Özellikle 1 Kasım seçimlerinin ardından muhalif kesimlerde yanlış analizler ve bu analizleri takiben de yanlış bir eylem hattı giderek yükseliyor. Seçim sonrası oluşan yeni durumu net bir şekilde açıklamaktan uzakta olan her politik söylem karamsarlık yaratmakan başka bir işleve sahip değil.
AKP neoliberal bir parti ve bugün hem Kürt illerinde hem de Ortadoğu’da yürütülen savaş politikalarının öncüsü. Savaş politikalarının yarattığı koşullar, AKP’ye neoliberalizmin otoriter yüzünü daha açık gösterebileceği bir zemin sunuyor.
Sadece protesto etmekle yetinmiyorsak, demokrasi ve barış konusundaki taleplerimizi kazanmak istiyorsak mevcut koşulları iyi anlamak ve bu koşulları gerçekten değiştirebilecek bir muhalefeti örgütlemek zorundayız. Ulusalcılığın hiçbir şeyi değiştirmediğinin daha fazla kanıtlanmasına gerek yok. AKP’nin iktidarda olduğu 13 yıldır ‘yaşam tarzıcılıktan’ başka bir muhalefet yürütmeyen ve AKP’nin bugünkü savaş politikalarına onay veren CHP’yi, ittifak kurulabilecek bir sol odak olarak gören yaklaşımlar ulusalcılığa taviz vermekten ve AKP’ye kazandırmaktan başka bir şeye yaramadı. Değiştirme gücü olan, AKP’nin neoliberal politikalarına ve ulusalcıların politikalarına aynı anda karşı çıkan öncelikle gözünü yoksulları kazanmaya dikmiş olan bir muhalefettir.
Mücadele içinde mücadele
AKP’ye karşı özgürlükçü bir muhalefet ‘mücadele içinde mücadeleyi’ gerekli kılıyor. Bunun bir ayağını sol içindeki ulusalcı eğilimlere karşı mücadele oluşturduğu kadar bir ayağını da sekterliğe karşı mücadele oluşturuyor. Bugün işçi sınıfının çoğunluğunun siyasi istikrarsızlığın siyasi bir krize evrilmekte olduğu koşullarda, istikrar arayışıyla AKP’ye oy verdiğini görmeyen, 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin tabanının bir kısmının ondan vazgeçtiğini anlamayan, yeniden vazgeçmesinin mümkün olduğunu düşünmeyen bir muhalefetin kazanması olanaklı değil. AKP’nin tabanını liderliğinin eksenine iten en önemli faktörlerden biri alternatifsizlik sorunu. AKP liderliğinin savaşçı, işçilerin haklarına göz diken, demokrasiyi kısıtlayan politikalarını ona oy verenlere teşhir ederken, bir yandan da kazanmaya çalışan bir alternatif siyasi odağı örmek zorunluluk.
Bu alternatifin siyasi söylemi net olmalı. Ulusalcılığa da neoliberalizme de taviz vermemeli. Eğip bükmeden işçi sınıfını bölen tüm fikirlere karşı çıkmalı. Türkiye işçi sınıfını 13 yıldır bölen temel eksenlerden biri toplumun ‘dindarlar ve laikler’ olarak ayrıldığı söylemi. Muhalefetin önceliğinin laiklerin dindarlara karşı mücadelesini örgütlemek olduğu fikri yıllardır AKP’nin en çok işine gelen ve iktidarını perçinleyen şeylerden biri oldu.
Sınıfı suni şekilde bölen diğer temel eksense Kürt sorunu. Kürt halkına karşı yürütülen savaş, AKP’nin olduğu kadar ona onay veren CHP ve MHP’nin ve devletin tüm kurumlarının savaşı. Ancak bu savaş işçi sınıfının, yoksulların savaşı değil. Antikapitalist bir alternatif odak Türk ve Kürt halkı arasında barış köprüsüne payanda olmak zorunda.
Böyle bir solu inşa etmek sadece antikapitalist politikalarda net olmakla başarıya ulaşabilecek bir şey değil. Fikirleriniz çok parlak olabilir ancak değiştirmek ve kazanmak için işçi sınıfıyla doğru politikalar etrafında, güçlü bağlar kurmak gerekir.
Bu bağları kurmak için karamsarlığa yer yok. Örgütlenme zamanı. Her yerel direnişte, irili ufaklı tüm işçi eylemlerinde yer alma zamanı. HES’lere karşı verilen mücadeleyle, grevler arasında, hepsiyle Kürt halkının mücadelesi arasında köprüler kurmak zorundayız.
Nasıl bir muhalefet?
Rus uçağı, Musul, Suriye, açık ki AKP Ortadoğu halklarını yıllardır katliamlara mahkum eden savaş politikalarına körükle gidiyor. ‘Esas düşmanın içeride’ olduğunu unutmayarak AKP’nin her türlü savaş politikasına karşı çıkarken onun ‘uğraşılması gereken tek odak’ olmadığını da aklından çıkarmayan bir sola ihtiyaç var.
Aynı zamanda tüm dünyadaki antikapitalist mücadelelerle dayanışma içinde olan, savaşlara ve militarizme koşulsuz karşı çıkan, iklim değişikliğini, kadın cinayetlerini, mülteci düşmanlığını, taşeronlaştırmayı, güvencesiz çalışmayı, iş cinayetlerini durdurmak üzere kapitalizme meydan okuyan bir sola ihtiyaç var.
Gelin böyle bir solu birlikte inşa edelim.
Meltem Oral
(Sosyalist İşçi)