26 Ağustos Cuma günü, medya, yaklaşık 700 savaşçı ve 3 bin sivilin ülkenin kuzeybatısında İdlip’e tahliyesine izin veren bir anlaşma sonrasında, Şam yakınlarındaki Daraya kentinin rejimin eline geçtiğini açıkladı. Halep de güçlü bir basınç altındayken Daraya’nın düşüşü, Suriyeli devrimciler için ağır bir darbedir.
Halk devriminin sembolü olan isyankâr Daraya’nın şartlı teslimi, dört yıllık ölümcül ablukanın ve hem şehri hem de tüm ekilebilir alanları yerle bir eden gündelik bombardımanların sonrasında geldi. Savaşçıların tahliyesine ilişkin rejimin kararı masum değildir: şehir sakinleri ÖSO’nun halk direnişine bağlıdırlar, ne cihatçı ne de selefidirler ve rejim, onları İdlip’i kontrol eden El Nusra Cephesi’nin pençesi altına gönderiyor.
Suriye’nin ikinci büyük şehri Halep ve Esad’ın boyunduruğundan kurtarılmış mahalleleri, Rusya destekli rejim güçleri tarafından Temmuz ayı ortasında kuşatıldı. İki cihatçı grubun (adını “Fatih El Şam” olarak değiştiren El Nusra Cephesi ve Ahrar uş-Şam) liderliğindeki koalisyonun bir karşı saldırısı ile bu ablukada güvenliği sağlanamamış bir gedik açılabildi ancak Halep’teki çatışma sırasında özellikle mahallelerden ve şehirden gelen siviller ilk kurbanlar oldu.
Erdoğan’ın oyunu
Aynı sıralarda, Suriyeli silahlı grupların katılımı ile Türkiyeli AKP hükümetinin askeri güçleri, kuzeydeki Cerablus sınır kentini almak için Daesh'e askeri bir operasyon başlattı. AKP hükümetinin açıklamalarına göre bu operasyonun amacı, Daesh'i kuzeyden bastırmak ve Arap müttefikleriyle (Suriye Demokratik Güçleri - SDG) Kürt güçleri YPG’nin iki kanton bölgesini (kuzeydoğu Rojava ile kuzeybatı) bağlamasına engel olmak. Daesh'in Cerablus’tan kovulmasının ardından, Türkiye şimdi, Türkiye’deki Kürtler için örnek teşkil edebilecek Suriye’deki Kürt otonomisi girişimlerini başarısızlığa uğratmak için Kürt güçlerine karşı saldırılara yoğunlaşıyor. Ancak Erdoğan, rejime karşı pozisyonunu yeniden değerlendirmesine yol açan Putin Rusya’sıyla uzlaşması ve İran’la müzakereleri sonrasında, geçiş döneminde diktatör Esad’ın varlığını kabul ederek, Suriye’de vazgeçilmez bir bölgesel güç olarak konumunu teyit etmek istiyor. Esad rejimi, askeri müdahaleden bir hafta önce ülkenin kuzeyindeki Haseke kentinde YPG güçlerine saldırarak ve Suriye’deki Kürt güçlerini “PKK’nin ajanı” olarak adlandırarak Türkiye’nin dönüşümü konusunda beklentisini göstermişti. Bu bize yine gösteriyor ki, devrimci güçlerin, kurtuluş mücadelelerine bölgesel ya da emperyalist güçlerin veya diktatörlerin “desteği” konusunda tüm yanılsamaları beyhudedir.
Emperyalist ve bölgesel güçler Suriyelilerin sırtında
Emperyalist güçler (ABD, Rusya) ve bölgesel güçler (Türkiye, Suudi Arabistan, İran) arasında burjuva muhalefetinin bazı unsurlarını içererek eski rejimin kendini yeniden üretmesine imkân veren "siyasi çözüm" için uzlaşı bulunmak üzere. Emperyalist yırtıcıların "siyasi bir çözümü" Suriye halkına dayatmak için konjonktürel çıkar birliği birçok sorunla karşı karşıyadır. Daesh'in tüm dünyaya karşı savaşı, diğer gerici silahlı güçlerle (El Nusra Cephesi, Ahrar uş-Şam…) beraber ya da onların arasındaki “iç savaş”, Kürt ulusal kurtuluş hareketinin dinamiği… Ancak diktatörlüğün, emperyalist yırtıcıların ve gerici güçlerin aynı anda en büyük düşmanı, “kurtarılmış” bölgelerdeki, her ne kadar zayıflamış olsa da hâlâ yaşayan halk hareketidir. Aynı zamanda rejimin "Faydalı Suriye" dediği, yani rejimin kontrolünde olan halkın çoğunluğunun yaşadığı bölgelerde hüküm süren demokrasi ve sosyal adalet için halkın gösterilerinin ve öfkesinin muazzam potansiyeli. Suriye'deki özgürlüğe kavuşma özlemi, yani en derin ve en radikal politik ve sosyal değişim için devrimci dinamik, hâlen Arap ve Kürt halk sınıflarının gündeminde yer almaktadır, bugün ve gelecek yıllarda.
Ghayath Naisse
(Fransızca'dan çeviren: Orhan Göztepe)