Venezuela’da ağır bir ekonomik kriz yaşanıyor. Basında hamburger fiyatının 170 dolara çıkmasıyla sembolleşen kriz yüzünden yoksullar gündelik temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak noktaya geldi. Tasarruf gerekçesiyle kamu işçileri haftada iki gün çalışıyor, artan maliyetler nedeniyle bazı fabrikalarda üretim durduruldu. Yüksek enflasyon ülkeyi kıtlığa sürüklemiş durumda.
Ülkenin ekonomisi tıpkı Brezilya gibi petrol gelirlerine bağımlı. Dolayısıyla petrol fiyatlarının küresel çapta düşüşü devletin gelirlerini ciddi bir şekilde etkiledi.
Yıllardır iktidarı sol liderlikten geri almak üzere sotede bekleyen sağ, ekonomik krizi fırsat olarak görüyor. Sağcılar Başkan Maduro’nun yerinden edilmesi için referanduma gidilmesi talebiyle imza toplamaya başladı bile. Diğer yandan Başkan Maduro, geçen hafta Venezuela’nın şimdiye kadarki en büyük askeri tatbikatını yaptırdı. Venezuela’da ekonomik ve siyasi kriz el ele gidiyor.
Bugün Maduro’yu yerinden etmeye çalışan ve ABD’nin müttefiki olan sağ, yıllarca Venezuela halkını şiddetli bir baskıyla sefalete mahkum etti. 1998’de Hugo Chavez seçilince sağın yönetimi sona erdi.
Chavez ABD’ye karşı çıkan ve yoksulların çıkarları adına hareket edeceğini söyleyen bir liderdi. Patronlar, ABD ve sağ ittifakı birkaç kez Chavez’i devirmeyi denedi. 2002’deki darbe, yüz binlerce insanın sokaklara dökülüp Chavez’i savunmasıyla başarısız olunca, sanayide kitlesel işten çıkarmalarla iktidarı zayıflatmaya çalıştılar.
Chavez 2013’te öldüğünden beri sağ kanat ve patronlar Venezuela’nın kontrolünü yeniden almayı deniyor.
Üstelik bazı mevziler kazanmış durumdalar. Aralık’taki parlamento seçiminde sağ ‘muhalefet’ çoğunluğu kazandı. Son 15 yıldır ilk kez sağcılar ülke çapında oy kazanmış oldu. Seçimlerden beri sağcıların parlamentodaki avantajlı konumlarını, Maduro’nun görevden alınması için kullanabilecekleri bekleniyordu.
Sağın dönüşü Venezuela için kâbus demek. Bu durum zenginlerin, yılların intikamını alarak Chavez döneminde yoksullar tarafından elde edilen gerçek kazanımları tersine çevireceği bir ortam yaratabilir.
Ancak Chavez ve mirasçısı Maduro’nun politikaları da çökmüş durumda. Brezilya’daki veya Yunanistan’daki reformist ‘sol’ iktidarlar gibi bir yandan patronların diğer yandan yoksulların talepleri arasında yalpalıyorlar. Maduro’nun geldiği durum, ekonominin petrol ihtiyacına bağımlılığını kırmak için hiçbir şey yapmamalarının, bazı patronlarla ve eski düzenin rüşvetçi isimleriyle kurdukları sıkı ittifakların kaçınılmaz sonucu gibi görünüyor. Aynı anda hem yoksulların hem patronların talepleri karşılanamaz. Aslında bu politikalar yoksulların çıkarlarını korumaktan çok uzakta.
Meltem Oral
(Sosyalist İşçi)