Türkiye’de nereden çıktığı tam belli olmayan bir ‘gerçek İslam’ tartışması sosyal medyada cereyan ettikten kısa bir süre sonra Paris’te yaşanan katliam, tartışmayı iyice alevlendirdi.
Katliamın ardından bir yanda şiddetin İslam’a içkin olduğu tescillenmiş gibi davrananlar, diğer yanda katliamı meşrulaştırmaya çalışanlar, aslında aynı nefreti üretmeye başladılar.
Gerçek İslam tartışmasına büyük bir iştahla sarılan ve kendisini seküler veya inançsız olarak tanımlayanlar çok matrak. İslam’ın ne olup olmadığı hakkında neden o dine inanmayan birileri yorum yapar, anlaşılır gibi değil. Peki gerçek İslam’ın ne olduğu sosyalistlerin umurunda olmalı mı?
Analizler, Müslümanları hesaplaşmaya davet etmek ve İslam’ın tarihinden Kur’andan ayetlere dayanarak Müslümanlara İslam’ın ne olduğunu anlatmak şeklinde. Paris katliamının ardından Müslümanları İslam’la hesaplaşmaya davet etmek, İsrail’in Filistin politikalarından ötürü dünya Yahudilerini Eski Ahit’i gözden geçirmeye çağırmak kadar saçma.
Ama esas saçma olan, bütün bu tartışmalarda ‘sınıf’ diye bir şeyin ortadan kalkmış olması. Sosyalistler için dünya laikler-dindarlar, inananlar-inanmayanlar olarak değil ezenler ve ezilenler, patronlar ve işçiler olarak bölünmüş durumda. Temel bölünme etnik, dini, mezhepsel değil yani.
Daha basit bir ifadeyle, burjuva Müslümanlar da var, işçi Müslümanlar da. Tıpkı diğer bütün dini, etnik ve benzeri farklılıkta olduğu gibi. Sosyalistler, dinlerin ne anlattığıyla ilgilenmez, o dinlere mensup insanların dini nasıl yorumladıklarıyla hiç ilgilenmez. Sosyalistler mevcut güçler dengesinde, ezme-ezilme ilişkisinde, işçi sınıfının egemen sınıf karşısında mücadelesine neyin daha fazla katkı yapabileceğine bakar. Sınıfsal ilişkilerden bağımsız bir din tartışması yok. Olmadığı gibi, sekülerlerin ‘gerçek İslam’ arayışının Türkiye işçi sınıfı mücadelesi için bir anlamı yok.
‘İslam tarihi zulümle dolu’ diyenler, yahu dünya tarihi zulümle dolu. George W. Bush ‘Şer odaklarına karşı Tanrı benden yana’ diyerek, yine kendi tabiriyle ‘Haçlı Seferi’ başlatıp Irak’ta bir milyondan fazla insanı öldürdü. Bush’a göre Tanrı böyle istemişti. Sosyalistler dünya savaş karşıtı hareketiyle ‘gerçek Evangelizmi’ bulmak için değil milyonları savaşa karşı sokağa çıkarmak için kolları sıvadı. Demek ki mesele dinlerden ibaret değil.
Bugün Paris katliamına dair yorumlardan ‘AKP karşıtlığı ölçer’ çıkarmaya çalışanlar, toplumdaki kutuplaşmayı yeniden üretiyorlar ve bu sadece AKP’nin işine yarıyor. AKP’ye karşı güçlü bir muhalefet, kültürel kutuplaşmalar üzerinden değil işçi sınıfını merkezine alan ve kutuplaşmayı parçalayan politikalarla örgütlenebilir.
Meltem Oral