Savaş ve barış

26.02.2016 - 06:21
Roni Margulies
Haberi paylaş

Türkiye şu anda savaş hâlinde bir ülke.

Bir yandan Kürt illerinde süren savaş, bir yandan Suriye topraklarının top ateşine tutulması, bir yandan da büyük şehirlerde patlayan bombalar.

Yaz aylarından bu yana kaç kişinin öldüğünü hesaplamak bile mümkün değil. Ama Hürriyet’in bugünkü haberine göre sadece Sur’da, bir tek şehrin tek bir ilçesinde, ekim başından bugüne 281 ölü verilmiş. (Tabii, Hürriyet böyle ifade etmiyor: asker, polis ve korucular “şehit olmuş”, Kürtler ise “etkisiz hale getirilmiş”.)

Savaş olan yerde başka her şey önemsizleşir, gündemden düşer. Siyasetin rengi değişir, insanların düşünceleri, bakışları başkalaşır.

En başta, düşmana karşı bir kenetlenme, birlik olma duygusu güçlenir. Savaş açan hükümet, askerî alanda olduğu kadar propaganda alanında da faaliyet gösterir, düşmanı daha da düşmanlaştırmak, kendi halkının millî duygularını daha da güçlendirmek için yoğun bir çalışma yapar. Düşmanı kana susamış bir barbar olarak gösterir, “bizim” yaptıklarımızın meşruluğunu, doğruluğunu, iyiliğini tekrar tekrar anlatır.

Bir savaşın ilk aylarında halkın bu propaganda fırtınasından etkilenmemesi, “kendi” devletini eleştirmesi zordur.

Kaldı ki, yenilmekten korkmak, yenilginin sonuçlarından ürkmek doğaldır.

Geçen gün esnafın biriyle sohbet ediyordum. Memleket meseleleri filan diye konuşurken, “Abi,” dedi, “şu komşu ülkelerin hâline bak. Nasıl bir felaket! Allah bizi korusun. Güçlü bir devlet olmak ne kadar önemli. Yoksa biz de onlar gibi olabilirdik.”

Adam sağcı, AKP’li, devletçi filan değil, kesin politik görüşleri yok. Ama korkuyor. Dolayısıyla, düşmanlara karşı “devletimize” tutunuyor, “hükümetimizi” eleştirmek istemiyor.

Savaşa girip de halkının böyle düşünmediği bir ülke örneği hiç yok.

Ama bu durumun çok uzun sürdüğünün örneği de yok. Bir süre sonra halkta “savaş yorgunluğu” başlar; hükümetin söyledikleri daha fazla sorgulanır, her dediğine inanılmaz; savaşın maliyeti millî duyguları törpülemeye başlar. Özellikle de “zafer” geciktikçe hükümetin propagandası etkisini yavaş yavaş yitirir.

Türkiye’de henüz ilk aşamadayız. AKP hükümetinin işi belli ki geçen Haziran ayına kıyasla şimdi daha kolay. Barış isteyenlerin, muhaliflerin, hepimizin işi biraz daha zor. Muhalif saflarda genel bir karamsarlık ve moral bozukluğu var.

Ama unutmamak gerek: Savaş başlamadan hemen önce 7 Haziran’da AKP oylarının beşte birini kaybetmişti. Ve tüm kamuoyu yoklamaları halkın büyük çoğunluğunun barış sürecini desteklediğini gösteriyordu.

Evet, savaş bu durumu değiştirdi. Ama çok uzun süreliğine değil. AKP sağlam değil kaygan bir zeminde dans ediyor.

Roni Margulies

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol