Seçildiğinden bu yana, Trump’ın sadece geleneksel sağ kanat Cumhuriyetçi bir başkandan daha fazlası olup olmayacağı tartışılıyor.
Onun döneminde zenginler kesinlikle iyi durumda. Multimilyarder Warren Buffet’ın Berkshire Hathaway fonu, Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu kongre tarafından kabul edilen vergi kesintileri sayesinde 21 milyar Pound daha fazla kazanacak.
Ancak geçtiğimiz Perşembe günü Trump, çeliğe yüzde 25 ve alüminyuma yüzde 10 ithalat gümrük tarifesi uygulayacağını açıkladı. Bu uygulama ile Çin’i hedeflediğini iddia ediyor ancak bu tarifeler ABD’nin Kanada, Almanya, İngiltere ve Güney Kore gibi müttefiklerini de etkileyecek.
Trump bu kararını kışkırtıcı bir dizi tweet ile savundu, “ABD, hemen hemen birlikte iş yaptığı bütün ülkelerle ticaret yaparken milyarlarca dolar kaybederken ticaret savaşları iyidir ve bu savaşların kazanılması kolaydır” dedi. “Eğer bir ülke ile yaptığımız işten 70 milyar dolar zarar ediyorsak ve bu ülke açıkgözlülük yapıyorsa o zaman o ülkeyle artık ticaret yağmayacağız – büyük kazanacağız. Çok basit.”
Çin’in bu hamleye karşı yanıtı çok ılımlı olurken AB, kendi gümrük tarifeleri ile misilleme yapacağını söyledi. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, AB’nin Harley Davidson motorsikletlerini, viskiyi ve jeanleri hedef alabileceğini söyledi. Resmi bir AB görevlisi Financial Times’a, “Brüksel’in sert ve açık bir yanıt hazırlığı içinde olduğunu” söyledi. Trump buna Avrupa’dan araba ihracı ile ilgili tarifelerle tehdit ederek yanıt verdi.
Dünyanın gördüğü son gerçek ticaret savaşı 1930’da, ABD Kongresi’nin Smoot-Hawley Kanunu ile tarifeleri yüzde 40.1’den yüzde 59.1’e çıkarmasıyla yaşanmıştı. Bu, dünya pazarını darmadağın eden birkaç hamleden biriydi. Bunun üzerine örneğin İngiltere altın standardından çıkmış, poundu devalüe etmiş ve Imperial Preference tarife sistemini kabul etmişti
Büyük liberal ekonomist Maynard Keynes, bu konuda daha rahattı. “Fikirler, bilgi, bilim, misafirperverlik, seyahat – doğası gereği uluslararası olması gerekenler bunlardır. Ancak mümkün olan her durumda mallar ev yapımı ve her şeyden önemlisi finans milli olabilir” demişti.
Hegemonya
Fakat İtalyan Marksist Antonio Gramsci, faşist hapishane hücresinden olan biteni daha doğru bir şekilde anlayabilmişti. “Her önemli ulus, kendi politik hegemonyasını ekonomik bir temel ile güçlendirme eğilimindedir. Bu eğilimin sonucunda dünya pazarı artık bir dizi ulusal ekonomiden değil uluslararası (devletlerarası) pazarlardan oluşacak” dedi.
Diğer bir deyişle, 1930’ların ticaret savaşı dünya ekonomisini her biri kendi müşterilerine ve sömürgelerine sahip birbirine rakip büyük emperyalist bloklar oluşturmaya zorladı. Bu bloklar İngiltere, Fransa, ABD, Almanya ve Japonya idi. Ve tabii ki bu süreç gerçek bir dünya savaşına zemin hazırladı.
Fakat Trump’ın büyük bir memnuniyetle başlattığı ticaret savaşı farklı bir durum. Keynes ne düşünürse düşünsün günümüzde üretim ve finans artık uluslararasılaşmış durumda. Bugün dünya ekonomisine hakim olan büyük ulusötesi şirketler sınırları kesen bir üretim zincirine dayanıyorlar. Brexit’in İngiliz kapitalizmini bu kadar zor bir duruma sokmasının nedeni bu.
Bu zincirlerden bazıları belirli bölgelerde yoğunlaşmış durumda – örneğin ABD’nin çevresinde Kuzey Amerika’da, Almanya’nın çevresinde orta ve doğu Avrupa’da. Fakat en büyük ekonomilerin ticareti ve yatırımı – hepsinden önce ABD ve Çin – bütün dünyaya yayılmış durumda.
Dolayısıyla bugün ticaret savaşı ABD’nin kendi içindeki büyük kapitalistlerin çıkarına bir durum değil. Bu çıkarlar Trump’ın Beyaz Sarayı’nda Goldman Sachs’ın eski başkanı Gary Cohn tarafından temsil ediliyor. Micheal Wolff Cohn’u “Hillary Clinton’a oy vermiş bir demokratik küreselci-kozmopolitan Manhattanlı” olarak tarif ediyor.
Yeni tarifeler Cohn için yenilgi ve Trump’ın Ulusal Ticaret Konseyi başkanı Peter Navarro için zafer anlamına geliyor. Navarro Mart ayında “Trump yönetiminin en büyük hedeflerinden birisi, aslında ABD içinde var olabilecek (ancak şu anda olmayan) tedarik zincirlerini ve üretim olanaklarını yeniden geri kazanmaktır” dedi. Ancak tedarik zincirlerinin var olmasının nedeni katılımcı firmalar için kârlı olması.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Trump gazetecilere “kaosu seviyorum. Kaos gerçekten çok iyidir” dedi. Trump o çok sevdiği kaosa erişecek gibi görünüyor.
Alex Callinicos
(Socialist Worker'daki İngilizce orijinalinden çeviren Arife Köse)