Ne AB'yi kale hâline getiren anlaşmaşma geçecek, ne de 3'üncü memorandumun önlem paketleri.
Aleksis Çipras hükümeti, gittikçe aşağı düşmeye devam ediyor, bütün cephelerde işçi sınıfına karşı en iğrenç saldırıları yapmaya devam ediyor. Önce AB ve Erdoğan arasındaki "utanç verici anlaşmaya" imzasını atıyor, bu ırkçı anlaşma mültecileri sınır dışı ediyor, Ege Denizi'ni geçen ve hayatlarını tehlikeye atan mültecileri toplama kamplarında hapsediyor.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Troyka ile (şimdi söylediği gibi "dörtlü kurumla") anlaşmayı kapatmaya devam ediyor. Bu anlaşmanın ön koşulları, sigorta sistemini reform etmek, yani sosyal güvenliği yok etmek, vergileri yükseltmek ve maaşları yeniden kesmektir. Bütün bunların hedefi 2018 yılında %3,5 mali fazlalıktır!
Bütün bu saldırıların güya kendi iradeleri olmadığı bahanesi çöktü, çünkü Çipras ve bakanları bu saldırıların gerçekleştirilmesinde en aktif şekilde yer alıyorlar. Zaten bügünden itibaren, mülteciler polis tarafından gözaltına alınıyor, elleri kelepçeleniyor ve kapatma kamplarına götürülüyorlar!
Timsah gözyaşları
Aynı zamanda Avrupa çapında terör histerisi kampanyası yaşanıyor. Belçika polisi, Paris saldırılarından sonra aranan bir kişiyi tutukluyor ve bu, AB zirvesinin ırkçı anlaşmayı tamamlamasıyla gerçekleşiyor. Bu olayları takip eden, Brüksel’deki bombalı saldırıda 21 ölünün trajesidir ve bu olaydan sonra bütün AB siyasi liderleri timsah gözyaşlarını dökmeye başladı.
Aleksis Çipras, bu oyunu Kyriakos Mitsotakis ve Fofi Gennimata'yla birlikte sürdürüyor ve şunları belirtiyor: "Korku ve nefret, Avrupa'yı yenemeyecektir". Bu ne büyük ikiyüzlülük. Aynı zamanda AB, mültecilere ve müslüman göçmenlere karşı korkularını açıkça söylüyor, nefrete ve ırkçılığa yol açıyor.
İslamofobi histerisi kemer sıkma politikaların diğer tarafıdır, hayatlarımızı yok eden, işten çıkaran politikaların diğer yüzüdür. Yunanistan’ı mülteciler için Türkiye’ye sınır dışı merkezi yapmak isteyen aynı güçler, emekçilerin ve sosyal sigortanın katledilmesini de istiyorlar.
Bunun için cevabımız birleşik ve eşzamanlı olacaktır. Sınırların kapatılması karşısında 19 Mart'taki kitlesel gösteriler, en iyi başlangıç noktasını verdi. Bu "utanç verici anlaşmanın" uygulamasına izin vermeyeceğiz.
Türkiye'ye tek bir mültecinin sınırdışı edilmesine izin vermeyeceğiz! Hiçbir toplama kampını istemiyoruz! Mültecilere sığınma ve barınma yerleri talep ediyoruz. Hepimizin ihtiyaçlarını karşılamak için okullarda ve hastanelerde doktorların ve öğretmenlerin işe alınmasını talep ediyoruz. Bizim mücadelemiz, Katrungalos sigorta sisteminin reformu ve Tsakalotos vergi yasasının meclise ulaşmamasını sağlamaktır.
25 Mart'ta sokaklarda olacağız ve ADEDY’nin 7 Nisan'da genel grevde olması için çalışacağız.
Irkçılığa ve memorandumlara geçit yok!
Panos Garganas
(Yunanca orijinalinden Türkçe'ye Miliazim Cemali çevirdi.)