Buralarda nefret ve şiddet her zaman var. Devlet istediği, bütüm kurumlarıyla ürettiği ve teşvik ettiği için var. Fakat bugünkü sağcı saldırganlığın başlıca nedeni savaştır.
Türkiye savaş uçakları Irak Kürdistanı’nı bombalıyor. Lice’yi de bombalıyor. İncirlik ve Diyarbakır askeri üslerinden kalkan ABD savaş koalisyonun uçakları Suriye’yi bombalıyor. IŞİD Kilis’i havan topu atışına tutuyor, ordu sınır ötesini topa tutuyor.
Genelkurmay başkanı, atanmış bir bürokrat olduğu hâlde, seçilmiş milli savunma bakanı hakkında basın açıklaması yapıp onu susturabiliyor. Genelkurmay Başkanı, Erdoğan’ın milliyetçi duygu sömürüsünü dinlerken ağlıyor. Veli Küçük jandarma törenlerinin protokolünde beliriyor. AKP’nin rüşvet ağını örtbas etmek için aklayıp sokağa saldığı JİTEM’ciler, Ergenekoncular, Kürt şehirlerini yakıp yıkıp duvarlarına ırkçı yazılamalar yapıyor.
İstanbul’da Koreli plakçının dükkanının basılıp müzik dinleyenlerin dövülmesi, trans onur yürüyüşünü polisin zorbalıkla insanları itip kakarak dağıtırken birilerinin gökkuşağı bayrağı yakması, aralarında sendikaların da bulunduğu çeşitli muhafazakâr örgütlerin Orlando katliamıyla ilişkilendirilmekten çekinmeden şiddet çağrısı yapması, şiddet gösterisi olan iki savaş tarafından teşvik ediliyor.
Savaş varsa, cinsiyetçilik var. Transfobi, homofobi var. Militarizm, doğası gereği özgürlük karşıtı; kendine milliyetçi ya da dini bir kılıf kolayca buluveriyor.
Gezi Parkı direnişi, barış süreci üzerine gelmişti. Barış süreci, Balyoz davası ile mümkün olmuştu. Ordu, siyasete müdahalesinin geriletilmesi ile aradan çekilmiş, hükümetle doğrudan mücadelelerin önü açılmıştı.
Gezi ile başlayan ve otomotiv işçilerinin geçen yılki grev ve mücadele dalgası işçi sınıfını da sararken müzakere masası devrildi. O masa devrildiği günden beri nefes alamıyoruz.
İstanbul’da 1 milyon kişinin katıldığı inatçı protestolarla, Türkiye’de toplam 3,5 milyon insanın destek verdiği ve 8 genç insanın hayatının çalındığı bir toplumsal direnişle park olarak kalması sağlanan Gezi’ye ‘Kışla yapacağız’ demesi, Erdoğan’ın Türk egemen sınıfının tüm kanatlarına ‘en iyi ben yönetirim’ iddiasını kabul ettirmek için zorba kariyerinin doruğu olduğu kadar rakiplerinin durumundan da kaynaklanıyor. Hepsi savaş partisi, savaş zorbaya olmadık bir güç atfediyor. O da devletin sopasını güçlendiriyor.
Gezi Parkı direnişi “diren Lice” diye bitmişti. Kürt illerine barış gelmeden, Suriye’de savaş bitmeden ve özgürlük gelmeden batıda demokrasi işlemiyor. Çözüm sürecine kaldığı yerden devam edilmesi, yeni anayasada Kürtlerin kimliğinin ve statüsünün tanınmasının mecliste kabul edilmesi için barış mücadelesi, militarizmi geriletmek için hayati. En geniş kesimleri birleştirecek Çözüme Devam kampanyasına başlıyoruz.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)