Siyaset kadınların eşitsizlikle yüz yüze geldiği alanlardan yalnızca bir tanesi. Kuşkusuz bunun nedeni Cumhurbaşkanı’nın diline pelesenk ettiği “fırsat” eşitsizliğinden çok daha fazlası. Kapitalizmdeki hakim cinsiyetçi toplumsal işbölümü siyasi temsiliyette de kendisini gösteriyor. Tıpkı statüsü, mesleği ne olursa olsun kadınların erkeklerden daha az ücret alması gibi politikada da eşitsizlik hakim.
Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi’nin son raporlarına göre 2016 yılında tüm dünyada hükümet ve parlamentolardaki kadın sayısı düşmüş. Devlet başkanı olan kadınların oranı ise yüzde 7,2’den ibaret. Kadınların parlamentodaki temsili konusunda sıralamadaki ilk üç ülke sırasıyla Rwanda, Bolivya ve Küba. Rwanda’da 80 sandalyeden 49’u kadınların.
Türkiye’deki eşitsizlik
Türkiye meclisi dünya sıralamasında sonlarda yer alıyor. 548 milletvekilinden yalnızca 79’u kadın. Aslında 7 Haziran seçimlerinin ardından meclisteki kadın vekil oranı yüzde 23 artış göstermişti. Ancak 1 Kasım seçimlerinde 43 ilden sadece erkek milletvekili çıktı ve meclisteki kadın vekil oranı düştü. Varolan kadın vekillerin bir kısmının da şu anda tutuklu olduğunu hesaba eklersek manzara daha bir netleşir. İki seçim arası meclis tarihindeki kadın temsiliyetinde belirleyici rolü olan HDP yüzde 36,84’le, cinsiyete göre sandalye dağılımında en yüksek kadın oranına sahip siyasi organizasyon.
Yukarıda bahsi geçen rapordan anlaşıldığına göre, mecliste de işler ‘kadın işi-erkek işi’ olarak yürüyor. Belli ki Fransa’da savunma bakanının kadın olması sadece Erdoğan için ‘enteresan’ değil. Dünya genelinde parlamentolarda bakanlık görevi üstlenen kadınların alanları, sosyal politika, cinsiyet eşitliği, kadın, aile, gençlik, çevre, enerji, çocuk, engelli vb. Liste çamaşır, bulaşık, dikiş, nakış diye uzayacak gibi sanki.
Ayrıcalıklara son
Elbette parlamento ve bakanlıklarda kadın temsiliyetinin artması doğal olarak toplumdaki cinsiyetçiliğin gerileyeceği, kadınların kazanılmış haklarına saldırıların duracağı veya lehte yasal reformların yapılacağı anlamına gelmiyor.
Geçen aylarda farklı holding CEO’larının, yönetim kurullarında kadın oranını yüzde 30’a yükseltmeyi hedefleyen kampanyaya katıldıklarını ilan etmelerinin, söz konusu kadınların ‘patron’ olduğu gerçeğini değiştirmemesi gibi. Kadın özgürlüğü mücadelesi sadece bir eşitlik meselesi değil. Sınıfsal konumdan veya doğuştan gelen tüm ayrıcalıkların ortadan kalktığı bir dünyayı mümkün kılabilmek önemli olan. Ancak bugünkü eşitsizliklere karşı mücadele düzeyimiz, değişimi sağlayacak ve başka bir dünyayı o kadar mümkün kılacak temel öğedir.
Meltem Oral
(Sosyalist İşçi)