Darbecilerin yenilmesinin sevinci yerini endişelere, büyük çatışmalara, saflaşmalara ve savaşa bırakmış durumda. Bu puslu havaya işçiler son verebilir.
12 Eylül askeri yönetiminin sonu 1984’teyapılan ilk grev, onu takip eden ve kazanan grevler, işçi sınıfının Gezi’si 1989 bahar eylemleriyle gelmişti.
İşçiler askeri diktanın aşağıya çektiği ücretleri artırırken, demokratik kazanımların da elde edilmesini sağladı.
90’lar savaş koalisyonlarıyla geçti. Yargısız infazlar, işkenceler, faili meçhulller, köy yakmalar... Her bir sağcı koalisyonun sonunu yine işçilerin grevleri getirdi.
Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat dönemi de ekonomik krize isyan eden işçiler tarafından bitirildi. Bankaları soyan, halkı yoksullaştıran, bir zamanlar korkulan siyasi liderler ve partiler tarihe karıştı.
Başta sanayi işçileri olmak üzere işçi sınıfının önemli kısmının oylarını alan Ak Parti hükümeti uzunca bir süre mücadeleyle karşılaşmadı. Bunu hem kendinden öncekilerin istenmemesine hem de sosyal yardım politikasıyla başardı. Fakat bir yere kadar.
Geçen yıl, önümüz başkanlık dayatması ve savaşla kesilmemişken, Ak Parti hükümeti tarihindeki en büyük işçi mücadelesiyle karşılaştı.
Yasaklanan Birleşik Metal grevinin ardından Bursa’da dev otomotiv fabrikaları işgal edildi ve hala sürmekte bir grev dalgası başladı. Hareket hem ücretleri artırdı hem de patronların çıkarlarını kollayan faşist sendikayı sarstı.
Bunlar masabaşında planlanmış ve beklenen hareketler değildi. Beklenmedik kimseler tarafından yaratıldı.
Sosyalistler sadece işçi sınıfına güvenir. Üretimden gelen güce sahip sınıf, devlete,hükümetlere ve kapitalist sınıfın saldırılarına karşı koyabilir. Bu sınıfı oluşturan tek tek işçilerin nasıl bir eğitim aldıklarından, siyasi görüşlerinden bağımsız olarak işçi sınıfı kitlesel olarak mücadeleye atıldığında hem toplumu hem de kendini değiştirir.
Bugün içimizi karartan kördüğümü de işçiler aşacak. Darbecileri yenen emekçi sınıflar olan biteni kabullenmeyecek, mücadele er ya da geç bir yerden patlak verecek.İşçi sınıfına mücadele etmesi ve örgütlenmesi için yardım etmeliyiz.Emekçileri suni olarak bölen “laik-dindar” “Türk-Kürt” ayrımlarına karşı mücadele ederek. Mücadele eden işçilerle dayanışmayı büyüterek. Ortak taleplerimiziçin birleşik mücadeleyi inşa ederek.
Sosyalistler egemenlerin tepedeki kapışmalarına seyirci kalmazlar, çatışan kanatlardan birinin yanında taraf olmazlar. Değişim aşağıdan mücadelelerle gelecek. 15 Temmuz sonrası devam eden ve yeni başlayan mücadeleleri birleştirmek temel görevimiz.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)