milletvekili sayısı 104 oldu. Yani erkek milletvekili sayısı 5 kat daha fazla. Bu hâli ile önümüzdeki haftalarda açıklanması beklenen kabinede de büyük bir sıçrama beklemek mümkün görünmüyor.
Parti dağılımlarını merak edecek olursak; AKP 53 milletvekili ile ilk sırada ama bunun alınan oylara göre dağılımlarını hesap etmek de mümkün. Milletvekili oy oranı %42 olan AKP, 53 milletvekili ile kadın temsiliyeti sağlarken; onun dörtte biri oranında oy alan HDP 25 milletvekili ile kadınların temsiliyetini sağlamış oldu. Her iki durumda da temsiliyetin yetersiz olduğu çok açık. Ancak bu küçük karşılaştırmadan dahi toplumun ve yaşamın her alanında kadının temsil edilmesinin mücadelenin ve özgürlüğün imkanlarına bağlı olduğunu görmek mümkün.
Küresel bir eğilim
Seçim sonuçları bazılarımızı şaşırtsa da dünyadan çok da farklı bir politik eğilimin içinde olmadığımızı açığa çıktı. Dünyada uzun zamandır kendini birçok farklı biçimde gösteren siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, sağ/otoriter iktidarların öne çıkmasına neden olmakla birlikte, karşısında kararlı bir mücadelenin şekillenmesini de sağladı. Ekonomik ve siyasi gidişat bizim için de böyle bir mücadelenin zaruri olduğunu şimdiden ortaya koydu. Bütün bu eğilimler ve tepkiler, kadınların yaşadıkları açısından da sadece bize özgü değil.
Ancak elbette kadın temsiliyeti, toplumsal cinsiyet rollerine ve aileye her daim sadık kalan devlet aklının bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. Bugünlerde T.C tarihinde CHP’li kadın vekilin, tarihte hamile olarak yemin edecek ilk vekil olması bir ilerleme değil bir utanç olarak anlatılmalıdır.
Dünyanın zenginliklerini ve kaynaklarını elinde tutan bir avuç sömürücüye karşı, biz milyonlar, ezilenler ve yoksullar kalanlar ile yetinmeyeceksek, kadınlar da erkeklerin ardında bıraktığı kırıntılar ile yetinmeyecekler.
Pervin Buldan tehdit edilemez
Son dönemde baskıcı politikalar karşısında en büyük eylemlerin mimarı, katılımcısı ve örgütçüsü olan kadınlar savaş karşıtı, ekoloji yanlısı mücadelelerine kendi özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak temsiliyet hakkı mücadelesini de ekliyor. Sokakları, meydanları aldığımız gibi o koltukların yanında Süleyman Soylu gibilerin bir kadın milletvekilini, hem kadın hem de ezilen halkın bir mensubunu tehdit etme hakkını bulamayacağı bir siyaset zemininin gerçekleşmesini sağlayacağız. Bugün ise hep birlikte hem kadın dayanışması hem de ırkçılık ve savaş karşıtı mücadelenin bir parçası olarak Pervin Buldan’ın yanında durmak zamanı.
Ayşe Demirbilek