Ne oldu da şimdi savaş diyor

28.08.2015 - 20:05
Roni Margulies
Haberi paylaş

Şemdinli’de iki asker öldü; Silvan’da üç mahallede çatışma çıktı ve sokağa çıkma yasağı ilan edildi; kardeşinin cenazesinde isyan eden Yarbay’ın açtığı tartışmalar ateşlenerek sürdü; Hopa’yı sel bastı; Cumhurbaşkanı erken seçim kararını resmen verdi.

Bunlar dün olanlar. Tek bir gün içinde olanlar!

Ve aynı zamanda bunlar, AK Parti’nin seçim kazanma ihtimalinin sıfır olmasının nedenleri. Kazanmak bir yana dursun, erken seçimde oylarını artırma ihtimalinin bile yok sayılacak kadar az olmasının nedenleri.

Yarbay Mehmet Alkan, kardeşinin cenazesinde şöyle bağırmış: “Bunun katili kim? Düne kadar çözüm diyenler ne oldu da şimdi savaş diyor? Saraylarda 30 tane korumayla gezip zırhlı arabalara binip ‘Şehit olmak istiyorum’ diye bir şey yok.”

Alkan ailesi Osmaniyeli.

Osmaniye’de Haziran ayında MHP yüzde 41, AKP yüzde 39 oy almış. Kürt bölgesi değil, Alevi bölgesi değil. Ona rağmen cenazede bunlar yaşanıyor, AKP milletvekillerine tepki gösteriliyor, kimse “vatan, millet” edebiyatı yapmıyor. “Vatan sağolsun” diyen yok. Hatta gazetelerden birine göre, hükümet “Niye yok?” diye bir kamuoyu araştırması başlatmış.

Araştırma yaptırtmaya gerek yok. Cevap çok kısa ve basit: Alkan’ın cenazesi ağustos başından bu yana Osmaniye’de altıncı cenaze.

Yeni Şafak, derin bir çaresizlik içinde iyi haber ararken, “Edi Bese - Yeter Artık” diye bir kampanya başlatan birilerini bulmuş. Gazetenin “Kürt kökenli gençler” diye tarif ettiği bu kişiler (tahminen bir Kürt köyünün delisi ve delinin amcaoğlu) Cumhurbaşkanı’na mektup gönderip şöyle yazmış: “Bizler, bu vatanı öz yurdu, ay yıldızlı şanlı bayrağı şerefi ve namusu olarak kabullenmiş, ülkenin bütünlüğüne kastetmiş teröristlerin ihanetine tanıklık eden, terör örgütünün zulmüne maruz kalmış gençleriz. Bu vatan uğruna canlarını feda eden şehitlerimiz gibi vatan ve millet sevdalısı asil bir Kürt gençliğinin de canlarını feda etmeye hazır olduğunu bilmenizi isteriz.”

AKP için iyi haberler aşağı yukarı bu mektuptan ibaret.

Artık bir savaş, karmaşa ve istikrarsızlık partisi haline gelen, barış umutlarını darmadağın eden AKP’nin kazanma ihtimali kalmadı.

Bu durum, barıştan yana olanların kazanacağını garantilemiyor ama.

Devlet Bahçeli geçen hafta “Milli Güvenlik Kurulu olağanüstü toplanmalıdır. Ülkemizin bir bölümünü mutlaka sıkıyönetim tedbirleriyle emniyete almak zorunludur” dedi.

Sıkıyönetim, savaşın daha da kızışması demektir; askerin yönetimi ele almasının ilk adımıdır.

Bugün sadece AKP’ye karşı değil, ordunun memlekette tekrar söz sahibi olmasına karşı da mücadelenin temeli barış talebidir.

Roni Margulies

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol