Halkı hor görene halk oy vermez

08.11.2015 - 08:55
Roni Margulies
Haberi paylaş

Cumhuriyet gazetesini yeterince “millî” bulmayan, “az Kemalist” olduğunu düşünen kimse var mıdır?

Vardır.

Ümit Zileli vardır. Cumhuriyet’te 16 yıl yazarlık yaptıktan sonra ayrılıp daha millî olan Aydınlık’a geçmiştir.

Seçimden önceki gün Zileli, Mustafa Kemal’in çerçeveli portresini öpen birkaç aylık bir çocuğun resminin altına “Bu şahane çocuğun geleceği için gidin sandığa, bu kendi çocuğunuzun da geleceğini kurtaracak... “ yazıp sosyal medyada yayınladı.

Zileli’nin Cumhurun Trajedisi – Karşıdevrimin Kısa Tarihi adlı bir kitabı var.

Türkiye tarihini üç döneme ayırıyor.

- 1923-1938 Atatürk ve devrimler dönemi;

- 1938-1950 Duraklama ve gerileme dönemi;

- 1950-... Karşıdevrim süreci.

Ve Menderes’le (yani memleketteki ilk demokratik seçimle) başlayan bu süreç sonucunda, Türkiye “emperyalist efendilerin boyunduruğunda giderek sömürgeleşmek ve tam olarak bir ‘dinci-faşizm’ karanlığına teslim olmak tehlikesiyle” karşı karşıya kalmış.

Nasıl gelmişiz bu “dehşet” duruma?

Halkın salaklığı yüzünden tabii! Şöyle demiş Zileli: “Türk halkı ne yazık ki kendisine sunulan gerçek zenginliğin, yani özgürleşmenin, ortaçağ karanlığından kurtulmanın, bağımsızlık denilen hazinenin anlamını ve önemini kavrayamadı.”

Yani Türkiye’nin felaketi, “dinci-faşizm karanlığı”, bu halk oy vermeye, seçim yapabilmeye başladığı gün başlamış!

Bu düşünce tarzının tek sonucu şudur: “Bu aptal halk oy kullanınca felaket oluyor. Kullanmasın, ben ve benim gibiler onu yönetelim. Hatta bizim adımıza ordu yönetsin, o da olur.”

Zaten seçimden önceki gün Sözcü gazetesi açık açık yazdı, Mustafa Kemal’in 1922’de Meclis’te Saltanat’ın kaldırılması tartışılırken ettiği sözleri başsayfada alıntıladı:

“Efendiler! İçinde bulunduğumuz şartlara rağmen safsatayla, münakaşayla, nazariyatla vakit geçirdiğimizi görüyorum... Bu, olmuş bitmiş bir durumdur... Mesele bu zaten olmuş bitmiş durumu ifade etmektir. Bu herhalde ve mutlaka olacaktır. Meclis ve herkes meseleyi bu şekilde görürlerse fikrimce uygun olur. Aksi takdirde yine hakikat ifade olunucaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.”

Özetlersek: Boş yere tartışmayın, benim dediğim olacak, gerekirse kafanızı da keserim.

AKP’ye oy verenlerin kafalarının kesilmesi gerektiğini düşünenlere, AKP’ye oy verenlerin aptal olduğunu düşünenlere, kurtuluşu Mustafa Kemal’de ve orduda görenlere bu halk oy vermez. Ve 1950’den beri de vermedi.

Halkın kaygı, sorun ve özlemlerini anlamaya çalışmaktan, AKP’nin bu özlemleri gerçekleştiremeyeceğini anlatmaktan başka yol yoktur. AKP’den kurtulmanın yolu tabanını küçük görmekten değil, kazanmaktan geçer.

Roni Margulies

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol