Çözüm süreci dersleri

24.11.2015 - 13:20
Hakan Tahmaz
Haberi paylaş

Türkiye, Kürd sorununun çözülmesi çabalarında üçüncü önemli dönemi geride bıraktı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın girişimi ve Oslo görüşmeleri gibi Çözüm Süreci de akamete uğradı.

Bu dönemler devletin ve PKK’nin diğer bir dizi arayış ve girişimlerinden niteliksel ciddi farklılığı olan ve barışa çok daha fazla yaklaşılan dönemlerdi. Özellikle son iki süreçten uluslararası deneyimler ışığında çıkarılacak dersler doğrultusunda yeni kurulan 64. Hükümetle geliştirilecek süreç Türkiye’nin kalıcı barışa daha hızlı ve sağlıklı ulaşmasını sağlayabilir ve barışın toplumsal inşasını elverişli kılabilir. Bu süreçlerden isabetli dersler çıkarmak gerçekçi ve gerçekleşebilme oranı yüksek yol haritasının ortaya çıkmasına da hizmet edecektir.

Star Gazetesinde Hadime Özkan’ın 18 Kasım 2015 tarihinde, neredeyse çözüm süreçleriyle özdeşleşmiş Beşir Atalay’ın anlatımları yeni dönemde hükümetin yöneliminin ip ucalarını veriyor. Söyleşi her iki süreçten çıkarılabilecek dersler noktasında Türkiye’nin ne derece yerinde saydığını göstermesi bakımından da ilginç.

Her iki süreçte de tarafların barışa tam hazır olmadıkları ilk göze çarpan en önemli nokta olarak önümüze çıkıyor. Bu süreçte tarafların barışa tam hazır olmadıklarını gördük. Taraflar adına görüşme yapanların çoğu zaman görüşmeye gelme nedenlerini, yaşanan süreci unutmuş veya öyle göründüklerini gördük.  

Görüşmelerin başlaması,  eski yöntemlerle (silahla, inkârla, savaşla, çatışmayla, imhayla) sonuç almanın imkânsızlığının açığa çıkmış olmasının bir ürünüdür. Devlet ve PKK bunu hala tam içselleştiremediği için görüşme ve temaslarda karşı tarafın yenilgiyi kabul etmesini bekliyor,  buna zorlayan taktikler geliştiriyorlar.

Son birkaç aydır yaşananlara baktığımızda bu eşiği hala büyük ölçüde aşamadığımızı görmek mümkün. Bunca zamana rağmen hala diz çöktürme operasyonlarının, saldırılarının ve söylemlerin başka ne anlamı ve önemi olabilir.

Bu eşiğin aşılamaması, çözüm süreçlerinde en önemli unsur olan güvensizlikleri giderilmesi doğrultusunda politikaların, açılımlarının geliştirilmesini engelledi. Bu noktada sağlıklı, verimli ve sonuç alıcı bir gelişme yaşanmadı.  Palyatif ve algı oluşturma amaçlı politikalarla oyalanıldı Örneğin Akil İnsanlar Heyeti çalışması, silahlı güçlerin geri çekilmesi çalışması ve çözüm sürecinin kurumsal yapısının oluşturulma çalışması bu sınırları aşılamadığı için kadük kaldılar. Aksine zamanla güvensizliğin derinleşmesine neden olan niteliğe bürünen çalışmalar haline dönüştüler.  

Bütün bunlar nitelikli müzakereye geçiş öncesi diyalog ve görüşme sürecinin gereksiz yere uzamasına yol açtı. Müzakere öncesi hazırlık evresi olarak tanımlanabilecek buna benzer süreçler,  birçok ülkede birbirinden çok farklı yaşanmıştır.

Ancak hiç birinde bu ön hazırlık evresinde yeni yapısal sorunların oluşmasına yol açacak bir gelişmeye de izin verilmemiştir.

Bu nedenle barış sürecinin kalıcılaşması sürece katılımı artıracak mekanizmaların, yapıların ve kurumların geliştirilmesine paralel bir biçimde yürümüştür. Dünyada ikili bir biçimde yürütülen barış süreci yoktur. Oslo sürecinin başarısızlığı ve bunun ortaya çıkardığı bazı sonuçlar nedeniyle Çözüm Süreci’nin İmralı, MİT, Kandil, HDP İmralı Heyeti, AK Parti, Kamu Güvenliği ve Düzeni Müsteşarlığı sınırları içinde sürdürmede ısrar edilmesi tam anlamıyla kapalı devre bir barış sürecinin yaşanmasına ve güven sorununu artıran biçim almasına yol açtı. Barış sürecinde mutlaka etkin olması gereken mekanizma ve kurumların (Meclisin, sivil toplum kurumlarının) devre dışı bırakılması/kalması şeffaflık noktasında zaaflı bir süreç yaşanmasını da beraberinde getirdi.  Bununla da kalmadı,  algı yönetimi amaçlı yanlış/kasıtlı bilgilerin medya ortamına sunulmasıyla ciddi bilgi kirliğine yol açıldı. Güvensizlik pekiştirildi, kaygılar beslendi. Bunun önüne geçilmek amacıyla “toplumun doğrudan, doğru bilgilendirmesi” için çözüm yasasına konulan görevlendirilme maddesi bir kez bile işletilmedi.

Sürecin şeffaf ve güven artırıcı bir tarzda geliştiril(e)memesi Kürdlerde kandırılma, geri kalanlarda bölünme endişesini güçlendirdi. (Devam edecek)

Hakan Tahmaz

(BasNews)

Bültene kayıt ol